112233888b23c4d3551b2eb3ca2ba790.jpg

İdlib’i kurtarma operasyonu: Suriye engelleri nasıl aşacak?

Suriye Başkanı Esad'ın da dediği gibi, bu savaşın doğası, tehlikeleri ve karşısına çıkan engeller ne olursa olsun, Suriye Devleti içinde bulunduğu çıkmazın zirvesinden krizi çözerek, terörden ve kim olursa olsun tüm yabancı işgalcilerden Suriye'yi kurtarma savaşının öncelikli maddesi olan İdlib'e yönelmeye karar verdi.

15 Ağustos 2018 Çarşamba

İNTİZAR - Güney'deki savaşın sona ermesi ve çok başlı olan, terörizmin bölgeden sökülüp atılmasının ardından, meşru Suriye güçleri ile müttefiklerinin, İdlib ve kırsallarından Halep'in batı kırsallarına ve Lazkiye'nin kuzey kırsallarına kadar uzanarak Hama'nın batı kırsallarına bağlanarak Türkiye sınırına kadar ulaşan bölgeyi kurtarmak için kuzeybatıya doğru yönelmeleri bekleniyor. Suriye Başkanı Esad'ın da dediği gibi, bu savaşın doğası, tehlikeleri ve karşısına çıkan engeller ne olursa olsun, Suriye Devleti içinde bulunduğu çıkmazın zirvesinden krizi çözerek, terörden ve kim olursa olsun tüm yabancı işgalcilerden Suriye'yi kurtarma savaşının öncelikli maddesi olan İdlib'e yönelmeye karar verdi. Artık İdlib savaşının yürütülüp yürütülmediği değil, kurtarma operasyonunun ne zaman ve nasıl olacağı soruları gündeme geliyor.

Öncelikle bu savaşın zamanlamasına değinecek olursak, buradaki çok yönlü hazırlıkları kapsayan karada gördüğümüz eylemler, açıkça bir savaş hazırlığının tüm hızıyla başladığı anlamına geliyor. Güney savaşının çözüldüğü andan itibaren, bu hazırlık stratejik ve askeri olarak başlamıştı. Sahadaki savaş bitmeden önce, yani güneydeki teröristlerin kaçmaya başladığı ve çözüm sürecinin başlangıcından beri hazırlıklar devam ediyor. Dolayısıyla Suriye hükümeti kuzey savaşına hazırlık sürecini başlattı.

Ancak savaşın hazırlıklarının tamamlanması, bu savaşın doğasına ve özelliklerine organik olarak bağlıdır. Çünkü bize göre bu savaş hem silahlı gruplar ve önlerindeki hareket yolları hem de yabancı işgalcilerin varlığı ve bölgenin Türkiye'ye ulaşan coğrafi konumu açısından önceki savaşlardan farklıdır.

Sahada, 65 binden fazla silahlı terörist bir araya geliyor ki, bazıları bu rakamın 100 bin olduğunu tahmin ediyor. Bu, elbette abartılmış bir rakamdır. Belki cehalet, belki de kötü niyetten kaynaklanan bu tahmin, Suriye hükümeti ve müttefiklerinin söz konusu savaşa girme azmini kırmak için piyasaya sürülmüştür. Bu terörist gruplar, hem 2011 yılında terör operasyonlarına başladıkları ilk günden bu yana, hem de Suriye topraklarındaki diğer bölgelerde sürdürülen savaşlarda yenilgiye uğrayan teröristler için bir sığınak olarak kabul edildikten sonra bölgede toplandılar. Çözüm operasyonları gereği, teröristler sahadan çıkarılarak, Suriye'nin topraklarını terörizmden temizleme başarısının ardından son sığınak ve politik, stratejik ve askeri temelde bir ağırlık merkezine dönüşen idlib'e aktarıldılar.

Coğrafi açıdan, alanı 100 bin kilometre kareden fazla olan bölge, 100 kilometreden fazla bir mesafede doğrudan Türkiye sınırına bağlıdır. Dördüncü nesil bir savaş için uygun olan çeşitli dağlar ve yaylaların bulunduğu bölge, doğası bakımından çeşitlilikleri bir arada barındırıyor. Aynı zamanda bazı düzlüklerin bulunduğu bölge, ağır zırhlı silahların kullanılmasına ve hem tekerlekli, hem de zincirli mekanizmaların hareket etmesine olanak veriyor.

Yabancı müdahaleye gelince, Suriye'ye saldıran tüm savaşların kararı yabancılar tarafından alınmış olsa da, bu savaşlar yerli gruplara yaslanmıştır. Devrim hakkında söylenenler, bu saldırıyı gerekçelendirmek ve saldırıyı örtbas etmek için ortaya koyulan bir ikiyüzlülüktür. Yabancı taraflar, Suriye'nin diğer bölgelerinden daha net, açık ve güçlü bir şekilde ve doğrudan bu bölgeye girmek için hazırlık yaptılar.

Bu bağlamda, savaş hazırlıkları, kurtarma operasyonlarının maruz kaldığı birtakım engel ve kısıtlamaları göz önünde bulundurmuştur. Bölgede kapsamlı ve geniş bir kurtarma operasyonuna engel oluşturan bazı özel durumlar hakkında hala bahisler oynanmaya devam ediyor. Bazı bölgelerin Suriye'nin elinde olmaması için çaba harcayan bu bahisçiler, Suriye halkının isteklerinin aksine, yabancı güçlerin istediği siyasi operasyonlar sırasında baskı, müzakere ve çıkış kartlarını değiştirmeyi amaçlıyorlar.

Bu nedenle, operasyonlarını önlemek için masaya yatırılan planların tamamının bilincinde olan Suriye'nin tüm pozisyonlarını savunma savaşını bitiren bir prensibe dayandırdığını görüyoruz. Bu nedenle, İdlib savaşı da bu ilkenin başlığı altında gerçekleşecektir. Bu savaşın önündeki engeller ve özellikleri hakkında söylenenler, Suriye'nin savunma stratejisi ve aşağıda verilen yetenekleri ışığında aşılacaktır:

Sahadaki askeri karmaşaya değinecek olursak, bir araya gelen 65 bin teröristin tamamı, buradaki savaşta yer almayacağı için bu iş korkulandan daha basit olacaktır. Bu teröristlerden bir kısmı, teröristlerin kendi arasında yaşanacak bir iç savaşta yer alarak diğerleri ile savaş içerisinde olacaktır. Bu çekişmelerin çoktan başladığını söyleyebiliriz. Bir kısmı ise, Guta, Dera ve Kuneytra'da son gerçekleşen benzer operasyonları gerekçe göstererek savaşmadan, kendilerini kurtarmak için barışçıl bir uzlaşıya ve meydanlardan çekilmeye hazır olacaktır. Bu da çoktan başlamıştır. Geri kalan kısma gelince, Suriye devleti onlar için yetecek hatta artacak savaş güçlerini hazırlamıştır. Bu sebepten ötürü saldırı güçlerini bir araya toplama operasyonu, savaş için ısrar edenlere yönelik güçlü bir mesaj oluşturuyor.

Gerginliği düşürme eylemlerine gelince, İranlı, Rus ve Türk güçlerinden oluşan 32 askeri gözetim noktası bölgeye yerleştirildi. Bu bölgeler, isyan ve saldırganlık durumundan çıkış ile eve geri dönerek meşruiyeti koruma durumu arasında geçiş aşlamasındadır. Bölgede varılan son durum, ülkenin birliğine, egemenliğine ve bağımsız kararlarına kimsenin dokunmasın izin vermiyor. Burada Türkiye'nin verdiği sözleri bozduğunu ve Suriye devletinin Türkiye'ye yönelmek yerine bu bölgedeki çözümün gerekliliklerini yerine getirdiğini görüyoruz. Dolayısıyla, Guta ve daha sonra Güney Suriye'de meydana geldiği gibi gerginliği düşürmek, artık bir değer değildir ve Suriye'nin kurtuluşu operasyonlarının önünde bir engel teşkil etmiyor.

Bazıları tarafından piyasaya sürülen Türkiye ile askeri çatışma konusuna gelirsek, Türkiye'nin pozisyonuna ve gidişatına Suriye yönetimi asla güvenmiyor. Türkiye'nin mevcut liderliği, gerçekdışı ve agresif saldırılarla ön plana çıkıyor. Baştan beri Suriye'ye saldırıların öncüsü oldu. Tüm bunlara rağmen, meydandaki değişiklikler, bölgesel denklemlerdeki dalgalanmalar ve uluslararası ilişkilerindeki değişkenlerin ardından, Türkiye'nin, Suriye Arap Ordusu ile savaş pozisyonuna girmeyeceği neredeyse kesinlik kazandı. Bugün Türkiye'nin yetenekleri, yedi yıl önceki ile aynı durumda değildir. Türkiye'nin İran, Rusya, Avrupa ve Amerika ile olan ilişkilerine bakıldığında, ne demek istediğimiz, Türkiye'nin nasıl davranması gerektiği ve neler yapabileceği net bir şekilde anlaşılacaktır.

Tüm bunların ışığında, İdlib ve Türkiye sınıra kadar tüm çevresindeki bölgeyi kurtarma operasyonları gerçekleştirilmesi gereken operasyonlardır ve uzlaşmacı siyasi operasyonlar ile bileşik bir operasyon olacaktır. Savaş daha başlamadan önce, bugün silahlı güçlere karşı bir halk darbesine şahit oluyoruz. Bazı bölgelerdeki askeri eylemler çok sert olacaktır. Ancak terörizmin bölgeden söküp atılması işlemi tamamlanacaktır. Bu, önümüzdeki günler içerisinde hallolacak bir meseledir.

Emin Muhammed Hatit
Kaynak: Al-Binaa
Çeviri: Merve Soydaş
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar