resized_0041c-9339b8e4z1z4.jpg

Amerika, General Süleymani ve Kudüs Gücü’ne niçin öfkeli?

Kudüs Gücü gibi kuvvetlerin varlığı onlar için problem teşkil ediyor. Zira Amerikalılar, işkembeleri şişmiş olan generallerinin ellerinde dolarlarla geri dönmesini istiyorlar. Elbette bu söz, İran Tümen'inden başka bir para birimini kabul etmeyen General Süleymani için gereksizdir.

17 Ağustos 2018 Cuma
İNTİZAR - Amerika'nın büyüklüğünde olan bir ülkenin, Ortadoğu'da yenilgiyi kabul etmesi ve on yıllardır planladıklarının aksine, ülkeden eli boş çıkması kolay değildir. Amerika, son yüzyılda doğuyu parçalama girişimleri kapsamında Irak kapısından girerek Şam kapısı ile devam etti. Ne var ki, tüm savaş gemilerine, askerlerinin sayısına ve olanaklarına rağmen, ABD geçtiğimiz yirmi yıl boyunca bu iki ülkede zafer namına hiçbir ilerleme kaydedemedi. “Demokrasi getirme” bahanesi altında girdiği Irak'tan, konuşlandırdıkları terör örgütleri ile savaşamadığı için çıkan ABD, yine terörizmle savaş bahanesi ile Suriye'ye girdi. İki ülkede de varlığı hala devam ediyor.
 
Bu dramatik sahnede, İran İslam Cumhuriyeti halktan aldığı destek ile beraber, hafife alınmayacak bir güç olarak bölgede ön plana çıktı. Bu hamle, coğrafi açıdan kaoslarla dolu bir bölgeye düşen İran'a, sınırlarını korumayı ve ülkesini olası her tehlikeye karşı korumayı amaçlayan etkin bir bölgesel güç olarak kendini gösterme imkânı verdi. Bu temelde, Şam ve Bağdat yönetimleri, bölgedeki tüm ülkeler için bir kader meselesi haline gelen terör olgusunu ortadan kaldırmak için, İran'ı çağırdı. Geleceği ve halkı için en iyisini düşünen İran, bu çağrıya cevap verdi.
 
Kudüs Gücü ve General Süleymani
 
General Kasım Süleymani, ülkesini ve sınırlarını savunma çağrısına olumlu cevap vermek için bir an bile tereddüt etmedi. Bağdat ve Şam'da, teröristleri mağlup ederek, ulusal görevini ve ayrıca İslam ümmetini koruma görevini yerine getirdi. Bu görev, Washington'un tüm teçhizatı, generalleri ve ordusuna rağmen kazanmasına izin vermedi.
 
Peki, Kudüs Gücü ve Komutanına karşı Amerika nasıl bir pozisyon alacak?
 
Washington merkezli olan ve aşırı muhafazakâr olduğu bilinen Heritage vakfına göre, geçtiğimiz günlerde ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı General Joseph Votel, Amerika'nın İran'a dayattığı yaptırımların yürürlüğe girmesi üzerine, İran ile ilgili bir demeç verdi.
 
Heritage vakfının Pentagon'daki bir görüşme sırasında aktardığı generalin sözlerinin bir kısmı, İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı ile ilgiliydi. Amerikalı General, açıklamasında Süleymani'yi “düşmanca tabiatlı” olarak tanımlayarak, şöyle devam etti: “İster Suriye, ister Irak ya da Yemen'de olsun, nerede İran'ın faaliyetlerini görürsek orada Kasım Süleymani'yi buluyoruz. Süleymani ve liderliğindeki Kudüs Gücü, istikrarsızlaştıran faaliyetlerin arkasındaki asıl tehdittir.”
 
Amerikalı General sözlerine şunları ekledi: “Bu istikrarı bozan ve yıkıcı eylemler, sadece İran halkı değil tüm bölgenin güvenliği ve istikrarını tehdit ediyor.”
 
Washington, “demokrasi getirme” bahanesi altında son 15 yılda Irak ve Suriye için General Süleymani'den daha iyi ne yaptı? Şayet Amerika, geçen 15 yıl zarfında Irak'ta istikrar ve güvenliği sabitleyebilseydi, Irak yönetimi ülkeye müdahale etmesi ve Irak'ı terörizm kaosundan kurtarması için İran'a çağrıda bulunmazdı. Kudüs Gücü ve diğerleri de bölgeye gitmezdi.
 
“IŞİD” terör örgütünün bölgeden temizlemesine katkı sağladığı için Washington yönetiminin Tahran yönetimi ve halkını şimdi yaptığı gibi ekonomik olarak cezalandırmak yerine, onlara teşekkür etmesi gerekiyor. Washington'un yaratmak istediği kaos, neye mal olursa olsun İran ve bölgedeki diğer ülkeler tarafından durdurulacaktır.
 
Eğer İran bu terör örgütlerine karşı halk güçlerini seferber ederek bir mücadeleye girmeseydi, Ortadoğu'nun geniş bir bölgesinde Ebubekir el-Bağdadi liderliğinde bir terör devletinin kurulduğuna şahit olacaktık. Bu terör devleti, bölgedeki diğer ülkelerin yanı sıra Avrupa ülkelerini ve tüm dünyayı tehdit edecekti. IŞİD'ın dünyayı kontrol altına aldığı ve Bağdat halifeliğini genişlettiği bir haritayı yayınlaması, bu terörist grubun amaçlarını net bir şekilde gün yüzüne çıkarıyor.
 
Herkes tarafından açıkça görülen sonuçlara göre, Iraklı ve Suriyeli şehitlerin beraberinde Kudüs Gücü, Ortadoğu'da teröristlerin mağlup edilmesi ve istikrarın yeniden sağlanmasında büyük bir katkı sağlamıştır.
 
Kudüs Gücü'nün desteğiyle hem Irak hem de Suriye'nin askeri güçleri, uluslararası askeri güçlere ve terörle mücadele bahanesiyle Körfez ülkelerinde kan dökmekten başka hiçbir sonuç elde etmeyen koalisyonlara dayanmadan, ülkelerini ve bağımsızlıklarını tehdit eden terörizm krizi ile savaşarak onları paramparça etmeyi başardılar. Daha önce Ortadoğu'da yaşanan savaşların ardından, terörle mücadele savaşını finanse eden ve savaştığını iddia eden ülkelerin, el-Kaide terör örgütünü ve diğer terör örgütlerini güçlü bir şekilde desteklediğini ortaya koyan raporlara hepimiz tanık olduk.
 
Teröre karşı girilen savaşta Tahran'ın yaptıklarının yüzde birini yapamayan Amerika, İran halkına baskı uygulayarak ve onları yönetime karşı kışkırtarak İran'ı cezalandırmaya çalışıyor. Amerikalıların asıl problemi, Ortadoğu'ya koşulları ve doğasının anlaşılması gereken bir bölge olarak değil, çözülmesi gereken bir sorun olarak bakmalarıdır. Bundan dolayı Kudüs Gücü gibi kuvvetlerin varlığı onlar için problem teşkil ediyor. Zira Amerikalılar, işkembeleri şişmiş olan generallerinin ellerinde dolarlarla geri dönmesini istiyorlar. Elbette bu söz, İran Tümen'inden başka bir para birimini kabul etmeyen General Süleymani için gereksizdir.
 
Kaynak: Al-Waght
Çeviri: Merve Soydaş
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar