yc-1.jpg

Gazze’nin gazı…

Gözler Irak ve Suriye’deki savaşta iken Gazze’nin gazına bağlanacak olan Mısır’da planın diğer kısmı işlemeye devam ediyor

26 Ağustos 2014 Salı

İsrail-Filistin müzakeresinin en temel konularından biri olan: “Filistinli balık avcılarının hareket alanının 10 km'ye uzatılması. Büyük avlanma teknelerinin hareketine izin verilmesi. Böylece, Gazze limanına uygulanan ablukanın kaldırılması.” En önemli konu olan deniz ablukasının nedeninin, kara ablukasının nedeninden farkı yok. Konu ‘Petrol'.

Daha önce yazmış olduğum “Kürt petrolünün yolu Akabe'ye mi dönüyor?” başlıklı yazımda şöyle demiştim: “Mısır'ın İsrail'le yakınlaşması ve Şarm el Şeyh ve Tiran Adası üzerinden geçmesi planlanan ve fakat, 2007'den buyana bekleyen ‘deniz-kara köprü projesi'ne yakından baktığımızda ‘Kürt Petrolü'nün yolunu Akabe Körfezi'ne çıkarma çabası olduğunu düşünmemek elde değil.” (http://intizar.web.tr/analiz/haber/561/misir-israil-ittifaki-ve-kurt-petrolunun-rotasi#.U_wAAvl_sZk) 

2007'den bu yana bekleyen ‘deniz-kara köprü projesi' nin hala bekliyor olması, şimdi ise Süveyş Kanalı'na paralel yeni bir kanalın yapımı ‘Kürt Petrolü'nün gerçekten İsrail'in iştahını kabarttığını gösteriyor. 2017'de net enerji ihracatçısı konumuna geçmeyi planlayan İsrail'in planı nasıl ilerliyor!

Gazze'de hava-kara saldırıları, Sina'da patlamalar…

Özellikle turistik bölgelerde çok sayıda patlamaların yaşandığı Mısır'da, Sina Yarımadası'nda yaşananlar ‘petrol' bağlantıları nedeniyle dikkat çekici.

Yaşanan, son facia; 22 Ağustos'ta Sina Yarımadası'nda Kızıldeniz kıyısındaki turisttik belde Şarm el Şeyh'te iki yolcu otobüsünün çarpışarak yanması oldu. Rus, Yemenli, Suudi Arabistanlı yolcuların da bulunduğu otobüste Mısırlılar ve işçiler de vardı. Yaşları 7 ila 51 arasında değişen 80 yolcudan 38'i öldü, 40'tan fazla kişi de yaralandı.

Önceki, patlamalardan bazıları…

Akabe Körfezi'nde turistik bölgede yer alan Taba'da, Ekim 2004 tarihinde yapılan 3 bombalı saldırıda 34 kişi öldü, 171 kişi yaralandı. Eylemi Abdullah Azzam Şehitleri Tugayı isimli bir örgüt üstlense de, sonraki günlerde ismi duyulmamış 4 örgüt daha eylemi üstlenmişti. Saldırının nedeni olarak da Mısır polisi, saldırganların Mısır sınırından İsrail'e girmeye çalıştığını, başaramayınca da Mısır'daki Yahudi hedeflerine yöneldiklerini açıklamıştı. Bu saldırıdan bir ay önce İsrail'in vatandaşlarını Sina Yarımadası'nda “beklenen terörist saldırılar” hakkında uyarması da ilginçti.

23 Temmuz 2005 tarihinde Şarm el Şeyh'te sorumluluğunu El Kaide'ye bağlı olduğu tahmin edilen Abdullah Azzam Tugayları isimli örgütün üstlendiği patlamada 88 kişi hayatını kaybetti 200 kişi yaralandı. Ölenlerin arasında İngiliz, Hollandalı ve Katarlıların da olduğu belirtildi.

24 Nisan 2006'da ise Sina Yarımadası'nda yer alan Dahab'da da arka arkaya 3 patlama meydana gelmişti. Saldırının sorumluluğunu Irak'ta faaliyet gösteren Taifa El-Mansura isimli bir örgütün üstlendiği açıklandı.

Bu patlamalar ile birileri diyor ki “Sina'dan çekilin.”

Ve yeni kanal…

5 Ağustos'ta Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el-Sisi 4 milyar dolara mal olması beklenen yeni bir proje girişimi başlatmıştı.

Süveyş Kanalı'na paralel 72 kilometre uzunluğundaki ‘Yeni Kanal' için sunulan 39 proje teklifi arasında, 19 Ağustos'ta Dar ul-Handasah isimli bir uluslararası şirketin teklifi kabul edildi. Süveyş Kanalı'nın sorumlu kurumun Başkanı Mohab Mamish ise, 2 milyon kişiye iş olanağı sağlayacak olan bu proje ile elde edilen gelirin 2023 yılında 13.5 milyar dolar olmasını umduklarını söyledi.

İsrail'in “deniz-kara köprüsü”nü istememesinin bir nedeni de Mısır'ın sağlayacağı askeri güç idi. Ekonomisini ‘yeni kanal' ile güçlendireceği için Mısır'ın, önce kabul edip sonra beklemeye aldığı köprü projesinden vazgeçip, doğalgaza ve petrole de yol verdiği bir durumla karşı karşıya olduğumuz da ihtimal dahilinde.

Çalışmaların bir kısmının silahlı kuvvetler tarafından, bir kısmının da müteahhit firmalar tarafından geçekleştirileceğini, fakat her şeyin güvenlik nedeni ile ordu tarafından denetimde olacağını söyleyen Sisi, proje kapsamında 6 tünelin olacağını ve birinden de demiryolu geçeğini söyledi. Diğer beş tünel için açıklama yapmasa da, bu tünellerin “petrol” için ayrılmış olması akla ilk gelen ihtimal oluyor. Mesela şu anda çatışmalara sahne olan Libya'nın ve Mısır'ın petrolü tüneller ile Sina Yarımadası üzerinden İsrail'den Akdeniz'e çıkabilir.

Gazze'nin gazına bakarsak…

İsrail, Doğu Akdeniz'de yapmış olduğu araştırmalarda Avrupa, Ürdün ve Mısır'a gaz ihraç eden ülke durumuna gelebileceğini anladı. Fakat bu 3.5 trilyon metreküp gazın büyük bir kısmının, İsrail, Gazze, Lübnan, Suriye ve Kıbrıs arasında yer alan sularda olması İsrail'in işini zorlaştırıyor. Buna rağmen İsrail Enerji Bakanlığı, 2015'te ülkenin enerji ihtiyacının yarısının yerli doğalgazla karşılanacağını, 2017'de de net olarak ihracatçı durumuna geçeceğini bildiriyor.

yc-2

Anadolu Ajansı muhabirine açıklama yapan, Londra merkezli Politika Araştırmaları ve Kalkınma Enstitüsü Direktörü Dr. Nafiz Ahmed, “İsrail'in Gazze saldırısı, Gazze'nin henüz çıkarılmamış doğalgaz kaynaklarını kontrol etme arzusuyla doğrudan ilişkilidir.  İsrail'e göre, ‘bulunan gaz, Filistin halkının refahını artırmaktan ziyade İsrail'e karşı terörist eylemleri besleyecek, Gazze'den İsrail'e herhangi bir gaz bağlantısı Hamas'ı da içereceği için, Hamas ya teliften yararlanacak ya da sabote edecek ve el Fetih'e saldırılarda bulunacak. ‘Dolayısıyla İsrail, Hamas'ı Gazze'den çıkarmak için geniş çaplı askeri operasyon düzenlemeden, sondaj çalışması yapılamayacağını düşünüyor” diyor.

Yol uzun…                                         

Petrolün diplomasi, ekonomi, politika ile askeriye üzerinde gücünü ve önemini biliyoruz. Kürtlerin bağımsızlık taleplerini destekleyen İsrail, mali durumu iyi olmayan Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin petrolünü satın alarak hem maddi hem de stratejik açıdan desteklemiş oldu. Kendisi de bölgede biraz daha güç kazanacağını düşünüyor. İsrail'in, Lübnan'dan izin almadan sahilde doğalgaz çıkarma faaliyetlerine başlaması, Suriye'nin gelecekte doğalgaz kaynaklarının işletme faaliyetlerini yürütmek üzere Rusya şirketleri ile anlaşmış olması aşması gereken sorunlardan olacağa benziyor. 2015'te kendi enerjisine sahip olacak olan İsrail'in Sina Yarımadası'ndaki faaliyetlerini ve Gazze üzerindeki abluka ve müzakere konularını sonuçlandırması gerekiyor.

2007 yılında, İsrail Altyapı Bakanı Benyamin Ben-Eliezer: “Bakü-Tiflis-Ceyhan'dan (BTC) Aşkelon'a uzanan hattın önemi büyük. Buradaki fikir altyapı koridoru inşa etmek. Bakü-Tiflis-Ceyhan'dan Aşkelon'a oradan Japonya, Çin ve Hindistan'a uzanan hattan ham petrol taşınması. Samsun-Ceyhan'dan gelecek ikinci hat için Gazprom'la görüşmeye başladık. Azerbaycan'dan da bir hattın uzanması söz konusu” demişti. Böylece Karadeniz-Kızıldeniz enerji koridoru da Asya'ya açılan enerji koridoru olarak önem kazanınca bütün yollar Sina'da birleşiyor.

İsrail'in Akdeniz'deki Aşkelon Limanı'na gelen petrol ve doğalgaz, İsrail'in Akabe'deki Eliot limanına bir demiryolu ile bağlanması ile, ayrıca yapımına başlanan “yeni kanal” ile de “ver elini Pasifik!..”

Yıldız Çelik

Kaynak: sendika.org

Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar