24025.jpg

Arap NATO’su can çekişiyor!

Trump yönetiminin Sünni Arap NATO'su kurma projesinin “yoğun bakım ünitesi”ne alındığını anlamak için, “Wall Street Journal” gazetesinin haber yapması gerekmiyor. Bu ümmeti küçümseyenler, asıl davalarından vazgeçerek normalleşmeye tutunanlar ve İsrail'i dost bir müttefik zannedenler, büyük bir bedel ödeyecek ve pişmanlıktan ellerinin ve hatta ayaklarının parmaklarını koparıncaya kadar ısıracaklar.

22 Şubat 2019 Cuma

İNTİZAR - Geçtiğimiz hafta, Arap-İsrail normalleşmesinin temellerini sağlamlaştırmak ve Netanyahu'yu bu ittifakın lideri olarak taçlandırmak için düzenlenen Varşova Konferansı'nın utanç verici başarısızlığının ardından, Donald Trump yönetiminin Sünni Arap NATO'su kurma projesinin “yoğun bakım ünitesi”ne alındığını anlamak için, Amerikalı “Wall Street Journal” gazetesinin haber yapması geremiyor.

Kuşkusuz Varşova Konferansı, katılan tüm Arap dışişleri bakanlarına olumsuz bir şekilde geri döndü. Arap bakanlar, söz konusu normalleşmeyi reddeden vatandaşlarının öfkesini toplarken, güçlü medya imparatorlukları ise, bu gerçeği gizlemeyi ve bu utanç dolu adımlarını halka pazarlamayı beceremedi.

***

Yukarıda bahsettiklerimizi ve Arap dışişleri bakanlarının büyük utanç halini doğrulayan çok sayıda gösterge vardır:

Birincisi: Umman Dışişleri Bakanı Yusuf bin Alevi, hükümetinin normalleşmeye dönük atılgan pozisyonundan geri adım attı. Moskova ziyaretinde yaptığı açıklamada, Netanyahu ile görüşmelerin normalleşme olmadığını ve bu normalleşmenin ancak bağımsız Filistin devletinin kurulmasından sona gerçekleşebileceğini söyleyen Alevi, bu geri adımın sinyallerini verdi. Ancak bize kalırsa bu açıklama da yeterli değildir. İsrailli yetkililer ile düzenlenen tüm açık ve gizli toplantılar durdurulmalı ve İsrail'in ümmetin en tehlikeli düşmanı olduğu açıkça kabul edilmelidir.

İkincisi: Yan yana oturduğu Netanyahu ile konuşan ve hatta şakalaşan Yemen Dışişleri Bakanı Halid el-Yemani'nin içinde bulunduğu karmaşa ve kendisini İsrail Başbakanı ile yan yana getiren protokolü suçlayan söylemlerde bulunması, bu utanç halini gözler önüne sermektedir. El-Yemani'nin bahanesi, Yemenliler ve genel olarak Araplar tarafından reddedildi. Normalleşme pozisyonlarına en güzel hediye ise Hûsi “Ensarullah” hareketi tarafından verildi.

Üçüncüsü: Bahsi geçen utanç durumu, İran tehdidinin İsrail tehdidinin üstünde tutulduğu konferansa katılan Arap dışişleri bakanlarının çoğunluğu arasında hâkimdi. Nitekim bazı katılımcılar toplu fotoğrafta yer almaktan kaçınırken, bazı dışişleri bakanları ise basına demeç vermeyi reddetmek şöyle dursun, gazetecilerden kaçtılar. Mademki yaptıklarından utanmıyorlar, öyleyse bu kaçış neden?

Dördüncüsü: Yemen'de yüzbinlerce onurlu gösterici, bu konfernası protesto etmek amacıyla meydanlarda ve sokaklarda bir araya gelerek, meşru hükümetlerinin dışişleri bakanının Siyonist ile flörtleşmesini reddettiler.

Beşincisi: Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah el-Sisi, Münih Konferansı'ndaki konuşması sırasında, Filistin davasının çözümünün Ortadoğu'da istikrar, güvenlik ve barışın adresi olduğunu vurguladı. Sisi, sanki bu konuşması ile dışişleri bakanının Varşova Konferansı'na katılmasından dolayı, dolaylı bir şekilde özür diliyor ve bahsi geçen konferansta İran tehlikesinin, Arap İsrail çatışması üzerinden ilerlediğini vurgulayan Körfez ülkeleri dışişleri bakanlarının söylemlerini reddediyor gibiydi.

Bu normalleşme sapkınlığına karşı Arap halklarının tepkisi, Amerika ve İsrail'in taleplerine cevap olarak Arapların merkezi sorunlarının aşılması ve Direniş Ekseni'nin yükselişi, bölgedeki tüm denklemleri alt üst etti.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve Çinli, Rus, Türk ve Hindistanlı mevkidaşları dâhil olmak üzere, AB Dışişleri Bakanları Varşova konferansını boykot ederken, 12 Arap dışişleri bakanının, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve “Yüzyılın Anlaşması”nın mimarı Jared Kushner'ın emri ile bu konferansa katılması utanç vericidir.

Bundan daha da utanç verici olan ise, Malezya Başbakanı Dr. Mahathir Muhammed'in, ülkesinin topraklarında düzenlenen spor turnuvalarına katılmasına izin vermediği İsrailli sporcuların, “MOSSAD” ekiplerinin gözetimi altında Körfez ülkelerinin başkentlerine akın ediyor olmasıdır.

***

Normalleşmeyi reddeden Arap sokakları güçlü bir şekilde harekete geçerken, sosyal medya ise dizginleri eline alarak normalleşen hükümetlere karşı meydan okumaya başladı. Öyle ki, Sosyal paylaşım siteleri, İsrail ile normalleşmeye çanak tutan yöneticilerinin bu ayıplarını haklı göstermek için çalışanlarına milyarlarca dolar ödeyen büyük medya imparatorluklarının üstesinden geliyorlar.

Büyük normalleşme projesine ve normalleşme meraklılarına “hayır” diyen tüm kardeşlerime teşekkür ediyorum. Körfez ülkeleri ve Suudi Arabistan'da bu konu hakkında dernekler kuran halkımızdan da övgüyle bahsetmeliyiz. Bu kardeşlerimizden bazıları bu sebepten ötürü tutuklandı ve bu onurlu vatansever duruşlarından vazgeçmedikleri için hala parmaklıklar ardındalar.

Bu ümmeti küçümseyenler, asıl davalarından vazgeçerek normalleşmeye tutunanlar ve İsrail'i dost bir müttefik zannedenler, büyük bir bedel ödeyecek ve pişmanlıktan ellerinin ve hatta ayaklarının parmaklarını koparıncaya kadar ısıracaklar.

Abdulbari Atvan
Kaynak: Ray el-Yevm
Çeviri: Merve Soydaş
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar