12-10-19-79068446.jpg
  • Anasayfa» 
  • Analiz»
  •  Yemenli savaşçılar, ABD’li dünya devi sivil güvenlik şirketini devirdi

Yemenli savaşçılar, ABD’li dünya devi sivil güvenlik şirketini devirdi

Yemen'de Ordu ve Halk Komiteleri bu savaşında, dünyanın en büyük sivil güvenlik şirketi olan Blackwater efsanesini devirmeyi başardı. Deyim yerindeyse Blacwater'ın burada burnunu sürttüren Yemenliler, daha önce kimsenin yapamadığı bir şeyi yaparak, çok sayıda askerini kaybeden Amerikalı Blackwater'ı Yemen'den geri çekileceğini açıklamak zorunda zorunda bıraktı.

12 Mart 2020 Perşembe

İNTİZAR - Suudi Arabistan ile BAE yönetimi ve arkalarındaki Amerika'nın Yemen'i kontrol altına almak için giriştikleri tüm çabaları başarısız oldu. Özellikle de Yemen'e karşı beş yıldır devam eden saldırılar boyunca yerli ve paralı askerlerin arasında ölü, yaralı ve esirlerin sayısındaki yükselişin hızla atmasının ardından, saldırı koalisyonunun yaşadığı karmaşa durumu iyice arttı.

2015 yılının Mart ayında Suudi Arabistan'ın “kararlılık fırtınası” adını verdiği operasyonlara başladığını duyurduğundan beri tekrarlanan firari Hadi'nin tekrar yönetime gelmesi vaatleri beş yıldır gerçekleşememiş olsa da, Yemen'e karşı saldırılar tüm kayıplara rağmen hala devam ediyor.

Amerikan-Suudi koalisyonu şimdiye kadar Yemen'den ellerini çekemediği gibi, ne Yemen halkının kararlılığını kırabildi, ne de Ordu ve Komitelerin kahramanca ilerlemesini durdurabildi.

Saldırı koalisyonu başlangıçta birkaç aydan fazla süremeyeceğini zannettiği bu savaşta, geçtiğimiz yıllar boyunca tüm araçlarını tüketti. Bugün gelinen noktadaysa Suudiler ve müttefikleri, henüz boyutları tam olarak açıklanmayan askeri ve ekonomik kayıplar verdiren bu yenilgiyi hazmetmeye çalışıyor.

Bu makalede, can kayıplarının artışı ile komplocu planlarının çöküşünün akabinde, onlarca suç hücresinin yürütemediği planları açısından, savaşın ABD-Suudi koalisyonu için geride bıraktığı en önemli boyutları değerlendireceğiz.

Sınır dışından paralı askerler

Yemen'e saldırıların açıklanmasından sonra saldırı koalisyonu ülkeleri Yemen'i bir savaş ve bölgesel müdahale sahasına çevirmeye çalıştı. Bu süreçte Suudi Arabistan ve BAE, ülkede çöküşe götürmek istedikleri ekonomik durumları fırsat bilerek özellikle güney illerinde çoğu ailenin maddi ihtiyaçlarından yararlandı. Bu sayede binlerce yerli paralı asker toplayan saldırı koalisyonu, bununla birlikte dünyanın birçok ülkesinden getirmeye çalıştığı askerlerle “paralı askerler” terimini Yemen'de kullanmaya başladı.

Böylelikle Suudi Arabistan ile birlikte BAE'nin Yemen'e girişi, ülkedeki paralı askerleri bu saldırılarda bir ana unsur haline getirdi. Sudan ordusundan paralı asker alınmasının yanı sıra, Afrika'dan da mülteciler toplandı.

Suudi Arabistan ve BAE rejimleri, bu süreçte Mısır, Pakistan, Fas, Türkiye ve Bangladeş'ten kara kuvvetlerine katılmalarını istedi. Ancak talepleri ret cevabıyla karşılandı. Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi o dönem Mısır ordusunun sadece ülkesi için çalışacağını açıklasa da, BAE'nin baskılarından sonra bu kararlı tutumundan geri adım atarak resmen savaşa katıldı. Fakat bu katılım bir kara gücü sunmaktan uzaktı. O sırada Yemen'e saldırılara girişen Körfez ülkeleri, 2009 yılında ABD tarafından çıkarılan karar gereğince Sudan'a ekonomik yaptırımlara katılıyordu. Harameyni, dini ve inancı koruma sloganı altında (Sudan'ın devrik lideri) El-Beşir, Bin Selman ve Bin Zayed'in Yemen'e yönelik saldırılarına katılmaya karar verdi. Bu bağlamda kara ve hava güçlerini göndermeye karar verdikten sadece iki gün sonra, Sudan ordusundan 10 bin paralı asker ilk posta olarak Suudi Arabistan'a ulaştı.

Suudi Arabistan, sınırlarını ve mevkilerini koruyan Sudanlı askerleri, Yemen savaşında adeta bir yakıt ve sınırlarını savunmaktan aciz olan ordu için kiralık koruyucular olarak kullandı. Siyasi kazanımlar şöyle dursun, Suudi sınırlarına koruma görevi üstelenen ve sürekli öldürülen Sudan güçleri, savaş alanında saldırıya en çok katılan güçler olarak ön plana çıkıyor.

Sudan ordusunun kurbanları

Yemen Silahlı Kuvvetleri Sözcüsü Tuğgeneral Yahya Seri, Sudan ordusundan gelerek Yemen savaşına katılan paralı askerlerin ölü sayısını açıkladı. Buna göre Güney, Taiz ve Batı kıyısı bölgelerinde geçtiğimiz Eylül ayına kadar Sudan ordusunun verdiği kayıpların sayısı 2049'a ulaşırken, Sudanlı askerlerin tüm cephelerde verdiği ölü sayısı ise 4253'ü buldu. Seri, 2015 ve 2016 yıllarında öldürülen Sudanlı paralı askerlerin sayısının da 850 olduğuna dikkat çekti.

Askeri sözcü, Sudanlı paralı askerlerin bulunduğu bölgeler hakkında bir açıklamada bulundu: “5 bin Sudanlı askerin bulunduğu Beşinci Tugay, (Suudi Arabistan'ın) El-Huba kentinde konuşlanmış durumda, Samita'da ise Altıncı Tugay bulunuyor.”

Seri, basın açıklamasında Sudanlı paralı askerlerin işlediği suçlar ve ihlallerin haddi aştığına işaret ederek, çocukların bu savaşa çekilmesinin Sudan ordusu tarafından işlenen ihlal ve suçlar arasında bulunduğunu vurguladı.

BAE'den paralı askerler

Birleşik Arap Emirlikleri'nin Yemen savaşında aldığı büyük kayıplar ve 4 Eylül 2015 tarihinde Marib'de düzenlenen bir saldırıda aralarında emirlerin de yer aldığı 67 BAE askerinin hayatını kaybetmesinin ardından, Abu Dabi yönetimi Yemen'de savaşması için Amerikalı Blackwater Şirketi'nden paralı asker kiralamaya karar verdi. BAE akıl almaz bir meblağ karşısında Güney Amerikalı çetelerden yüzlerce paralı asker getirtmek üzere anlaştı. “Daily Messenger” sitesine göre, Blackwater savaşçıları Yemen'deki savaşta yer almak için haftalık bin dolar maaş aldı.

“New York Times” gazetesi de, 2015 yılı Kasım ayında BAE'nin Yemen'de savaşmak için Kolombiya'dan yüzlerce paralı asker getirttiği haberini gündeme taşıdı. Amerikalı gazete, Latin Amerika'dan aralarında Panama, Salvador ve Şili'den askerlerin bulunduğu 450 askerin Yemen'e gittiğini belirterek, bu askerlerin örgütler, terör ağları ve yerel milislere eklendiğini kaydetti. Gazete ayrıca, Yemen'deki Kolombiya güçlerinin Emirliklere ait askeri üste bulunan ve Latin Amerika'dan gelen askerlerden oluşan yaklaşık bin 800 askerlik bir tugay oluşturduğuna dikkat çekti.

Öte yandan Birleşim Milletler, 4 Aralık 1989'da uluslararası sözleşmenin paralı askerlerin kullanılması, finanse edilmesi ve eğitilmesine karşı bir karar almasına rağmen bu paralı askerleri göz ardı etti.

Bu bağlamda New York Times gazetesi, konuya dair yayınladığı bir özel haberinde, BAE'deki yabancı paralı asker ordusunun kurulmasının daha önceden Blackwater kuruluşu tarafından yönetildiğini belirterek, BAE'deki paralı askerlerden oluşan yabancı askerlerin iki bin ila üç bin Amerikan doları aldığına dikkat çekti.

Gazete, eski bir Kolombiyalı askeri yetkiliden Yemen'de görevlendirilen askerlerin haftalık bin dolar değerinde ek para aldıklarını aktardı. Birçok rapora göre, Kolombiya'daki eski askerlerden büyük kısmı, BAE'deki Kolombiya Askeri Kuvvetleri komutanı olan Oscar Garcia'nın yönetim sorumlusu olduğu Kolombiyalı “Global Enterprise” şirketi tarafından işe alındı.

AFP haber ajansı da, 19 Aralık 2015 tarihinde iki eski askeri lider ve bir güvenlik uzmanından aktardığı bir haberinde, Birleşik Arap Emirlikleri'nin Yemen'e yaklaşık 300 paralı askeri gizlice gönderdiğini ortaya çıkardı. Kaynaklar söz konusu haberde “Kolombiyalı eski askerlerin ülkelerinde sağcı milisler ve uyuşturucu ticaretiyle savaş tecrübesi, BAE'yi bu uzmanları Yemen savaşında kullanmaya teşvik etti” sözlerini kullandı.

Blackwater'ın Yemen'de çöküşü

Yemen'de Ordu ve Halk Komiteleri bu savaşında, dünyanın en büyük sivil güvenlik şirketi olan Blackwater efsanesini devirmeyi başardı. Deyim yerindeyse Blacwater'ın burada burnunu sürttüren Yemenliler, daha önce kimsenin yapamadığı bir şeyi yaparak, çok sayıda askerini kaybeden Amerikalı Blackwater'ı Yemen'den geri çekileceğini açıklamak zorunda zorunda bıraktı.

Şubat 2017 tarihinde, Amerikalı Blackwater şirketi BAE'nin verdiği cazip ek bütçeye rağmen paralı askerlerini Yemen'den geri çekti. Bu çekilme Amerikalı şirketin Yemen savaşında verdiği kayıpların büyüklüğünü doğruluyor.

“Novarossia” haber sitesiyse, Amerikalı Blackwater grubunun, iki ay içerisinde büyük kayıplar verdikten sonra Yemen'in batısındaki Taiz cephesini terk ettiğini duyurdu.

Haber sitesi, Taiz cephesinde aralarında Kolombiya ve Arjantinlilerin de bulunduğu 12 farklı uyruktan 100'ün üzerinde paralı askerin öldürüldüğü bilgisini verdi. Bununla birlikte cephede ABD, Avustralya, Fransa ve İngiltere de kayıplar verdi.

Bu noktada düşmanın verdiği kayıpları ortaya koyan Yemenli Ordu ve Halk Komitelerinin keşif ve gözlem gücünün rolünün önemi gözler önüne seriliyor.

2015 yılı Aralık, Ocak ve Şubat aylarında Blackwater'ın verdiği kayıplara bakacak olursak;

8 Aralıkta, biri İngiliz diğeri Avustralyalı iki albay başta olmak üzere, aralarında İngilizler ve Fransızların da bulunduğu 14 Blackwater unsuru öldürüldü.

9 Aralık tarihinde, Amerikalı Blackwater Şirketinden paralı askerlerin operasyon sorumlusu olan Meksikalı “Masias Yaknabah” adlı bir yetkili, Ordu ve Halk komiteleri ile savaştığı El-Omri cephesinde öldürülürken, ayın 10'unda da Arjantin uyruklu Fernand Lamos bu cephede öldürüldü.

Aynı ayın 11'indeyse, bu şirketten “Eisten Feldenstein” adlı bir unsur, Ordu ve Halk Komiteleri tarafından düzenlenen bombalı saldırıda öldürüldü.

2015 yılının 14 Aralık tarihinde de, Blackwater şirketinin Irak'ta bulunduğu sırada işlediği suçlara bulaşan Amerikan uyruklu “ George Edgar Mahoney” isimli bir askerin yanı sıra, Blackwater'ın paralı asker tugay komutanı Kolombiyalı “Carl” adında bir yetkili Bab El-Mendeb yakınlarında” Toshka” füzeleriyle düzenlenen saldırıda öldürüldü. Bu saldırıda “Moshe Kasperov” isimli Rus kökenli bir İsrailli de öldürüldü.

17 Aralık tarihinde, İtalya'dan, Güney Afrika'dan ve Amerika'dan gelen dört Blackwater askerinin Taiz civarında düzenlenen saldırılarda öldürüldüğü öğrenildi.

Blackwater üyesi olan Alejandro Torinos de, 22 Aralık tarihinde Zebab bölgesinde öldürülürken, eski bir yüzbaşı olan İngiliz William Castle ise bu olaydan bir gün sonra öldürüldü.

2 Ocak tarihine gelindiğindeyse, yine Zebab bölgesinde Amerikan bir yüzbaşı öldürülürken, Fransız bir asker de yaralandı. Ayın 7'sinde de Blackwater şirketinden çok sayıda paralı asker Güney'deki Omri cephesindeki sıradağları bölgesinin temizlendiği operasyonlarda öldürüldü.

Yemen'de işgalci olan BAE kuvvetleri komutanı, Blackwater Şirketinden bir Fransız asker ve iki yabancı uyruklu asker, 8 Ocak'ta Taiz'in batısındaki Sanma bölgesinde yaralandı.

2015 yılı 15 Ocak tarihinde, aralarında Dominic Steylarc isimli İngiliz bir subayın bulunduğu 3 kişi, Sanma bölgesinde öldürüldü.

31 Ocak tarihine gelindiğinde, Blackwater şirketinin yeni komutanı Amerikalı Albay “Nicolas Boutros” dâhil onlarca paralı asker öldürüldü.

Şubat ayının 7'sindeyse, Blackwater'dan 7 kişi öldürülürken, 39 paralı asker de saldırılarda yaralandı. Böylelikle Blackwater Şirketi Kolombiyalı, Venezuelalı ve Avustralyalı askerlerini kaybetmiş oldu. Ordu ve Komiteler, Omri cephesindeki şiddetli çatışmalarda bu kişilerin öldüğünü açıkladı.

Yemenli “Sebe” haber ajansı, 9 Şubat tarihinde Yemenli askeri kaynaklardan Blackwoter Şirketinin aldığı büyük kayıplar nedeniyle Taiz kentindeki Omri cephesinden paralı askerlerini geri çektiğini duyurdu.

İşgalciler ve paralı askerlerin yığıldığı batı kıyısı

2017 yılının sonlarına gelindiğinde, Yemen'de Ordu ve Halk Komitelerine ait özel bir birim, halkın da desteğini alarak batı kıyısındaki El-Tahita ilçesinin güneyinde yer alan El-Faze bölgesindeki Amerikan ve Suudi saldırı güçlerinden bir taburu tamamıyla ortadan kaldırmayı başardı.

Yemen Savunma Bakanlığı'ndan kaynaklar, Ordu ve Halk Komitelerinin kahramanlarının düşman hatlarından hassas istihbarat bilgileri aldıkları bir operasyon düzenledikten sonra, Beşinci Tugay adlı büyük Ebu-Harun taburuna başarılı bir saldırı gerçekleştirdiğini ve taburu liderleriyle birlikte tamamıyla ortadan kaldırdığını aktardı.

Kaynaklar, saldırı güçleri ve paralı askerlerini dümdüz eden bir dizi operasyon kapsamında gelen bu saldırının, üst düzey hassasiyet ve profesyonellikle yürütüldüğü ve bahsi geçen taburdaki tüm insan gücünü yok etmeyi başardığını vurguladı.

İsrail-BAE-Suudi Arabistan işbirliği

Bir sonraki yılda ise saldırı koalisyonu ülkeleri, yurt dışından daha fazla paralı asker ithal edemedikleri için ülke içinden paralı askerleri kullanma yöntemine başvurdular.

Birçok paralı asker lideri, Eritre'deki askeri üssün yanı sıra Aden, Şabva ve Hadramevt'teki askeri kamplarda yabancı paralı askerler tarafından eğitildiklerini itiraf etti. Paralı askerler, Hadramevt çölünde BAE'ye bağlı milisleri eğitimden geçirmek için büyük bir askeri kamp kurulduğunu kabul etti.

Adil El-Haseni, Aden'deki Hor askeri kampında BAE'nin askeri üssünde bulunduğunu, burada paralı askerlerin gizli hapishaneleri koruduğu ve firar etmek isteyenleri öldürdüğünü söyledi. El-Haseni, Kolombiyalı paralı askerlerin cezaevlerindeki tutuklulara işkence ettiğini de sözlerine ekledi.

BAE, Suudi Arabistan ve İsrail arasında, Yemen savaşına katılan paralı askerler konusunda iş bölümü yapıldı. Riyad yönetimi bu paralı askerleri göreve alıp, Abu Dabi yönetimi finanse ederken, Tel Aviv ise askeri eğitim görevini üstlendi. İsraillilerin bu paralı askerleri eğitme görevine katılması, Riyad ve Tel Aviv arasında hala gizlenen askeri ve siyasi işbirliği çerçevesinde geldi.

“Nasrun min-Allah” operasyonu

Yerli paralı askerlerin durumu, kendilerinden daha önce görev yapan yabancı paralı askerlerin durumundan daha farklı olmadı. Nasrun min-Allah operasyonu, buradaki en büyük tugayları devirmeyi başardı.

Yemen'de Esir İşleri Ulusal Komitesi Başkanı Abdulkadir El-Murtaza, geçtiğimiz Eylül ayında Nasrun min-Allah operasyonu sonrasında yaptığı açıklamada, Suudi saldırı güçlerinden yüzlerce paralı askerin cesedinin, Necran'ın merkezindeki büyük operasyondan günler sonra hala savaş alanında olduğunu söylemişti.

Murtaza söz konusu açıklamasında, “Nasrun min-Allah operasyonunun ardından düşman askerlerine ait yüzlerce cesedi bölgeden almak isteyen uluslararası Kızılhaç'a saldırı koalisyonu tarafından izin verilmediği için Necran bölgesinde dağların arasına ve vadilere atıldı” ifadelerini kullandı.

Yemen Ordusu Silahlı Kuvvetler Sözcüsü “Yahya Seri” de operasyonun yapıldığı ay, Ordu ve Komitelerinin kahramanlarının büyük saldırı operasyonu sonucunda, Necran'daki saldırının başlamasından beri 3 tugayın tamamıyla düştüğünü yüzlerce mekanizmanın ganimet olarak alındığı, yüzlerce paralı askerin de esir alındığını kaydetmişti.

Seri basın açıklamasında Necran'da düzenlenen geniş ve nitelikli bir askeri operasyon olan “Nasrun min-Allah” operasyonunun, Yemen saldırılarının ilk gününden beri düşman kuvvetlerinin aldığı en büyük aşama kaydettiren operasyon olduğunu ifade etti. Zira düşmana ekipman ve can kaybı açısından çok büyük hasar yaşattı.

Seri bu operasyonun sonucunda, düşman kuvvetlerinden üç askeri tugayın tüm askeri ekipman, çoğu personeli ve lideriyle düştüğünü ve yüzlerce askeri mekanizma, zırhlı araç dahil büyük miktarda bir ganimetin yanı sıra düşman güçlerinden binlerce esirin ele geçirildiğini ifade etti.

El-Bunyan El-Mersus operasyonu

“Nasrun min-Allah” operasyonunun ardından El-Bunyan El-Mersus operasyonu geldi. Yemen Silahlı Kuvvetleri Sözcüsü Yahya Seri, bu operasyonda Suudi–Amerikan saldırı koalisyonu güçlerinden bin 500 askerin öldüğü, bin 830 askerin yaralandığı ve yüzlerce esir alındığını açıkladı.

Tuğgeneral Seri, operasyonun ardından koalisyon güçlerinin verdiği kayıpları bildirirken, ölenler arasında çok sayıda farklı düzeylerde liderler olduğunu kaydetti. Seri, askeri malzeme ve ganimet olarak alınan 300 ila 400 arasında askeri ekipmanın saldırı güçlerini aldığı hasarı artırdığını vurguladı.

El-Bunyan El-Mersus operasyonu, Yemen'in doğu bölgelerinin geriye kalan kısımlarını özgürleştirmek için hala devam ediyor.

Dost ateşi

İşgalcilerin “dost ateşi” sayesinde paralı askerlerden ölü ve yaralıların sayısı son yıllarda rekor seviyeye yükseldi. Son olarak düşman uçağı Marib, Taiz, Aden, Lahic Şavba, El-Cevf ve Naham bölgelerinde sadece 3 ayda 146 hatalı hava saldırısı düzenledi. Paralı askerlerin hedeflendiği bu saldırılarda çok sayıda can ve mal kaybı yaşandı. Ölü ve yaralıların sayısı 891 olarak belirlenirken, 132 adet zırhlı araç ve askeri ekipman bu üç ay içerisinde imha edildi.

Bu savaş sırasında saldırı koalisyonunun düzenlediği saldırılar sadece paralı askerlerle sınırlı kalmadı, cezaevlerine kadar uzandı. Ketaf'da cezaevinde esir olarak tutuldukları sırada gelen saldırılar yüzünden yaralanan ya da ölen onlarca paralı asker de bu saldırılardan payını aldı. Bunun yanı sıra, 2017 yılında Sana'daki askeri polis teşkilatında ve 2019 yılında Dhamar hapishanesindeki tutuklu olanlar da, saldırı koalisyonunun hatalı saldırıları tarafından hedeflendi.

İnsan Hakları Bakanlığı, Dhamar ilindeki esirlerin bulunduğu cezaevlerinin hedeflenmesi suçunun bir savaş suçu olduğunu ve uluslararası insan hakları ile ulslararası ceza hukuku kapsamında bir soykırım suçu olarak kabul edildiğini belirtti.

Yemen İnsan Hakları Bakanlığı, geçtiğimiz Eylül ayında yaptığı açıklamasında, esir takası ile serbest bırakılma sürecinde olan tutukluların öldürüldüğü saldırıyı yasaklayan tüm ulusal insan haklarını açıkça ihlal eden bu skandal suçu şiddetle kınadı.

Açıklamada, hedeflenen cezaevi mahkumlarının Uluslararası Kızılhaç Komitesinde kayıtlı oldukları ve İsveç anlaşmasına göre esir takası listesinde yer aldıkları belirtildi. Uluslararası toplumun ve insan hakları konseyinin utanç verici sessizliğin, saldırı koalisyonunu bu suçlara devam etmesi için teşvik ettiği vurgulandı.

Verilen kayıpların boyutu, askeri, medya ve ahlaki çöküşten başka kazanımı olmayan bu savaşta saldırı koalisyonunun yaşadığı yenilgi ve kâbusun büyüklüğünü ortaya koyuyor. Ayrıca bu başarı, cesaretini Yemen devrimi lideri Abdulmelik bin Bedreddin El-Husi'den alan başarılı askeri liderliğin ışığında, Yemenli savaşçıların beceri ve cesaretlerini gün yüzüne çıkarıyor.

Kaynak: Ensarullah
Çeviri: Merve Soydaş
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar