0x0-lubnandaki-buyuk-patlama-neden-beyrut-limani-1596611049013.jpg
  • Anasayfa» 
  • Analiz»
  •  Nasrallah'ın "İsrail bu boyutta büyük bir suçun bedelini ödeyecek" sözleri ne anlama geliyor?

Nasrallah'ın "İsrail bu boyutta büyük bir suçun bedelini ödeyecek" sözleri ne anlama geliyor?

Peki, Amerikalı müfettişler, Beyrut'taki liman patlamasına İsrail'in karıştığına işaret eden delilleri saklayamazsa ne olacak? İsrail bu olasılığı ve yansımalarını kuşkusuz hesaba katıyor. Bu bağlamda Siyonistler Seyyid Nasrallah'ın sadece bu büyük olay karşısında sessiz kalmayacaklarına dair sözü değil aynı zamanda "İsrail eğer bu suçu işlediyse bedelini ödeyecek" sözlerinin de üzerinde duruyor.

20 Ağustos 2020 Perşembe

İNTİZAR - Beyrut patlamasından bu yana Lübnan'a yönelik siyasi- diplomatik trafiğe ve İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, ABD Yakın Doğu İlişkileri Sorumlusu David Hale ve Fransız Ordu Bakanı Florence Parley gibi liderlerin üst düzey ziyaret turlarının kesişmesine rağmen, Lübnan krizi derinleşmeye devam ediyor. Yeni olan ve siyasi arenada dikkat çeken tek şey Hizbullah Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah'ın, 2006 Temmuz savaşında İsrail'in yenilgisinin yıl dönümü sebebiyle yaptığı konuşması oldu.

Direnişin lideri, konuşmasında çok sayıda konuya değindi. Konuşmasında en dikkat çekici olan yeni nokta, Beyrut Limanı'ndaki patlamanın sebebi hakkındaki varsayımlar oldu. Seyyid Nasrallah'ın konuşmasına göre saldırı ya tesadüf, ya da sabotaj eylemiydi. Direniş'in lideri soruşturmanın sonuçlarını bekliyor. Eğer patlamanın tesadüfi olduğu kanıtlanırsa facianın sorumlularının hesap vermesi gerekecek. Ama eğer sabotaj sonucu gerçekleştiyse, arkasında kimlerin yer aldığının soruşturulması gerekecek. Hizbullah lideri ayrıca Direniş'in bu büyüklükteki bir suç karşısında sessiz kalmasının mümkün olmadığı ve eğer İsrail bu suçu işlediyse bu büyük suçun bedelini ödeyeceğini ifade etti.

Nasrallah'ın ciddi ve kararlı duruşu, Lübnan'da siyasi ve askeri liderliği durdurdu ve İsrail'de de büyük bir ilgi ve endişe ile takip edildi. İsrailli Maariv gazetesinin 14.08.2020 tarihli yayına göre, Nasrallah'ın konuşmasının arefesinde Lübnan ile Kuzey cephe bölgesindeki askeri alarm durumu gerilemeye başladı. Söz konusu gazete, İsrail ordu güçlerinin sınırdaki varlığının azaltıldığı ve askerlerin evlerine dönmelerine izin verildiğini bildirdi. Belki de, ordu yönetimi Nasrallah'ın verdiği sözden sonra bu karar aldı.

İsrail askeri liderliği, elbette soruşturmanın sonucunun ilan edilmesini beklemeyecek. Çünkü onlar Nasrallah'ın pozisyonu ve tehditlerini öncelikli olarak ciddiye alıyorlar. Belki de Trump yönetiminin FBI unsurlarının soruşturmaya dahil etmesinin ardından, İsrail Amerikalılara patlamanın soruşturulmasında idareyi eline alması gerektiği konusunda telkinler verecektir. Zira bu durum, İsrail'i patlamaya dair her türlü sorumluluktan uzak tutmayı sağlayacaktır.

Peki, Amerikalı müfettişler, Beyrut'taki liman patlamasına İsrail'in karıştığına işaret eden delilleri saklayamazsa ne olacak?

İsrail liderliği bu olasılığı ve yansımalarını kuşkusuz hesaba katıyor. Bu bağlamda Siyonistler Seyyid Nasrallah'ın sadece bu büyük olay karşısında sessiz kalmayacaklarına dair sözü değil aynı zamanda "İsrail eğer bu suçu işlediyse bedelini ödeyecek" sözlerinin de üzerinde duruyor.

Bunun yanı sıra, söz konusu suçun boyutu büyük görünüyor: Yaklaşık 200 şehit, 6 bine yakın yaralı, yüzlerce kayıp, limanın büyük bölümünün yıkılması, bölgedeki birçok ev ve dükkanın yıkılması ve limana en az beş kilometre yakınlıktaki bölgede neredeyse her şeyin tahrip olması. Dünya Bankasının tahminlerinde göre, patlama yaklaşık 50 bin konuta zarar verdi ve 300 bin kişiyi evsiz bıraktı.

Seyyid Hasan Nasrallah İsrail'e bedelini ödetme sözü verdiğinde akıllara hemen bir soru geliyor:

Lübnan'daki Direniş'in İsrail'e maliyeti 15 milyar doları bulan böylesine büyük bir suçun bedelini ödetecek silahları var mı?

Burada ilk olarak Nasrallah'ın İsrail'de bile dürüstlüğü ve verdiği sözlerin güvenilirliğiyle tanınmış bir lider olduğuna ve halkına tutmayacağı sözleri asla vermediğine dikkat çekmek gerekiyor. Tüm bunlar tek bir sonuca götürüyor o da şu ki; Nasrallah sözlerini yerine getirecek kapasitede gelişmiş silahlara sahiptir. Dolayısıyla, İsrail'e Lübnan'a verdiği kayıpla kıyaslanabilecek boyutta büyük bir can ve mal kaybı verdirmek mümkündür.

ABD ve arkasındaki İsrail'in böyle tehlikeli bir çıkarım yapması muhtemeldir. Dolayısıyla Trump yönetimi böyle bir durumda iki yoldan birine girecektir:

-Hizbullah ve Direniş karşısında daha fazla esneklik ve Lübnan ile işgal altındaki Filistin'in kara ve deniz sınırlarının çizilmesi konusunda Lübnan hükümetine daha fazla hoşgörülü davranmak. Ayrıca İsrail'in yatırım yaptığı ve Lübnan'ın ekonomik bölgesini ihlal eden 9'ncu blok bölgesinde petrol ve gaz arama faaliyetlerinde Lübnan'a karşı empati duymak.

-İran'a ve bölgesel müttefiklerine karşı sürdürülen ekonomik yaptırımlar ve yumuşak savaş bağlamında baskının artırılmasıyla Hizbullah karşısında daha fazla katılaşmak.

Peki, üçüncü bir yol ya da çıkış var mı?

İsam Numan
Eski bakan
Kaynak: Al-Binaa
Çeviri: Merve Soydaş
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar