silvan-cocuk 1.jpg

Ehl-i Beyt Düşünce ve Diyalog Platformu: Kanayan yarayı sarmakta ortaklaşmalıyız

"...Ehl-i Beyt Düşünce ve Diyalog Platformu olarak duruşumuzu ilan etmeyi ve ‘zulme sessiz olmak dilsiz şeytanlıktır’ ilkesi gereğince zulme itiraz etmeyi varlık amacımızın gereği telakki ediyoruz. Biliyoruz ki ülkemizde süren savaş bir hak–batıl savaşı değildir. Aynı zamanda halkların kavgası da değildir. Kesin ve net olarak diyoruz ki bu kavga tamamen iktidar ve güç devşirme kavgasıdır."

15 Eylül 2015 Salı

İNTİZAR - Ülkemizde 07 Haziran 2015 tarihinde yapılan seçimlerden sonra ortaya çıkan, insanların yerine silahların konuştuğu, bu sebeple de silah sahiplerinin değil, mazlumların feryadına sebep olan ortama dair nispeten farklılıklar arzeden yaklaşımlar söz konusu oldu. Bu konu ile ilgili olarak Ehl-i Beyt Düşünce ve Diyalog Platformu'nun yaklaşımını ortaya koyan aşağıdaki yazıyı dikkatlerinize sunuyoruz. 

 

"Kanayan yarayı sarmakta ortaklaşmalıyız"

İnsanın imtihanı ya zorlukta, darlıktadır ya da varlıkta ve genişlikte. İçinden geçmekte olduğumuz süreç tarihin dar ve zorlu bir kesitidir. Genelde İslam dünyası, özelde ise ülkemiz için ‘Arap Baharı' ile başlayan süreç gerçekten zorlu bir imtihan vesilesi olmuştur. Maalesef toplumun geneli olarak bu imtihanda bir kez daha sınıfta kaldık. Yakın tarih boyunca defaatle sergilenmiş oyunda yine piyon/figüran olarak sahaya sürülmeyi adeta kendine vazife bilenlere rastlıyoruz sıklıkla.

Ortadoğu'da oynanan oyunun farkında olan bizler bu savaşı asla Sünni- Şii savaşı olarak görmediğimiz gibi zalim ya da kafirlere karşı bir cihad olarak da görmedik. Aynı şekilde Türkiye'deki çatışmayı da asla Kürt – Türk çatışması olarak tanımlamadık, bu koşullar altında böyle görmeyeceğiz de.

Çünkü biz Ehl-i Beyt Mektebi'nin ahlakına şahit olanlar olarak savaş ve mücadelenin İslamın ve insanın izzet-i nefsi dışında bir gaye ile verilemeyeceğine inanmışız. Dünyevi menfaatler ve nesebi taassup sebebiyle verilen her kavganın cahiliye geleneği, insanlığın ve adaletin iğfal edilmesi, varlık amacımızın ve fıtratımızın çiğnenmesi olduğunu biliyoruz.

Tarihin her döneminde kişisel veya nesebi arzularına/hırslarına kurban olmuş ‘lider' kılıklı tipler var olmuştur. Ve bu tiplerin etrafında çanak yalayıcı kitleler de eksik olmamıştır. Bunun karşısında Allah'ın yeryüzündeki halifesi, adaletin tesis edicisi ve etrafında azınlık ama seçkin topluluğu da her zaman yerini almış ve almaya devam edecektir.

Bizler, adaleti tesis etme yolunda tartışmasız meşale olan ‘seçilmişlerin' yoluna inanan Ehl-i Beyt Düşünce ve Diyalog Platformu  olarak duruşumuzu ilan etmeyi ve ‘zulme sessiz olmak dilsiz şeytanlıktır' ilkesi gereğince zulme itiraz etmeyi varlık amacımızın gereği  telakki ediyoruz.

Biliyoruz ki ülkemizde süren savaş bir hak–batıl savaşı değildir. Aynı zamanda halkların kavgası da değildir.

Kesin ve net olarak diyoruz ki bu kavga tamamen iktidar ve güç devşirme kavgasıdır. Gözünü güç hırsı bürümüşlerin, egemenlik sevdalılarının, yukarıdan buyurganlık ihtirasının devamlılığını sağlamaya çalışanların kavgasıdır. Egemenlerin kavgasıdır. Ve ne yazık ki mazlum halk çocuklarının masum kanları üzerinden yapılmaktadır. Çünkü ihtiras ve hırsın kararttığı gözlerin sahibi olan egemenler için halk, gerektiğinde kendi istikballeri için harcanacak yedek güçten başka bir anlam ifade etmez.

Yaklaşık yüz yıldır zihni bulandırılmış, toplumsal ve tarihsel köklerinden koparılmış ve idrakı iğdiş edilmiş toplumu sürüklemenin/savurmanın/yönlendirmenin iktidar  kavgacılarının ellerindeki manipülasyon gücüne bakılınca zor olmadığı görülecektir.

Ehl-i Beyt Düşünce ve Diyalog Platformu olarak Allah'ın bize yüklediği sorumluluk  halkımızı bu alçaltıcı heveslerin savaşına alet olmaması konusunda uyarmak ve Allah huzurunda şahitlik yapmaktır.

Bize ve halkımıza düşen, itidal ve aklı selim ile hareket ederek gözü dönmüş güç sevdalılarının oyununu boşa çıkarmaktır. İnsanlara ırkından, inancından, siyasi düşüncesinden dolayı saldırmak tam da bu oyunun ortasında piyon olmaktır. Saldırganlığın, kin ve nefretin toplumun hiçbir kesimine faydası olmamıştır ve olmayacaktır. Sadece muktedirlerin emellerine hizmet edecektir.

Ehl- i Beyt Düşünce ve Diyalog Platformu olarak diyoruz ki; bu topraklar insanlığın ortak mirasıdır. Ulusal ve suni sınırlar zihinlerimizi esir almamalıdır. Dünya, üzerinde yaşayan herkesin nimetlenebileceği zenginliğe sahip bir yerdir ve zulüm olmadan yaşamak mümkündür. Zalime dünyayı dar etmek mümkündür. Körpe fidanları yere sermeden yeşertmek mümkündür. Hayata henüz göz kırpan bebeklerin anne babasıyla büyümesi mümkündür. Anaların göz pınarlarını sevinçten akıtmak mümkündür. Anaların evlatlarının ölümlerine değil yaşamlarına şahitlik ederek bu dünyadan göçmesi mümkündür. Ve zulüm tezgahını zalimin başına yıkmak mümkündür.

Bu minval üzere devletin tüm ilgili ve yetkililerine, siyasi iktidara ve PKK'ya çağrımız şudur: mazlum insanların kanı üzerinden savaşınızı sürdürmek zulümdür ve insan onurunu çiğnemektir. Derhal bu savaşı durdurun! Müzakere koşullarına geri dönün! Halkın canı, kanı, ırzı üzerinden stratejik ve taktiksel  planlar yapmaktan vazgeçin. Bu kan akmaya devam ederse sizi de boğacaktır.

Toplumda sözü dinlenen ve imkan sahibi olan tüm kişi, kurum ve kuruluşlara da diyoruz ki; halkı aklı selime davet etmek hepinizin/hepimizin görevidir. Dini ya da siyasi farklılıklarımızı kenara bırakarak kanayan yarayı sarmakta ortaklaşmalıyız.

“Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurat 6)

“ … adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa olan öfkeniz sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Adaletli olun…” (Maide 8)

Bu ayetleri işiten ve  iman eden bir toplum zulme rıza göstermez; zalime prim vermez!

Alemlerin Rabbine hamdolsun!  Şahit ol ya Rabb!

 

 

 

 

 

 

 

Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar