İNTİZAR - Geçtiğimiz ayın ortalarında Suudi Arabistan'ın doğu bölgesi ile batıdaki Yanbu limanı arasında yer alan petrol boru hattını hedefleyen operasyon, Yemen savaşında caydırıcı savunma operasyonlarında yeni bir aşamanın kapılarını açtı. Hava kuvvetlerine dayanan bu operasyon, ardından füze saldırısı düzenlenmesi ile birlikte stratejik caydırıcılık dengesi oluşturdu. Bu sayede Yemen, Başkenti San'a'yı gelişi güzel bir şekilde açık hedef olmaktan çıkardı.
Suudi Arabistan'ın güneyinde son üç hafta içerisinde 5 kez kademeli olarak havaalanları ve hayati öneme sahip tesislerin Cruise (Seyir) uçakları ile hedef alındığı operasyonlar düzenlendi.
Bu operasyonların sonuncusu, geçtiğimiz hafta “Kasif – K2” tarzı insansız hava aracı ile Hamis Muşayt kentinde bulunan Kral Halid Hava Üssü'ne düzenlendi. Bu çerçevede, Husilerin Askeri Sözcüsü Tuğgeneral Yahya Seri, saldırının Kral Halid Üssü'nde silah depoları, radarlar ve kontrol odalarına uzandığını belirtti. Seri açıklamasının devamında “Bu üs, saldırı için en büyük askeri üslerden biridir ve Yemen topraklarına yönelik saldırı hedeflerinin yürütülmesi için başlangıç noktasıdır” şeklinde konuştu.
Bu saldırının Mayıs ayından bu yana havaalanına düzenlenen ikinci saldırı olduğunu hatırlatmak gerekiyor. Daha önce düzenlenen benzer saldırıda da saatler boyunca uçuşlar durdurulmuş ve çok sayıda yolcu uçağı Cidde Havaalanına yönlendirilmişti.
El-Ahbar gazetesinden kaynaklar, Yemen'in hava saldırısının Suudi Arabistan'da gerçek bir endişe kaynağı oluşturduğunu yazdı. Haberde, Bu saldırının, Suudi karar mekanizmaları üzerinde şiddetli bir baskı ve utanç unsuru olduğu belirtildi. Özellikle de Yemenlilerin Suudi Arabistan'da daha fazla hayati ve hassas hedeflere ulaşabileceği korkusu, ülkede hüküm sürmeye başladı.
Suudi liderliği, olayların ardından Amerikalı ve Batılı müttefikleri ile temasa geçerek, teknik düzeyde son derece zorlandıkları insansız hava uçakları problemi ile başa çıkabilmek için yardım istedi.
Bugüne kadar Riyad yönetimi bu uçakların verdiği zararı sınırlandırmak için karşı koyma planına güveniyordu. Ancak eğer Yemenlilerin hava güçleri, krallığın dört bir yanına konuşlandırılan bu engelleyici sistemleri daha fazla aşmaya devam ederse – ki bu yüksek bir ihtimaldir- Yemen, Riyad sarayının eşrafına dayatılacak yeni denklemler kurmaya çok yakın olacaktır.
Tuğgeneral Seri konu hakkında şu ifadeleri kullandı: “Hedef bankamız günden güne genişliyor. Tüm hedeflerimiz sesli ve görüntü bir şekilde kayıt altına alınıyor. Allah'ın izniyle yakında kana kan, dişe diş kaidesine ulaşacağız.” Seri şu sözleri ekledi: “Mevcut seçeneklere göre, Allah'ın izniyle bizim belirlediğimiz bir zamanda aynı anda birden fazla operasyon ile karşı karşıya kalabilirler.” Yemenli askeri sözcü, Suudi ve BAE rejimlerine saldırıyı durdurma tavsiyesinde bulundu: “Aksi halde, çok büyük ve can sıkıcı sürprizlerimiz olacak.”
Suudi Arabistan liderliği ve arkasındaki Washington, Yemenlilerin gövde gösterisi yapmadığını ve eğer sahadaki gerçeklere dayanarak hareket etmezlerse bu tür eylemlerin olumsuz sonuçlarının ne olacağını çok iyi biliyor. Aynı şekilde, iki ülke arasındaki savaşın tarihi Yemen'in liderleri, ordusu ve halkının sözünün arkasında olduğunu gösteriyor.
Ensarullah Hareketi, sözlü tehditlerinin çıtasını, kendi emin olduğu gücü ve yeteneklerinin üzerine hiç çıkarmadı. Bu nedenle, Yemenli yetkililerin “saldırı ülkelerinin havaalanlarını kapatmak ya da kullanılmaz hale getirmenin San'a havaalanındaki ablukanın kırılması için en yakın yol” olduğuna dair söylemleri boş sözler değildir.
Bununla ilgili olarak, Yemenli askeri kaynaklar, Riyad'ın Yemen'e karşı operasyona hizmet etmek için faaliyetlerinin bir kısmını askeri alana taşıdı. Burada, Yemen'e karşı saldırılarında Suudi Arabistan ve BAE'nin kullandığı Amerikan ve Çin yapımı seyir uçakları için kumanda ve kontrol odası kuruldu. Bu uçaklardan beşi son günlerde Sa'da ve Hudeyde'de düşürülmüştü.
Lokman Abdullah
Kaynak: El-Ahbar
Çeviri: Merve Soydaş