b4336df9-e3c0-4f5a-a50c-19e95f4ed02c_0.jpg

Skandal anlaşma: Korona fırsatından istifade El-Hayyam Kasabını kim kaçırdı?

Lübnan askeri mahkemesi, Pazartesi günü El-Hayyam kasabı* olarak ün yapan Siyonist rejim uşağı Amir İlyas El-fahuri'nin serbest bırakılması yönünde karar verdi. Aylardan beri bu davayı gören hâkimler elbette bu zaman aşımı meselesi bahanesiyle Amerika'nın baskılarından kurtuldular. Zamanın geçmesinin, düşman ile işbirliği suçunu rafa kaldırmadığını söyleyenlerle de adeta dalga geçtiler.

18 Mart 2020 Çarşamba

İNTİZAR - Askeri mahkeme kararıyla gelen bu davanın ardından, El-Hayyam kasabı olarak nam salan ajan Amir El-Fahuri'nin Kıbrıs'a daha sonra oradan Amerika'ya kaçırılmasına hazırlık olarak, Amerikan elçiliğine götürüldü. Askeri mahkemenin El-Hayyam hapishanesinin eski askeri lideri ajan El-Fahuri'nin davasını zamana aşımına uğramasından dolayı düşürmesi, ağır bir skandaldır. Aylardan beri bu davayı gören hâkimler elbette bu zaman aşımı meselesi bahanesiyle Amerika'nın baskılarından kurtuldular. Zamanın geçmesinin, düşman ile işbirliği suçunu rafa kaldırmadığını söyleyenlerle de adeta dalga geçtiler.

Peki, nasıl olur da bu ve bununla birlikte cinayet, işkence, ajan olduğunu itiraf etmek gibi suçlar, zaman aşımına uğramayan mütemadi suçlar olarak görülmez? Bu işin arkasında bir anlaşmanın varlığını örtbas etmek, herhangi bir akıl sahibinin kabul etmekte zorlanacağı bir şeydir. Burada akıllara takılan soru, bu çirkin anlaşmanın ikinci tarafı hakkında geliyor. Birinci taraf, bilindiği üzere baskıdan ve resmi zorlamayı kesmeyen Amerika'dır.

Havuç ve sopa yöntemiyle teşvik eden ve korkutan Amerika, Eğer El-Fahuri dosyası kapanmazsa başvuracağı mali baskı gücünü kullandı. El-Fahuri'nin davasına benzer olaylarda ancak idam ile sonuçlanması beklenir. Burada ise havuç sopa yöntemine paralel olarak, eğer Amerika'nın talebine olumlu cevap verirse Lübnan'ın üzerindeki baskının kaldırılma imkânı hakkında işaretler verildi. Amerika'nın siyasete paralel faaliyeti, askeri ilişkilerin temsil ettiği kanallar yoluyla benzer pozisyonlara baskı uygulayarak yürütülüyor. Bu tehditlere eşlik eden kışkırtmalar, özellikle doğrudan Amerikalılara yönelik adalet düzeyine kadar ulaşıyor. Eğer yargı tarafı kabul edilemez bir anlaşmanın bir cephesi olarak bu skandala düştüyse, peki gizli saflarda kim var?

Başsavcının, skandalın ortaya çıkması ve tepkilerin ülke, devlet, siyasi ittifaklar ve yargının taşıyamayacağı kadar büyük olmasından sonra dosyanın veto edilmesine hazırlık olarak temyiz başvurusunda bulunması, hiçbir şeyi değiştirmedi. El-Fahuri, onlarcasını elleriyle şehid ettiği yüzlerce gencin özgürlüğünü elinden almasına rağmen bugün özgür bir şekilde dolaşıyor. Mesele şu anda üstü örtülen gizli şeyleri ortaya çıkarmaktır. Çünkü örtünüp gizlenen şey, bu boyuttaki bir davada reddedilmelidir. El-Hayyam cezaevinde öldürülen yüzlerce kişinin kanları, işgali düşürmek, Lübnan'ı özgürleştirmek ve onurlu bayrağını dalgalandırmak için verilen binlerce şehidin kanının bir parçasıdır.

En önemli partisi Hizbullah olan Direniş, şu soruyu gözden geçirmelidir: İşler ülkedeki bir grup düzeydeki insanların bu utanç verici skandalı işlemesine kadar nasıl geldi? Bunun arkasında kim var? Minimum düzeyde bile istişare yoksa ya da kınamalar duyulmuyorsa bile, bugün onurunu kaybeden hâkimlerin itibarını koruma sloganı altında kimse bunun hesabını veremez. Burada görevi ister küçük ister büyük olsun bu anlaşmaya bulaşan siyasi ya da askeri yetkilinin onurunu korumak için girişimlerde bulunulmamalıdır.

Direnişin deneyimini karakterize eden başlıklardan biri, her şeyi açıkça yapmasıdır. Eğer bir durumda müzakere etmekte fayda görüyorsa, bunu halkına cesurca açıklıyor. Şehitlerin naaşlarını geri almak, kayıp kişiler hakkında bilgi almak, Lübnanlı olsun ya da olmasın işgal devletinin elindeki Direniş esirlerini özgürlüğe kavuşturmak için müzakere masasına oturdu. Fransa'daki esirleri özgürleştirdi, ve Amerika'da Direnişe yardım etme suçuyla tutuklanan

Lübnanlı sivilleri kurtardı. Direniş bunu açıklamaktan çekinmedi. Hem korona krizi hem de mali krizin gölgesinde Direniş bunu söylemekten asla kaçınmaz.

Bugün gelinen noktada, Direnişin bu çirkin anlaşmanın bir tarafı olduğunu asla düşünmüyoruz. Bundan ziyade, bu anlaşma Direnişin mali destek aramak karşılığında egemenlikten vazgeçmeye karşı uyardığı cinsten bir anlaşmadır. Egemenliğimizden daha büyük bir taviz var mıdır?

Kültürel ve popüler seçkinler, Direniş çevresi, şehitler, hukukçular ve yasa çıkaranların hepsi, açık haklar ve gizli yüzler ortaya çıkana maskeler düşene kadar savaşmak üzere yüksek ses çıkarmakta kararlı görünüyor.

Nasır Kandil
Kaynak: Al-Binaa
Çeviri: Merve Soydaş
 
-----------------------------------------------------------------------------------------
*ABD'ye firar edip daha sonra Lübnan'a geri dönen İsrail casusu Eylül 2019 yılında  yakalanan Amir Elyas Fahuri, el Hayyam hapishanesinin eski sorumlusuydu.    Fahuri'nin İsrail ile işbirliği yaptığını itiraf etmişti. Fahuri itiraflarında 2000 yılında işgal altındaki Filistin'e firar ettikten sonra İsrail nüfus cüzdanı ve pasaportu aldığını ve ardından işgal topraklarından ayrıldığını ifade etmişti. Fahuri, "el Hayyam Kasabı" olarak da biliniyordu. (İNTİZAR)
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar