SheikhYasser06.jpg

"Ehl-i Sünnet’in mukaddesatına dil uzatanlar, düşmanlık ve ihtilaf çıkarıp bunu arttırma çabasındalar."

Ehl-i Beyt (aleyhimu’s-selâm)’ın tarihi, diğer dinler ile iş ve gönül birliği hakkında büyük bir şahittir. Bu tutum, gaybet döneminde hem Ehl-i Sünnet ve hem de Şîa içerisinde sürdürülmelidir.

11 Ocak 2015 Pazar

İNTİZAR - Mehdilik konusunda araştırmalarıyla tanınan Hüccetü'l-İslam ve'l-Müslimîn Ali Muhammed Bâkî ile bir söyleşi gerçekleştiren Şebistan haber ajansı,  Muhammed Bâkî'nin şu ifadelerine yer veriyor:

Mehdilik araştırmaları uzmanı Hüccetü'l-İslam ve'l-Müslimîn Ali Muhammed Bâkî, Havza-yı Mehdeviyet'in Şebistan Haber Ajansı muhabiriyle yaptığı söyleşide Mehdeviyeti, tüm dinlerin birlik ve beraberliğini sağlayacak yegâne merkez olarak tanımlayarak şunları söyledi: “Günümüzde insanların etrafında toplanıp birlik oluşturabileceği tek mihver, Mehdeviyettir.”

Beyanında şu cümlelere de yer verdi: “İbrahamî olsun olmasın tüm din ve mezheplerin tümü bir şekilde Mehdeviyet'e dair bir söz söylemiştir. Dinlerdeki kurtarıcıların hepsi, insanları kurtarma hedefi açısından birlik oluşturmaktadır. Misal olarak; İslam'da kurtarıcı olacak kişi Hz. Fatıma (s.a.)'nın çocuklarından olan Hz. Mehdi (a.f.)'tir. Hıristiyanlıkta ise Hz. İsa (a.s.)'dır. Yahudilikte de Allah'ın oğlu Mesih iken, Zerdüşt dinin de ise Soşyanet'tir.”

 Hüccetü'l-İslam ve'l-Müslimîn Ali Muhammed Bâkî, Budizm, Hinduizm ve şeytanperest dinler gibi semavî olmayan dinlerin bile, bir kurtarıcı inancına sahip olduklarını belirterek şunları söyledi: “Tüm insanlığın kurtuluşunu sağlayacak kurtarıcı inancı, bütün dinlerde bulunmaktadır. Bu nedenle kurtarıcıyı bekleme eylemi, tüm dünya mazlumları ve özgürlük talipleri için bir birliktelik sağlamaktadır.”

Mehdeviyet uzmanı araştırmacı, dinlerdeki muhtelif kurtarıcı inançlarının çeşitli fonksiyonlarına şu şekilde işaret etti: “Yahudiler, kurtarıcının sadece Yahudileri kurtarmak için geleceğine inanırken, başkaları da belirli bir coğrafyanın kurtulacağına inanmaktadır. İslam'ın kurtarıcısı Hz. Mehdi (a.f.) ise, ilahî bir insan olması hasebiyle milletler ve kavmiyetler üstü bir kişi olup cihanşümul bir kurtarıcıdır.”

İslam dini kurtarıcısının sadece Müslümanları değil, tüm insanlığı kurtarmak için geleceğini belirten Ali Muhammed Bâkî şu açıklamada bulundu: “Hz. Peygamber (s.a.a.)'den rivayet edilen bir hadise göre, Hz. Mehdi (a.f.), dünya zulüm adaletsizlik ve fesat ile dolduktan sonra zuhur edecektir. Mehdeviyet, herkesin ona başvurabileceği ve zamanımızda urvetu'l-vuskâ'nın en yüce misdakıdır.”

Hüccetü'l-İslam Bâkî  Ehl-i Sünnet'te Mehdeviyet'e dair 400, Şîa'da ise 2500 hadis bulunduğuna işaret ederek şunları ekledi: “Bu husus, Mehdeviyet'in Müslümanlar arasında vahdeti ve ittifakı temin edecek mihverlerden olduğunu göstermektedir.”

Araştırmacı ayrıca Mehdeviyet düşmanlarının tanınması gerektiğine dair de şu açıklamada bulundu: “Peygamber Efendimiz (s.a.a.) bir hadisinde şöyle buyurmuştur: ‘Her kim zamanının imamını tanımadan ölürse, cahiliye ölümü üzere ölmüştür.' Bu hadis, her zaman bir imamın olduğunu ve bizlerin bu imam olan kişiye tabi olmamız gerektiğini göstermektedir. Bu hadis ışığında imameti kabullenmenin yeterli olmayacağı, belki de zamanın imamına tabi olunması gerektiği anlaşılmaktadır.

Hüccetu'l-İslam Bâkî, “zamanın imamı”na tabi olmamanın Müslümanlara asırlardır darbeler vurulmasına ve bu şekilde zarar verildiğine değindi. Devamında şunları ifade etti: “İmam-ı Zaman Hz. Mehdi (a.f.) gaybet perdesi ardından bizlere şunu söylemiştir: ‘Ben gaybetim/yokluğum esnasında sizler için fakihleri hâkim olarak karar kıldım.' Binâenaleyh, bizler Hazretin yokluğu esnasında Veliyy-i Fakih'e tabi olmalı ve onun görüşleri doğrultusunda hareket etmeliyiz; bu şekilde Peygamber Efendimiz (s.a.a.)'in hadisine göre amel etmiş oluruz.”

Hüccetü'l-İslam Bâkî tüm ulemanın Hazretin etrafında bir vahdet oluşturulması gerektiği görüşünde olduğuna işaretle şunlara değindi: “Bizler tefrika ve ihtilaf çıkaracak amelleri işlememeye gayet dikkatli olmalıyız. İmam Sadık (a.s.) buyurduğu gibi: ‘Bizim üç çeşit düşmanımız bulunmaktadır. Bunların ilki bizi sevmekte ğuluv ehli olanlar. Diğer bir grup ise bizim hakkımızda taksir edenlerdir. Ve üçüncü grup da açık bir şekilde düşmanlarımızın kötülüklerini söyleyenlerdir.'”

Bu araştırmacı düşmanların lanetlerini, tefrika ve nifakın semeresi olduğuna işaret ederek şu açıklamada bulundu: “İslam'a düşmanlık eden bu kişiler İslam düşmanıdırlar ve düşman safında faaliyet göstermektedirler. Günümüzde bizler de üç güruhtan darbe yemekteyiz: Bunların ilki Amerika ve Batı dünyasıdır. Bunlar açıkça İslam'a düşmanlık göstermektedirler. İkinci tâife ise tekfirci gruplar gibi İslam kisvesine bürünmüşlerdir. Üçüncü grup, Ehl-i Sünnet'in mukaddesatına dil uzatanlardır ki, düşmanlık ve ihtilaf çıkarıp bunu arttırma çabasındadırlar.”

Araştırmacı, Ehl-i Beyt (aleyhimu's-selâm)'ın İnsanların birlikteliğindeki önemi hususunda şunlara işaret etti: “Ehl-i Beyt (aleyhimu's-selâm)'ın tarihi, diğer dinler ile iş ve gönül birliği hakkında büyük bir şahittir. Bu tutum, gaybet döneminde hem Ehl-i Sünnet ve hem de Şîa içerisinde sürdürülmelidir.”

Hüccetü'l-İslam ve'l-Müslimîn Ali Muhammed Bâkî açıklamalarında şunlara yer verdi: “Bizler vahdet ve birlik için öyle davranmalıyız ki, diğer fırkaların Şîaya olan ilgisi artmalıdır. Suudi baş müftüsü Ehl-i Sünnet içerisindeki aşırı grupların faaliyetlerinden dolayı Şîa'ya ilginin arttığı söyledi. Ehl-i Sünnet içerisindeki bu merak ve ilgi Londra'da Peygamber Efendimiz (s.a.a.)'in eşi Ayşe annemiz hakkında yazılan kitapla değişti. Bu kitapta Ayşe annemiz aleyhine şeyler yazıldığından Şîa'ya ilgili Ehl-i Sünnet kardeşlerimiz, Ehl-i Beyt mektebinden soğudular.”

Hüccetu'l-İslam Bâkî son olarak şuna işaret etti: “Eğer ihtilaf ve tefrikaya çanak tutup birlik olmaz ve fukahanın tavsiyelerine uymazsak bizler de düşman safında savaşmış oluruz.”

 

Çeviri: Hasan Hüseyin Güneş

 

 

 

 

 

Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar