Bu başlık sevgili Atasoy Müftüoğlu ağabeyimizin biz sözünden ortaya çıktı…
O der ki: “Bize gelmeden önce, kendinize gelin.”
Biz de az bir farkla benzerini diyelim istedik…
Hani tüm zamanlarda ve bazı zamanlarda da yoğunlukla bir davet yapılır ya:
“En doğru yol bizim yol. Bize gelin.”
“Gerçek bizimledir, bizim yanımızdadır. Bize gelin.”
“Doğru İslam anlayışı bizim yolumuzdur. Bize gelin.”
“Gerçek Atatürkçü biziz. Bize gelin.”
“Gerçek demokrat, laik biziz. Bize gelin.”
“Adâlet, özgürlük, hak, hukuk mu istiyorsunuz? Bize gelin.”
“Sevgiye mi susamışsınız, bize gelin sizi gerçek sevgiyle buluşturalım…”
En güzel yoğurt bizdedir. En beyaz yoğurt bizdedir… J))
Gelin de gelin… Biz, biz, biz…
Bakın kimse başka bir şey demiyor, başka bir yere çağırmıyor. Ne varsa bizde var. Gerisi boş, yalan, sahte, kötü, tu kaka…
Açın Tv’leri, gidin meydanlara, ulaşın cemaat evlerine, varın mabedlere, dahil olun siyasi oluşumlara hep aynı terane… Kendilerine çağırma, kargadan başka kuş tanımama.
Oysa bir şey var ki bu kendilerine çağıranların kahır ekseriyeti daha kendilerinde değiller...
KENDİLERİNE GELeMEMİŞLER AMA KENDİLERİNE ÇAĞIRIYORLAR.
KENDİLERİNDE DEĞİLLER AMA KENDİLERİNE ÇAĞIRIYORLAR.
KENDİLERİ ÇÜRÜMÜŞ AMA HAYAT VERMEKTEN DEMVURUYORLAR.
“Nedir projen? Çağırdığın yerin temel değerleri nelerdir? Hangi ölçüleri kendine referans almaktasın? Çağırdığın şeyin, çağırdığın değerin tarihteki örneği kimdir, kimlerdir? vs.” diye sorsanız verecekleri yanıtları yoktur. Ama davetten, çağırmaktan, çokbilmişlikten de geri durmazlar…
İster istemez şu beylik sözü haykırmak geldi benimde içimden Atasoy ağabey gibi:
KENDİNİZE ÇAĞIRMADAN ÖNCE KENDİNİZE GELİNİZ.
‘BİZE GELİN’ DEMEYİNİZ KENDİNİZE GELİNİZ.
Kendinize geliniz ki; belki birilerini, bilmeden de olsa yanlışa çağırma yanlışından vazgeçersiniz.
Kurân ve Ehli Beyt’in pâk öğretilerinde kendimize gelmemiz ve güzel yarınlarda buluşmak umuduyla…