Ehli Beyt Dostu’ndan…
"İnfâk" İhtiyaçtan Artanı Vermek mi Yalnızca! (1)
Derdimiz çok hangisine yanalım!
Her dem parelenir yürek yaramız...
Biz bu derde nerden derman bulalım,
Meğer Kur’ân imiş derde çaremiz..
Son dönemlerin moda söylemi: "İhtiyaçtan fazlasını verme."
"O ne demek? Moda söylem de neyin nesi! Bu cümle Kurân'dan bir âyettir. Âyete moda söylem ifadesi denir mi!" fısıldaşmalarını duyar gibi oluyorum.
Evet...
"İnil hükmü illâ lillâh / Hüküm ancak Allah'ın'dır" cümlesi de Kurân ayeti idi, ama Harici sapkınlar bunu kendilerinin batıl hedeflerine şiar edindiklerinde Müminlerin Emiri Ali (a.s) efendimiz onlara karşı; "Kelime-söz hak, murâd-hedef bâtıl" buyurmuşlardı.
Malum o gündür bu gündür tüm Harici kafalılar olur olmaz yerde ve durumda bu ayeti sloganlaştırarak moda bir söylem oluşturdular ve nice masum ve mazlumları tekfir etti, kan döktüler... Ve de dökmeye devam etmekteler...
Bakara Sûresi 219. âyetinin bir bölümünde Yüce Rabbimiz Allah buyurur ki; "...Sana neyi infak edeceklerini (Hak yolunda harcayacaklarını, vereceklerini) soruyorlar. De ki; İhtiyacınızdan artakalanı..."
Zamanımızda bazı mümin-müslim kardeş, bacılarımız ve hocalarımız bu ayetten yola çıkarak "ihtiyaçtan fazlasını vermek gerektiği" söylemini bütün Müslümanlara adeta farz kılmakta, dönüp dolaşıp bu çerçevede bir sosyal adalet vurgusu yapmaktalar.
Acaba işin hakikati bu mudur?
Tutarlı ve aklı başındaki Müslümanların hatta tüm insanların kabullendiği evrensel bir prensip vardır: "Bir eser, bir konu bütünlük içerisinde değerlendirilir. Parçacı, nabza göre şerbet, duruma göre vazife çıkarmak türünden değerlendirmeler doğru olamaz."
"İnfak" konusu da bu çerçevede ele alınması gereken bir Kur’ân kavramıdır.
Şayet Kur’ân'da "infak" ifadesi başka hiç bir ayette geçmeseydi bu yaklaşım dikkate alınabilir olabilirliği mümkün görülürdü.
Ancak bu kelimenin Kitâbullah'ın bir çok ayetinde geçtiği dikkate alınırsa konuya daha kapsayıcı ve gerçekçi yaklaşmak gerektiği zorunluluk olur.
'İhtiyaçtan artakalaını vermenin yadsınamaz bir ilahi emir ve mutlak farz olduğu' savının tutarsızlığı, vereceğimiz iki ayet ile netleşecektir.
Bakara 219. ayetin yer aldığı sayfanın hemen karşısındaki sayfada yine Bakara Sûresi’nde yer alan 215. ayette şöyle buyrulur: "Sana neyi infak edeceklerini (Hak yolunda harcayacaklarını, vereceklerini) soruyorlar. De ki; Anne-babaya, akrabaya, yetimlere, miskinlere ve yol oğluna (yolun insanına), hayırdan ne infak ederseniz.Hayırdan ne yaparsanız muhakkak ki Allah onu bilir."
Ayrıca, "Sevdiklerinizin bir kısmından infak etmedikçe iyiliğe (birre) erişemezsiniz..." Âl-i İmrân: 92. ayeti...
Dana nice ayetler...
Allah aşkına yüz yüze bakan iki sayfada yer alan aynı kalıptaki iki ayeti birlikte ele almayıp, konu hakkında diğer ayetleri görmezden gelip -varsa yoksa- sadece Bakara 219. ayet ile infak konusunu ele almak tutarlı ve gerçekçi bir yaklaşım mıdır?
Her ayet hem herkese hitap etmez ve hem herkes her ayetin hükmünü yerine getirebilme takvasına ulaşmış olamaz. Müslümanlara en ideal olanını söyleyip tavsiyede bulunmak ayrı iştir, onlara yükler, ağır sorumuluklar yüklemek ve akabinde de ona uygun davanamayanları çizmek apayrı iştir.
(Devam edecek...)