Cumhurbaşkanının esnafa, köylüye, çiftçiye, emekliye “müjde” paketleri açıklama sözcüsü olmak…
Bakanlar kurulu toplantılarında Beyefendi’nin sağında ilk sırada oturmak.
Ülkenin en büyük partisinin grup toplantılarında konuşmacı olmak.
Genelkurmay operasyon odasında, bol yıldızların ışıltısı eşliğinde stratejik derinlikli haritalarda hedef noktayı işaret pozu vermek.
Ülke tarihinde ‘son fatih’ ünvanı almak.
Beyefendi’nin paşa yaverleriyle basın toplantısı yapmak.
Başbakan olmanın dayanılmaz ağırlığı
Şeffaflık reformunun “Açıklarsan partine il başkanı bulamazsın.” uyarısına takılması.
Kobaniye yollanan selamın ‘tepelerde’ Kobani teröristleri olarak yankılanması.
Ülke tarihinin en şeddit parlementer muhalefetine rağmen ‘Bu yasa çıkacak!’ buyruğunun mecburi nefer olmak.
Şah Fırat’ta ‘PYD ye bilgi verildi.’ cümlesinin üstüne “Teröriste bilgi verecek kadar alçalmadık!” zılgıtının gelmesi.
Gireceğin seçimde başarı hedefinin ve istenen vekil sayısının başkasınca belirlenmesi.
Genlerimizdeki başkanlık
“Başkanlık bizim genlerimizde var.”
Yılların tartışmasının özü ve özeti bu işte.
Attilaların, Alparslanların, Fatihlerin Gök Tengri’ye uzanan hikayeleriyle büyüyen insanın bundan daha doğal bir hülyası olmaz.
Yıllarca başında tüylü kavuğu, elinde kılıcı ve fermanıyla at üstünde kıtalararası koşturan ‘Fatih’ rüyasıyla yatıp kalkan birinin bundan doğal bir isteği olmaz.
Yıllardır çalışma odasındaki dünya haritasında ayak bastığı yerleri Türk bayrağı ile işaretlediği ve dünyayı kırmızı beyaza boyadığı rivayetlerini duyarız ya işte bu hayalin tezahürü.
Hakan, Başbuğ, Sultan, Padişah…Başkan
Tarihsel süreçte zarf değişse de mazruf aynı. İstenmeyecek gibi de değil ki mübarek!
Fatihlerin Nesliyiz !
Yıllardan bu yana heyecanlı ortamların en çok atılan sloganı bu.
Üç kıtaya yayılmışlığın göğüs kabartan heybetini dile getiren ve özümüzde böyle bir potansiyelin bulunduğunu, gerektiğinde ve istendiğinde bunun yenilenebileceğini ifade eder bu slogan.
İçimizde Fatihlerin bulunduğunu unutturmamak adına atılan slogandır.
Bunun slogandan ibaret olmadığını gördük ya gözümüz arkada kalmaz gayri.
Süleyman Şah operasyonu ile yüzyıllardır süren toprak kaybı tersine döndü ve toprak kazanımı gerçekleşti.
İçimizdeki potansiyel Fatih’in, icabı halinde dirilişine şahit olduk elhamdulillah!
Sultanımızın kavuğundaki tüyün altında yeşil zümrüt olarak yerini aldı bu fetih.
Eski toprak zaten hukuki olarak yerinde duruyor. Yenisi de fiilen fethedildi. İşin diğer boyutları da zamanla hallolur.
Türbemiz bitince de Şam’da kazaya kalan namazların edasını yine Suriye (Kürdistan’ı)! hudutları dahilinde eda etme imkanını tanıyan Yüce Rabbimize ne kadar şükretsek azdır.