Rahmetli imamı anmak ve anlamak üzerine

Mizan Gümüş

1930 kere okundu
16 Haziran 2015 Salı
5205-9882-c6eb6ea5yazi.jpg

İmamın doğduğu güne ve öldüğü güne selam olsun. Selam olsun o yüce şahsiyete gönül vermiş olan temiz yüreklere.

Rahmetli imamı anma üzerine yaptığım konuşmada bazı tespitlerimi ifade ettim. Bugünlerde İslam inkılâbına yönelik karalama kampanyaları en yüksek seviyeye ulaşmıştır. Bu karalamaların temel nedenleri haset, cehalet ve çıkarlarının bu yönde fikir beyan etmelerini gerektirmesidir. Rahmetli imamı tanımak ve tanıtmanın zorluğu ortadadır. Ancak ona karşı bir sorumluluğu yerine getirmek için anladıklarımızı paylaşmış oluyoruz.

1-) Zamanımızda en anılmaya değer kişinin, yeterince anılmadığını söyleyebiliriz. Kuran’ı Kerim’de örnek kişi ve olaylar konu edinilmektedir.  Kuran, örnek insanların örnekliği üzerinden mesajını insanlığa anlatır. Örnek insanlar, İslam’ı ve dünyayı doğru tanımada büyük bir değerdir. Zamanımıza yansıyan örnek şahsiyetleri sunamayan anlayışlar mekteplerini doğru tanıtmada problemler yaşarlar. Resulü Ekrem ya da imamların zamanımıza yansıması olabilecek önder şahsiyetleri tanımayanlar, resulü erkemi ve imamları kendi kavrayış düzeyinde zamanımıza yansıtacaktır.  İmam Ali (as)’ zamanımıza yansımasını tanımayanların İmam Ali’yi doğru tanımaları zordur. Mesela vahdet konusundaki imamların yaklaşımını rahmetli imam üzerinden anlayanlar doğru bir yöntemi izlemiş oluyorlar.

2-) Yüzyıllardır manevi açıdan yıpranmış ve bozulmuş İslam toplumu açısından imamın yüce kişiliğinin anlaşılması zordur. Arınmış temiz nefislerin sahipleri imamı anlayabilirler.  O,  İslamın çağlar üstü özelliğinin müşahhas örnekliğidir. Birçok Müslümanın imamı eleştirirken eğer çıkarlarının kurbanları değilseler, şunu bilelim ki nefislerini arındıramamalarından kaynaklanan nedenler vardır.

3-) İslam ümmetinin olması gereken liderlikle ilgili hayalleri, imamın (Allah ruhunu yüceltsin) gerçekliğine asla yetişecek durumda olamamıştır. İslam ümmetinin liderlikle ilgili düşünce ve hayalleri pratiğin sınırlandırmasıyla maluldür. Pratik ve pratiğin sınırlı yapısı, imam çapında bir kişiliğin tam anlaşılmasına imkân vermemektedir. Pratiklerle ilgili sınırlı ufuk, imamın gerçekliğine ulaşacak çapta değildir.

4-) İmam, elli yıl, yüz yıl sonra belki de daha iyi anlaşılabilecektir. İmam, tüm zamanlara hitap edebilmiş ve gelecek zamanlara yönelikte sorumluluk duymuştur. Gasıp İsrail var oluş endişesi duyuyorsa imamın geleceğe karşı duyduğu sorumluluğun pratik yansımasından kaynaklanmaktadır.

5-) İmam (r.a), zamanımızda örneği olmadan, ama en güzel örnek olarak emsalsiz işler yapabilmiştir. Onun önünde bir İslam inkılâbı yoktu. İslam’ın tarihinde olmamışı başarmıştır. Öz Muhammedi İslama uygun olan bir inkılâbı gerçekleştirmek ancak imam çapında yüce bir kişilikle mümkün olabilmiştir. İslam, ancak ilim ve şahsiyet olarak Resulü Ekrem’i hatırlatan imam çapındaki bir yüce şahsiyet eliyle bugüne yansıtılabilirdi.

6 ) Rahmetli imam, peygamberlerin siret ve sünnetlerinin pratikteki temsilcisi oldu. O put kırandı. Tağutlara ve Büyük Şeytan Amerika’ya cepheden meydan okudu. Hiçbir İslami hüküm konusunda pazarlık yapmadı. Allah’a tam teslim olunmanın ne demek olduğunu ortaya koydu.  İslami inkılâb yaptı. Çok az peygambere nasip olan bir başarıyı elde etti. İslam’ın yeryüzü hâkimiyetinin kapılarını açtı…

7-) İmam, ona gönül veren ya da uzak kalan İslam dünyasını etkilemiş ve etkilemeye devam etmektedir. Uzak kalanlarda bile imamın yaptıklarının etkileri vardır. Bugün dünyamızda olan olup biten hayırlı gelişmeler eğer izah edilecekse baş sebebi imamdır.

8-) İmam, evrensel çapta aşkla sevilmiş, hem de evrensel çapta en çok karalamaya maruz kalmıştır. Sevenleri dünyanın dört bir yanında bedeller ödemişlerdir. Fethi Şikaki (Allah ona rahmet etsin) İsrail hapis hanelerinde kanıyla imamın ismini yazmıştır. İmamı sevmek beraberinde bedel ödemeyi getirmiştir.

9-) İmam fakih, arif, filozof ve inkılâpçıların piridir. Bu özellikleri şahsında toplaması ümmetin İslamı dengeli anlamalarını sağlamıştır. İslam tarihi boyunca dengeli bir İslami harekete sahip olmak çok zor olmuştur. İslami mücadelede dengeyi öncelikle liderin şahsında toplaması gerekir. Liderleri dengeli olmayan toplumlarının inanç, düşünce ve amelde dengeli olması düşünülemez. Rahmetli imam, tarihte emsalsiz bir liderliği ifade etmektedir. En kâmil anlamda yalnızca arif olan, yalnızca fakih olan,  yalnızca filozof ya da yalnızca inkılâpçı bir kişilik, İslam ümmetine dengeli olmayı öğretememiştir. İmam (r.a), yüce kişiliği ile sevenlerine ölçü oldu. Hakkı tanıma ölçüsü. İfrat ve tefritten uzaklığın ölçüsü olmuştur.

10-) Âlimler ve arifler kişi ve gruplara yön verirken,  imam tarihine yön vermiştir.  Gelecek kuşaklar İmamdan önceki ve imamdan sonraki tarihten bahsedeceklerdir. Arifti ve müçtehitti. Müçtehitlerinde arif olmasını istiyordu. Müçtehitlerin arif olması birçok sapmaya engel olacaktır.

11-) İmam mübarek ve müşahhas varlığı ile cepheleri belirledi. Cepheleri müşahhaslaştırdı. Dolmuş hendeği yeniden kazarak karşı taraf ve beri tarafı belirledi. İmamsız insan, yönsüz insandır.

12-) Hak cephesi de batıl cephesi de imamla müşahhas hale geldi. Kavramları müşahhaslaştırdı. Tağut, Mustazaf ve Müstekbir terimleri onun dilinde müşahhas karşılığa dönüştü. Öyle kavramları ön plana çıkardı ki bu kavramlara dayalı mücadele halk ile halkın düşmanlarını karşılıyordu. Halkın birbirine karşı olmasına fırsat vermiyordu. Hâlbuki çağdaş birçok İslami hareket mümin, kâfir kavramlarını ön plana çıkarmak suretiyle mücadeleyi halklar arasında başlatarak başarılı olma imkânından uzak kalmış oldular.

13-) İmam (r.a), Resulü Ekremin ve imamların zamanımızda yansıma oldu. Onun çehresinde Resulü Ekremi tanıdık. (Resulü Ekremi zihninde canlandırmak isteyen, imamı görene kadar canlandıramıyordu). İmamları tanıyabilmek, onların birçok sözlerini anlayabilmek için onları zamanımıza taşımamız gerekiyordu. Bunları ancak imamın yüce kişiliği ile yapabildik. İmam Ali'yi (a.s) doğru tanıyabilmek için onun zamana yansımasına bakmaya muhtaçtık. İmam (r.a) sayesinde de Resulü Ekremi ve imamları doğru tanıma imkânına sahip olduk.

14-) İmam, İslama dayalı bir yönetim ortaya koydu. Yapacağı işlerde tamamen İslama dayandı. Rahmetli Şeyh Said Şaban, pakistanda toplanan çok sayıda âlimin huzurunda "imama uymamak için tüm külliyatı araştırdım hiçbir delil bulamadım" demiştir. Bulan varsa söylesin dediğinde kimsenin söyleyeceği bir sözü olmamıştır.  Sultanlarla ve krallara itiraz etmeyenler, imama itiraz ettiler. Bu itirazların hiçbir İslami gerekçesi de yoktu. İmama itirazlar dini değildir.

15-) İmam, İslam tarihinde İslami mücadeleye önderlik yaparak inkılâp yapıp imam olan tek kişidir. Rahmetli imam İslam tarihinde tek inkılâp yaparak doğal lider olmuş tek önderdir. Rehber Seyyid Ali Hamaney ise, Sünni ve Şii âlimlerin ve aydınların liderliğe geliş teorilerinin tek kâmil temsilcisidir. Hiçbir ekol açısından onun liderliğe geliş biçimi ve liderliği itiraz edilecek şekilde değildir. Kurulu bir islam devletinde rehberi seçen bir meclisin seçimiyle önderliğe gelmek Resulü Ekremden bu zamana kadar ancak imam Hamanei’de (Allah onu korusun) gerçekleşmiştir.

16-) İmam, dünya insanlığına bir örnek, bir alternatif ortaya koymuştur. Bu örneklik tevhidi dünya görüşü temelinde İslami ideolojiyi uygulamaktır. Evrensel istikbar bu örnekliğin varlığına tahammül edememektedir. Kurulu dünya düzenini bozuyor diye düşmanlık yapılmaktadır. Kurulu dünya düzeninin tek alternatifidir.

17-) İmam materyalist dünya görüşüne dayalı dünya sisteminin alternatifinin tevhidi dünya görüşü olduğunu ortaya koydu. Müstezafların ve adalet arayanların kurtuluş adresinin İslam olduğunu ortaya koydu. Evrensel istikbara karşı mücadele edenlerin dayanağının İslam olacağını ortaya koydu. İmamdan sonra evrensel istikbara karşı Müslümanlar mücadeleyi temsil eder durumda oldular.

18-) İslam ümmeti on dört asır sonra bir müçtehid önderin başkanlığında devlet sahibi olmuştur. Müçtehit olmayanların liderliği Müslümanların tarihi açmazlarıyken imam yüce şahsiyeti ve müçtehitliğiyle ümmeti ve ümmetin düşüncesini bu açmazdan fiili olarak kurtarmıştır.  On dört asır sonra Resulü Ekrem’in mektuplarına benzer bir mektubu tüm dünya okuma imkânına sahip olmuştur.

19-) İmamın dünyayı değiştirme çabasının semereleri, şahit olduklarımızdan kat kat fazla olmakla ve olacaktır.  O tarihin akışını islamın lehine değiştirmek için kıyam etmiştir. İmamın mesajı, peygamberi bir mesajdır. Tarihi yapanlar peygamberlerdir.

20-) İmam İslam’ın maslahatı için, İran’ın maslahatını bir tarafa bırakabilmiştir. Bu yaklaşımda tarihte emsalsiz bir özelliğe sahip peygamberi yaklaşımdır. İran, İslam içindir, İslam İran için değildir diyordu. Bugünde bu anlayış içerisinde siyaset ortaya konmaktadır.  Selman Rüştü hakkında fetva vermiştir.  Çok yüce ruh sahibi bir kimsenin verebileceği fetvaydı. İmam farklı bir dünyanın adamıydı.

21-) İmam, Müslümanların vahdet halinde olmalarını temine yönelik emsalsiz tedbirler almıştır. İmam, inkılâptan öncede sonrada vahdet üzerine durmuştur. Bunu temin için çok büyük çabalar ortaya koyduğu gibi Müslümanların birliği için vahdet haftası ilan etmiştir. İmam açısından, mezhep farklılıkları asla vahdete engel görülmezdi. .Vahdet mezhepler üstü bir sorumluluktur. Ümmetin en temel sorunu olan Filistin sorunu etrafında ümmeti toplamaya çalışmıştır. Kudüs gününü ilan etmiştir. Müslümanların en büyük arzusu imamın kardeşi rehberimiz Hamene’in imametinde özgür Mescidi Aksa ‘da namaz kılabilmektir. İmamın yolunu en layık anlamda sürdüren rehberdir. Allah onu korusun ve ömrünü uzun etsin.

22-) Ümmet, imamı tanıdığı oranda kaderleri olması gereken yönde değişecektir. Ondan alacağımız ruh, bizleri olması gerekene taşıyacaktır. O,insan şeklini dönüşmüş imandı. Gözle görülen İslam’dı.

23-)İmam, yüce değerlerin kâmil temsilcisi olarak ümmete şahsiyet bahşetmiştir. Korku, çıkar ve cehaleti yenmeyi öğretmiştir. Zamanımız da en büyük sorunlarımızdan biride şahsiyetli olamamakdır. Korku, çıkar ve cehalet kurbanı olanların imamı anlamaları da İslam düşmanlarını anlamaları da mümkün olmuyor. Amerika ‘ya arkalarını dayayarak dünyanın yüz aklarıyla ilgili ileri geri konuşmalarının temel nedeni şahsiyet problemidir.

24-) Resulü Ekrem, Ahzab Savaşının şiddetli anlarında kendisinden emin bir şekilde o zamanın süper gücü olan İran Kisra’larının yıkılacağını haber veriyordu. İmam, geleceğin dünyasının nasıl olabileceğini haber veriyor ve eminlik içerisinde temellerini atıyordu. İmam uçakla İran’a dönerken sanki Sevr mağarasındaki Resulün korkusuzluğuna sahipti. Kararlı, korkusuz ve ne yapacağını çok iyi bilen bir liderdi. Çağrısı evrenseldi. Nasıl ki İmam Hüseyin (a.s) on muharremde Kerbela’dan tüm insanlığa hitap ediyorduysa torunu imam da ey Müslümanlar diyerek aynı nidayla sesleniyordu.

25-) İmamdan önce İslam adına Müslümanlar devrim yapacak olsalardı, ümmetin ufkunu karartabilirlerdi. İmamın aydınlık dünyasında bir önderlik ümmetin ufkunu açmış ve açmaya devam ediyor. İnkılâbın olması kadar, nasıl bir inkılâp olduğu da çok önemlidir.  Gerçi imamın yaptığı inkılâbı yanlış anlayıştaki kimselerin yapması da mümkün değildir.

26-) İmamın bakış açısı, yukarıdandır. Vahyi bakış açısıdır. Tarih, toplum ve insanı bütün olarak gözaltında tutuyordu. İslam inkılâbına girerken, inkılâp sonrasını inkılâp olduğunda tüm dünya küfrünün inkılâbı çökertmek için inkılâba saldırılarını bertaraf ederken, o günlerde Siyonist İsrail’e karşı mücadele edecek Lübnan’da direnişin temellerini atıyordu. Bunları yaparken ümmet çapında her tür mücadelenin hesabı içerisindeydi. Kudüs günü ilanıyla, gasıp İsrail’in belini kırıyordu. Bunları yaparken Müslümanların Allah’ın huzurunda, onun rızasını kazananlardan olmaları için ihlâslı kullar olmaları için gereken yatırımları yapıyordu. Dinimiz siyasetimiz, siyasetimiz dinimizdir diyordu. Kendisinden sonrasının tedbirlerini alarak rehberliğe en layık olanı işaret ediyordu.

27-) İmam yüce kişiliğiyle dünya çapında Ehli Beyt’e yönelişe vesile olmuştur. İmam çapında yüce bir önderin inanç ve düşünce dünyasını, onu besleyen anlayış biçimini merak edenler Ehli Beyt ile tanışmış oldular. Bu meseleyi bir mezhep meselesi görmemek gerekir. Ehli Beyt imamlarının beyanlarından haberdar olmamak normal bir durum değildir. İlmin kapısından ilim almama yaklaşımının izah edilir yanı yoktur. Onun yüce kişiliğiyle karşılaşanlar onun beslendiği kaynaklara yönelme durumunda olmuşlardır ve olmaya devam ediyorlar.

28-) İmamın çağrısı evrenseldi. Irk, ülke, bölge ve mezhepler üstü bir çağrıydı. Ey Müslümanlar diye nida ediyordu. Ele aldığı sorunlar ve çözüm yolları evrenseldi. Filistin sorunu ve Kudüs’ün özgürleştirilmesi gibi konular. En önemli karşılığı Lübnan ve Filistin’de buldu.

29-) Devrimler tarihinde dünyada hiçbir devrim de kadınlar bu kadar aktif olmamıştır. İnkılâbın en büyük yükünü kadınlar çekmişlerdir. İslam tarihindeki kadının konumuna uyumlu olmayan bir durum ortaya çıkmıştır. İslam tarihi boyunca geri planda bırakılan kadınlar İslam inkılâbında ön plana çıkmışlardır. Müslümanların geleneğine yabancı ama islamın özüne uygun bir netice ortaya çıktı. Sanki yüzyıllar sonra Resul’ü Ekrem’in devamı olarak ortaya çıktı.                           

30-) Resul’u Ekrem zamanındaki kadının sosyal hayattaki varlığı, tekâmül ederek imamın anlayışında coşkuyla karşılığını buldu. Bugün yeryüzünde Müslüman kadınların aktif varlık göstermeleri İslam’ın tarihinde, ortaya konan fıkhı yaklaşımlara rağmen ama imam sayesinde bu gelişmeler olabilmiştir. İmamla alakası olmayan İslami kesimlerde de imamın anlayışı olumlu etkisini göstermiştir. Nasıl ki imam Ali (a.s) kendisine tabi olmayanların bile daha fazla sapmalarının engeli olmuşsa.

31-) Hak batıl mücadelesi pratik bir mücadeledir. Hak mücadelenin pratikte verilebilmesi ancak hak olan bir önderlikle mümkündür. Kimse hak cephesinin ne yapması gerektiğini belirleme edasında konuşması doğru değildir. Yazan ve konuşanlar bu bağlamda ancak fikir yürütmüş olurlar. Müslümanların kuşanması gereken sorumluluğu belirleme adına konuşmanın yanlış olduğunu açık bir meseledir. Bu yaklaşımlar ancak evrensel istikbarı sevindirir. İslam, imam (lider) anlayışı sayesinde canlı ve dinamik bir yaşantıyı açığa çıkarmıştır. Din, insanlara sorumluluklarının büyük bir bölümünü pratik önderlik eliyle belirler.

32-) Büyük şeytan Amerika ‘nın İslam inkılâbına düşmanlığının en temel nedeni velayeti fakih müessesesidir. Eğer velayeti fakih olmazsa Amerika’nın bu derece düşmanlığı da olmazdı. Velev ki dine dayalı bir sistem olsa bile. İmam velayeti fakih anlayışı ile İslam’a dayalı ve sağlam sistemi ortaya koymuştur.

33-) İmam, kendine itaat edenler sayesinde İslam inkılâbını yapmıştır. İtaat olmadan hiçbir başarı elde edilemez. Eğer ümmet, ümmet olma sorumluluğunu yerine getirebilseydi bizler bugün farklı bir dünyada yaşıyor olacaktık. Gasıp İsrail’in olmadığı bir dünyada yaşıyor olacaktık. Ümmetin üyeleri imamın pozisyonunda değildirler. Hiç kimse, aydın ve âlim imam pozisyonunda konuşma hakkına sahip değildir. İtaat edilme olmadan İslam’ın yeryüzü hedefleri gerçekleştirilemez.

34-) Hülasayı kelam, eğer kaleme imam çiz diye emredilse,  kalem İmam Humeyn’iyi çizerdi.

35-) İmamın yakın hedeflerinden biri gasıp İsrail’i yok edip Kudüs’ü özgürleştirmekti. Bu yakın hedefe yaklaşmanın heyecanı ve yaşayan şehit yüce rehberimiz arkasında özgür mescidi Aksa’da kılacağımız namazın yakın olması temennisiyle. 

Öne Çıkan Haberler
İktibaslar