Şia düşmanlığının ondört asırlık bir geçmişi var. Şiilik, hakkı, adaleti, eşitliği, hakka tabi olmayı, zulme boyun eğmemeği ve özgürlüğü temsil ettiği için tarihin zalimleri ve uşakları her zaman Şiiliğe savaş açmışlardır. Hakkın kaderinde batılın düşmanlığına maruz kalmak vardır.
Sünni kardeşlerimiz, tarihi, egemenlerin üzerinden okumaya alıştıkları için, tarihteki hak batıl mücadelesini anlama sorunu yaşarken ve aynı zamanda hak cephesinden habersiz kalmış oluyorlar. Hz. Ali'ye karşı savaşanları bir yere oturtamayanlar hangi olayları doğru okuyabilirler? Emevi ve Abbasi zalimlerini tarihi okumada merkeze koydukları ve İslamın tarihini o zalimlerin üzerinden anladıkları için tarihi doğru okuyamıyorlar. Mesela tarihi Memun eksenli okumakla İmam Rıza (s) eksenli okumak tamamen farklı okumadır. Sünni kardeşimiz İmam Rıza’yı (s) hiç bilmeden Memun dönemini okuduğu için Memun’un entrikalarını okuyup anlaması mümkün olmamaktadır.
Şiilik, ilkeli olmayı ve ölçülü olmayı kendine şiar edinmiştir. Şiiliğin ölçüleri zamanlara ve şahıslara göre farklılık arzetmez. Yanlış eylemi kim yaparsa yapsın yanlıştır. Bazı kimseler yanlışı yaparsa o olaylar karşısında Şiiliğin elbette diyeceği vardır. Ama maalesef tarihte ilkeli olma ve ölçüleri esas alarak düşünme eylemini genelde Müslümanlar yapmadıkları için, hak ile batılı karıştırdıkları gibi batılın yanında yer almayı da bir tür izaha çalışmışlardır. Zamanımızda yapılan yanlışlıkların tarihi geçmişleri de vardır. Meşru halife ve imam olan Ali'yi (a.s.) karşı savaş verenleri doğru bir şekilde izah edemeyen zihniyetler, Muaviye’yi temize çıkaranlar zamanımızı doğru okumada da zorlanacaklardır. Hastalıklar derinlerdedir diyebiliriz.
İslami İran ve Şia düşmanlığının; bu kadar tutarsız, insafsız ve düzeysizce ve sözbirliği yapmışçasına yapılmasının birçok nedeni vardır. Bu düşmanlık içerisinde olan çevrelerin davranış ve anlayışlarının tahlili noktasında bazı tespitleri ifade edelim.
1- Şiaya dil uzatıyorsunuz ama Şiiliği tartışacak iliminiz ve kendinize güveniniz yoktur. Bilmediğiniz bir mektebe sataşma kabilinde yazmalar ve konuşmalar en azından ahlaki değil. Şiilik aleyhinde yazan ve konuşan kim varsa, hepsinin ortak yanı ilmi bir ortamda Şiiliği konuşmaya yanaşacak durumda olmamalarıdır. Bir TV. Programında Şii âlimlerle Şiiliği tartışmaya yanaşacak haliniz herhalde yoktur.
2- Şiiler oniki imama inanmaktadır. Sizlerin elinde oniki imamdan söz ve bilgi olmadığı gibi bu sözlere karşı söyleyecek sözünüzde yoktur. Zavallılar zannediyorsunuz ki peygamberin yolu ilim ve amel olarak devam etmedi. Peygamberin hak yolu ilim ve amel olarak kimler eliyle devam etmiştir? Ehli Beyt imamlarının eliyle ve diliyle devam etmediğini mi söyleyeceksiniz. Hâlbuki sizler onların ilim ve amellerinden habersiz olduğunuz gibi başkalarının sözlerini de kabule yanaşmıyorsunuz. Bunun adı yolsuzluktur.
3- Şiiliğin temel iman esaslarını tartışacak durumda değilsiniz. Mesela tevhid konusunda imamlardan gelen hadisleri okuyup da itiraz edecek durumda değilsiniz. Şiayı mahkûm edenlerin tevhid konusunda konuşacakları ve akla ve Kuran’a uygun söyleyecek acaba neyiniz var? Bilin ki Resulü Ekrem’den sonra imamlar bu temel konuları aydınlattılar. Bakın bakalım imam Ali'nin (a.s.) Şianın elindeki tevhid ile ilgili hadislerinin dışında birinci kuşaktan bir kimsenin bu konuda ne kadar sözü var. Neden olmadığını da araştıracak durumunuz yok.
Tekfircileri destekleyen İslamcı kanatta olanlar ise en çok nübüvvet konusunda yazıp konuşuyorlar. Dediklerinin Kuran’i ve akli doğru bir tarafı yoktur. Peygamberi sıradanlaştırmak için ömür tüketiyorlar. Bu toplulukların Şiiliği mahkûm etmesinin hiçbir ilmi değeri yoktur. Bu zavallılar peygamberin nasıl oluyor da âlemlere evet âlemlere rahmet olduğunu anlamaları ve içselleştirmeleri mümkün değil. Bu konu Kuran’da yer aldığı, rivayet olmadığından âlemlere rahmet olmadığını inkâr edemedikleri için hayıflı olacak durumdalar.
4- Yeri geldiğinde hepimiz Ehli Beyt'i seviyoruz deme durumunda kalıyorsunuz. Sözlerinden hareketle tanımadığınız Ehli Beyt'i sevmek neyse. Mademki Ehli Beyt'i seviyorsunuz o halde Ehli Beyt'i tanıyan ve seven Şiilere neden düşman oluyorsunuz? Kendinizi yoklayın Hz. Ali’yi (u.i.) gerçekten seviyor ve ona taraftar oluyor musunuz? Taraftar değilseniz bile bari taraftarlarına düşmanlık yapmayın. Bu korkunç bir cehalet ve yanlış bir tutumdur. Bu sözde İslamcılara önderlik yapanların korkulu rüyası Ehli Beyt’in anlaşılmasıdır. Ehli Beyt imamlarının anlaşıldığı yerde kimse İslam adına başkalarını yanlış yollara sürükleyemeyecektir. İmamların anlaşıldığı yerde batıl önderlik yapanlara hiçbir Müslüman değer vermez. Şiayı karalamanın ana nedeni kendi batıl anlayışlarının anlaşılmasını engellemedir. Şiayı karalamanın İslami hiçbir gerekçesi yoktur.
5- Şiiliği ve Şii Müslümanları mahkûm edenler, Şiiliğin kaynaklarını okumuyorlar ve bilmiyorlar. Okuyabilseler Şii olurlar diye de korkuyorlar. Evet, okumak araştırmak aklı kullanmak Şii olmanıza sebep olabilir. Bilinçli karalama yapanlar, insanların bu konuda gözleri açılmasın diye uğraşmaktalar. Boşuna uğraşmayın artık dünya çapında insanların gözleri açılıyor. Bu merhaleden sonrası fevç fevç gözlerin açılma merhalesidir.
Şiiliği kaynaklarından hareketle okumak, temiz bir kalp ve cesaret ister. Şiilik akıl sahibi olup araştıran her Müslümanı etkileme gücüne sahiptir. Akla önem vermeyi Kuran ve Ehli Beyt temsil eder. Ehli Beyt'in yolu, aklın yolu Kuran’ın yolu, aynı yoldur. Bunu anlamaya gönlü açmak, yani hakka gönül açmak şahsiyet sahibi, korku ve çıkarlarının kurbanı olmamış kimselerin işidir. Bu tür kimseler her zaman maalesef az olmuştur. Araştırıp okumalarına rağmen, Şiiliği araştırmamak bir kaçışın ifadesidir. Araştırıp hayatınızın ve düşüncelerinizin değiştiği zaman nasıl muamele göreceğinizi düşünüp, değişmenize sebep olacak bir mektebi okumaktan uzak kalıyorsunuz.
Çağımızda araştırmacı, okuyan ve düşünen birçok Müslümanın hayatlarını, hatta her inançtan insanları okumalarına rağmen Ehli Beyt imamlarının hayat ve sözlerini okumaya fırsat bulamamalarının nedenleri vardır. Herkesi okuyup ta ilmin kapısının sözlerini okumayanlar nasıl kuşatıldıklarının ve çokta iyi niyetli olmadıklarının farkına varmaları gerekir.
İslami İran ve Hizbullah’ı her fırsatta karalamanın İslami ve insani hiçbir gerekçesi yoktur. Zaten karalayanlarda tutarlı gerekçelere dayanmıyorlar. Bu karalamaların en önemli nedenleri, bunu yapanların manevi hastalık sahibi olmalarıdır. Hastalıkları onların konuşma ve bu konuda yazmalarına sebep olmaktadır.
1- Bu hastalıklı kesim, savundukları İslami bir devlet mi var ya da İslami bir hareketler mi? Herhalde hiçbiri değiller. Önce kendinizi bir yere oturtarak eleştiriler yapın. İslami İran ve Hizbullah aleyhine yazacağınıza eğer bir şeye tekabül ediyorsanız kendinizden bahsedin. Varsa kendi yaklaşımlarınızdan ve bulunduğunuz yerden bahsedin. Tasvip ettiğiniz hareketleri savunarak bahsedin. Kendilerine yer bulamayanlar, İslami İran’la ve Hizbullah’la uğraşmaları normal bir durum değildir.
2- İslami İran’nın ve Hizbullah’ın size göre yanlışları olmasa hiçbir hareketle ilgili söyleyecek sözünüz yok. İslami İran ve Hizbullah’ın İsrail ve Amerika ve işbirlikçilerinin düşmanlığına sizlerinde katılmasına gerek yoktu. Sizler Amerika ve İsrail karşısında olamıyorsunuz ve olmaya çalışsanız ciddi bir karşılığınız yok. Ancak Amerika ve işbirlikçilerinin safında olmakla bir karşılık sahibi oluyorsunuz.
3- İslami İran’ı Amerika'yla yakınlaşmasından dolayı mahkûm ediyorlar. Amerika'yla işbirliğini mahkûm etmiyorlar. Amerika'nın stretejik müttefiklerine söyleyecek sözleri yok. Mesela Türkiye hükümetini Amerika’nın stratejik müttefiği olduğu için mahkûm etmeyenler, Amerika'yla yakınlaştığı iddiasıyla İslami İran’ı eleştiriyorlar. İsrail'le ilişkileri olanları mazur görenler, İslami İran’a karşı İsrail’in safında (israil’de onları kendi safında görüyor) duruyorlar. Ama bu karşı duruşlarını İslami gerekçelere dayandırmaya çalışıyorlar.
4- Dünyada İslami İran’ın İslami altarnatifi yoktur. Laik devletler ya da gerici Arap rejimleri İslami İran’ın altarnati değildir. İslami İran’a karşı olanlar, islama dayanmıyorlar. Teorileriyle, hayallariyle, düşünceleriyle İslami İran’ın pratiğine yaklaşamayanlar, İslami İran’ı karalamaya çalışıyorlar. İslami İran’a güya İslami gerekçelerle karşı olmaya çalışanlar, acaba savunduğunuz lider ya da sistem var mı? Aslında hiçbir önderliği savunamayan ve hiçbir sistem düşüncesine sahip olmayanların, İslami İran’a karşı oluşlarının da hiçbir fikri temeli olamaz.
5- İslami İran’a karşı olan grup, cemaat ve devletlerin hepsi bir araya gelse bir tane İslami film yapacak durumu var mı? Mesela Hz. Meryem filmi gibi bir film yapmak. Sizler, tüm Şia düşmanları bir araya gelseniz yapamazsınız. Niye yapamadığınızı ve yapamayacağınızı anlayacak durumda değilsiniz?
6- İslami İran’ın ilmi, felsefi, irfani derinliğini anlamaya çalışacak durumda değilsiniz. İslami İran’ı okuyup anlayacak çapta olmak ciddi seviye ister. Sizler için felsefi, irfani ve ilmi derinliğin anlamı var mı? İslami devleti, bu alanlarda da değerlendirmeyi düşünecek durumda değilsiniz.
7- Haset hastalığı en yaygın manevi hastalıklardandır. İslami İran ve Hizbullah’ı mahkûm edenlerde en yaygın hastalık, hasettir. Batıl mezhepçi anlayışlarınız sizleri haset hastalığına düşürmüş. İslami İran, dünyada materyalizm dünya görüşü temelinde oluşan değişik islam dışı ideolojilerin ve zorba hâkim dünya sisteminin tek altarnatifi bir İslami sistemdir. İslami İran'ın altarnatifi Amerikancı ve natocu rejimler olamaz. Yanlış mukayeseler yapmayın.
8- İslami İran düşmanları, bilin ki bu düşmanlıkla İslami olamazsınız. İslami olmayı istiyorsanız bunu belli edin. Gerçekten sizler için siyasal islamdan vazgeçmedinizse bunu belli edin. Bu konularda sus pus olanlar İslami İran’a İslamilik adıyla karşı olmaları garip değil mi? İslami İran’ı İslami gerekçelerle mahkûm edenlerin İslam’a dayalı bir sistemi savunacak ilmi bir anlayışları yoktur. Tüm imkânlar elinizde olsa İslama dayalı bir sistem oluşturamazsınız. Sizlerin düşüncelerinizde siyasal İslamın iflası ya da hiç olamamasının bir anlamı vardır. İslami İran’ı mahkûm etmezseniz, sizin İslamla alakanızın olmamaması anlaşılacak diye kızmanıza gerek yok.
9- İslami İran’a düşman olan İslamcı gruplar aslında hiçbir konuda İslami olamıyorlar. İslamla ilgili, aleyhinde yazıp konuştuğunuz konuların çoğu ümmetin yüzyıllardır ortak kabulleridir. Sizler ümmetin ortak bazı kabullerini inkârlarınızla varlık gösteriyorsunuz. Şiisiyle Sünnisiyle herkesin ortak kabullerini inkâr etmekle İslami oluyorsunuz..!? Birkaç tane inkârınız elinizden alınsa İslami iddialarınız sona erecek. Şefaati, kabir hayatını, peygamberin yüce makamını inkârınız elinizden alınsa ve İslami İran’a sataşmayacak olsanız işsiz kalacaksınız. Bu işte bir yanlışlık olduğu aşikâr değil mi?
10- Yemen konusunda İslami İran’ı mahkûm edecek kadar insani değerlerin dışına çıktınız. İnsani ve İslami bir duyguya, düşünceye sahip olan herkes Yemenli mazlumların, mahrumların ve Yemen Müslümanlarının yanında olur. Bundan da mahrum olanların iflah olması zorlaşmıştır.
Yıllar sonra Türkiye’de birçok İslamcı Suud Krallığı'nın Müslümanlar için ne kadarda önemli olduğunu keşfettiler. İyi ki Suud Krallığı var, yoksa tertemiz Yemen devrimcilerinin karşısında kim duracaktı? Kuran'dan bahsedenler bir kez olsun Yemen’de işlenen cinayetlerden ve Yemen direnişinden bahsedemiyorlar. Tabiî ki Kuran’da Yemen konusu geçmemektedir. Siz de haklısınız. 'Vahyin penceresinden' bakınca yemen görülmüyor.
11- Şia ve İslami İran düşmanlığı yapanlar, Mescidi Aksa’yı ve Filistin’i işgal eden Siyonist rejim karşısında ne yapabildiğinizi düşünün. İslami İran olmadan Filistin davasını nasıl savunacaksınız? Yoksa İsrail’e karşı, Hizbullah’tan daha iyi bir mücadeleyi sizler mi vereceksiniz? İsrail karşısında bir hiç olanlar Hizbullah karşısında nasıl saldırgan davranacaklarını hesap ediyorlar; hem de İslam adına.
12- İslami İran’ı ve Hizbullah’ı karalamaya çalışanlar, tüm intihar saldırılarını sizler gibi inananlar yapıyor. Ne kadar insanlık dışı vahşet varsa sizlerle aynı anlayıştaki guruplar yapmaktadır. Elbette ki Sünni toplumun çoğunluğu bu vahşet olaylarını mahkûm etmektedirler. Bir camide, pazar yerinde intihar saldırganlığı yapılmasından dolayı İslami İran’ı değil, İran vatandaşlarını bile duymuyorsak, bu durumu da İslami İran’ın düşmanlarının düşünmesi gerekir.
İslam İnkılâbını mahkûm eden mezhepçi yaklaşım sahipleri, en vahşi eylemleri yapanlarla inanç birliği içerisinde olmaktan da rahatsız olacak mısınız? Bizim gibi inananlar neden insanlık dışı işler yapabiliyorlar diyecek misiniz?
13- Kısaca şunu söyleyebiliriz; Velayeti Fakih'in yanında yer almayan ve onun çizgisinde olmayan Sünni ve Şii tüm Müslümanlar siyasi olarak yanlışlıklardan kendilerini kurtaramıyorlar. Evrensel istikbar da Müslümanların Velayeti Fakih ekseninde olmalarını istememektedir. Bu durumda İslam İnkılâbına düşmanlık yapanlar, evrensel istikbarla aynı yolun yolcuları olmuş oluyorlar.