İD’e karşı Kürtsüz çözüm mümkün mü?

Fehim Taştekin

1951 kere okundu
9 Nisan 2016 Cumartesi
fehimtastekinn_200x200.jpg

Türkiye ile ABD’yi karşı karşıya getiren ve Ankara’nın Rojavalı Kürtlere karşı düşmanca siyasetini ele veren Cerablus-Menbic hattını İslam Devleti’nden (İD) temizlemek için Kürtsüz bir çözüm aranıyor. Ankara, Rojava’nın savunma gücü Halk Savunma Birlikleri’ni (YPG) dışlayan bir harekât planında ısrar ederken Amerikan tarafı Türk hassasiyetlerini dikkate alan bir plan üzerinde duruyor. Bu plan YPG’yi görünür olmaktan çıkarsa da Kürtler bir şekilde işin içinde yer alıyor.

Konu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Washington’da Dışişleri Bakanı John Kerry, Başkan Yardımcısı Joe Biden ve Başkan Barack Obama ile yaptığı görüşmelerin eksenindeydi. Türk kaynakların Hürriyet yazarı Tolga Tanış’a verdiği bilgilere Erdoğan Menbic’e düzenlenecek operasyon için iki şart ileri sürdü:

1.Operasyona katılacak Arap aşiretleri YPG’nin kontrolündeki Suriye Demokratik Güçleri'nden (SDG) ayrılmalı.

2.ABD, Mare'de Türkiye'nin desteklediği muhalif gruplara hava desteğini artırmalı.

Ayrıca Erdoğan’ın gezisine eşlik eden Hürriyet yazarı Verda Özer’in Türk yetkililere dayandırdığı iddiaya göre ziyarette Ankara Washington’a şu öneride bulundu: “Gelin PYD’den vazgeçin. Onlar yerine biz, desteklediğimiz Arap ve Türkmen gruplarla birlikte IŞİD’e karşı karada savaşalım.”

Özer “Türk askerinin karadan müdahil olması için de ABD’nin havadan destek vermesi istendi. ABD ise bu teklife, mealen 'PYD’den vazgeçmem' diye karşılık verdi. Bununla birlikte 'Türk askeri karadan girerse Rusya vurabilir' çekincesini dile getirdi" diye yazdı.

İD’in elinde bulunan Fırat Nehri’nin Batı yakasındaki Menbic, El Bab ve Cerablus’a paralel olarak Türkiye sınırlarından aşağıya doğru Azez-Mare hattı Ankara destekli gruplar tarafından kontrol ediliyor.

Türkiye Azez-Mare cebindeki bu grupları Kürtlerin Fırat’ın Batısına geçmesini önleyecek ve İD’i bölgeden çıkaracak alternatif güç olarak takdim ediyor.

Türkiye’nin iki önerisi de sorunlu. YPG’nin SDG’den ayrılması sahanın gerçeklerine uymadığı gibi Türkiye destekli grupların bu bölgeyi tek başına kontrol etmesi de mümkün değil. Savaşçı sayısı 3 bin olarak verilen bu grupların sayıları ve kapasitesi abartılıyor. Ayrıca bunların Kaide ve Selefi cihatçı gruplarla ilişkileri göz ardı ediliyor.

Amerikan yönetimi ise omurgasında YPG’nin yer aldığı ancak Kürtlerin yanı sıra Arap, Türkmen ve Süryani gibi unsurları da kapsayan SDG ile birlikte çalışmakta ısrarlı. Çünkü ABD diğer gruplarla birlikte daha önce de çalıştı ama sonuç alamadı.

İki tarafın çözüm planlarının birbirine tezat olması İD’in dünyaya açıldığı ve militan akışını sağladığı 98 kilometrelik şeridin kapanmasını geciktiriyor. Ancak Suriye ordusunun Palmira’yı (Tedmur) İD’den geri alarak elde ettiği üstünlük karşısında Amerikan yönetimi de güç dengesini korumak için ivedilikle İD’e karşı bir zafer arayışına girdi. Bu yüzden de Ankara üzerindeki baskılar arttı. Erdoğan’ın temaslarının ardından operasyon planını netleştirmek için Obama yönetimi Ankara’ya bir heyet gönderdi.

Şu anda üzerinde durulan operasyon planı Cerablus’u sonraya bırakıp daha güneydeki Menbic’e odaklanıyor. Bu bölgede, İD’in elindeki El Bab ise şimdilik Suriye ordusunun atış menzilinde duruyor.

Kürtler ise bu konuda, Amerikalıların işine kolaylaştıran ama sahneden de çekilmeyi öngörmeyen bir esneklik içinde. Bu kritik süreçte dikkat çekici bir gelişme Menbic Askeri Konseyi’nin kurulmasıyla yaşandı. Bu konseyin oluşumu YPG’yi görünür olmaktan çıkarmaya yönelik bir formülün de parçası. Konsey YPG öncülüğünde SDG’nin ele geçirdiği Tişrin Barajı’nda yerel güçlerin katılımıyla kuruldu ama organizatör güç yine görünür olmaksızın Kürtler.

Konseyde Şems El Şimal, Suwwar El Menbic, Cund El Haramin, Fırat Şehitleri, El Kevsi, Türkmen El Menbic gibi örgütler yer alıyor.

Al-Monitor ABD’liler ile Kürtler arasında yapılan müzakerelere yakın bir Kürt kaynağa şu soruları yöneltti: Başta Rakka’yı kurtarma yönünde tercih koyan ABD’nin önceliği mi değişti? ABD’nin planı neyi öngörüyor? Bu plan Kürtlerle paylaşıldı mı? Kürtler yeni planın neresinde? Bu konuda Rusya ile bir temasınız var mı?

“Biliyorsun Türkiye’nin gösterdiği tepkiler yüzünden ABD’lilerin önceliği Cerablus değil Rakka’nın kurtarılmasıydı. Biz ise önce Fırat’ın batısının arındırılmasından yanaydık. Ancak Suriye ordusunun Tedmur’da (Palmira) ilerlemesi üzerine ABD’liler Menbic’e operasyon konusunda ikna oldu. Çünkü Tedmur’a karşılık Amerikalıların da bir zafere ihtiyacı var. Ayrıca ABD bu bölgenin rejim güçlerinin eline geçmesini de istemiyor. Tedmur’un ardından rejim güçleri Halep’te de yeni operasyonlara hazırlanıyor. Eğer o bölgeye Suriye Demokratik Güçleri girmezse rejim güçleri girecek… İlk etapta Menbic kurtarılacak. Bir süre beklenilecek ve burada sivil bir yönetimin tesisi sağlanacak. Tel-Abyad’da olduğu gibi. Bu sırada Cerablus’un etrafında bir çember kurulacak. Bu operasyon, YPG bayrağı altında yapılmayacak. Tabi ki bu işin arkasında Suriye Demokratik Güçleri var. Türkiye’yi teskin etmek için bölge halkının rolü öne çıkartılacak. Sanırım Amerikalılar bu planı Ruslarla da paylaştı.”

Peki, Türkiye’nin bölgeye Türkmenlerin de içinde yer aldığı güçleri sürme önerisine Kürtler ne diyor? Kürt kaynak, Türkiye’nin hassasiyetine karşın Kürt hassasiyetine parmak bastı: “Sultan Murat Tugayı gibi Türkmen birliklerinin oraya girmesine YPG izin vermeyecek. DAİŞ (İslam Devleti) zihniyetinin farklı maskelerle bölgede hakim olmasına göz yumamayız. DAİŞ’in gidip yerine Nusra Cephesi gibi örgütlerin gelmesi bir şeyi değiştirmez.”

Al-Monitor’un aynı soruları yönelttiği PYD Eş Başkanı Salih Müslim ise şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bir kere şunu söyleyeyim: İki gün önce Menbic Askeri Konseyi ilan edildi. Aralarındaki ilişkileri tam olarak bilmiyorum ama Kürtler bu yapının ya parçası olacaktır ya da koordineli çalışacaklardır. Menbic’in köylerinin yüzde 50’si Kürt’tür. Kürtler de bu işin içinde. Kürtler olmadan böyle bir operasyon yapılamaz. Önceliğimiz tabi ki bu köylerin DAİŞ’ten temizlenmesi. İkincisi, Cerablus DAİŞ’in geçiş güzergâhı. Orası kesilmeden Rakka özgürleştirilemez. AKP’yi nasıl razı edeceklerini bilmiyorum ama muhakkak bir şey yapmak gerekiyor. Menbic, Azez, El Bab’ta Kürtlerin yüzde 50’den fazla varlığı söz konusu ve bunlar göz ardı edilemez. Kürtlerin Demokratik Suriye Güçleri içerisinde silahlı gruplar da var. Orada daha önce rejime karşı savaşıyorlardı, şimdi DAİŞ’e karşı savaşıyorlar. Orası Kürtsüz olamaz. Türkiye’nin Kürt diye her şeyi reddetmesi uygun değildir. Kürtlerle yaşayacaksa Türkiye’nin bunu düşünmesi gerekiyor, oradaki Kürtleri kabul etmesi gerekiyor.”

Kürtlerin Menbic’in kurtarılmasının ardından kurulacak yerel yönetime dair Tel-Abyad’a referans göndermesi önemli. Kürt kaynakların ısrarla vurguladığı şey şu: “YPG’nin derdi İD’i temizledikten sonra buraları kontrol etmek değil. Tel-Abyad’daki gibi kontrol yerel unsurlara devredilir.”

Tabi ki Kürtler bu esnek tutumla birlikte Afrin ile Kobani kantonları arasındaki kopukluğu giderecek bir koridorun işlevsel olması amacından da vazgeçmiş değiller. Bu koridorun Ankara’nın köpürttüğü gibi Suriye’nin kuzeyinde Dicle’den Akdeniz’e kadar bir Kürt devleti kurma hayaliyle ilgisi yok.

Burada Menbic ya da Cerablus’u kurtaran gücün kim olduğu kadar düzeni kimin tesis edeceği kritik bir mesele. Kürtler bir süreden beri gerek Türkiye destekli grupların tutunduğu bölgeden gerekse İD’in elindeki yerlerden bazı toplum ve aşiret temsilcileriyle birlikte çalışmalar yürütüyor.

Kürtler bunu yaparken kendi profillerini olabildiğince düşük tutuyor. Türkiye’nin tehditlerine rağmen Kürtler Şehba adını verdikleri bu bölgede azımsanmayacak bir dostluk ağı kurdu. Bu ağ içerisinde Araplar da var Türkmenler de. Tel-Abyad’da İD’in kovulmasından sonra sivil yönetimi tesis eden Kürtler, Şehba bölgesinde askeri temizlikten ortak yönetimin alt yapısını hazırlıyor. Bu çerçevede, 28 Ocak’ta Afrin’de Şehba Rûsipiler (İhtiyarlar Heyeti) Kurucu Meclisi ve 49 kişilik Şehba Yürütme Kurulu oluşturulmuştu. Bu çalışmalara Menbic temsilcileri de katılmıştı. Sivil çalışmalara paralel olarak askeri temizlik operasyonları ise önce güneyde Tişrin Barajı’ndan kuzeye doğru, daha sonra batıda Afrin’den doğuya doğru başlamıştı. Menag Hava Üssü bu şekilde ele geçirilmişti. Türkiye’nin sınırdan top atışları ve ABD’nin Ankara’yı teskin etmek için frene basması nedeniyle operasyon kuzeyde Azez yakınlarında, güneyde Tel Rıfat’ta durmuştu.

Özetle, İD militanlarının 98 kilometrelik sınır hattından Türkiye’ye sızması, Avrupa’ya geçenlerin Brüksel’deki patlamalarda olduğu gibi terör tehdidi oluşturması, bir kısmının Libya’ya geçip Kuzey Afrika’da yayılması Ankara’nın oyunbozan tutumunu çekilmez bir noktaya getirdi. Ankara’ya “Kürt koridoruna izin verilmeyeceği” garantisi sunan ABD artık bir şeyler yapmak zorunda hissediyor.

Ancak Ankara’nın dayattığı Arap aşiretleri YPG’den kopsun, operasyona kimlerin katılacağına Türkiye karar versin, Türkiye destekli gruplara hava desteği sağlansın ve Cerablus-Menbic hattını bu gruplar kontrol etsin gibi şartları karşılaması mümkün görünmüyor. Organizasyon ve operasyon kapasiteleriyle sonuç alan Kürtlerle NATO’daki müttefiki Türkiye arasında sıkışıp kalan ABD’nin ara formüllerle ne kadar yol alabileceğini bekleyip göreceğiz.

Kaynak: al-monitor.com

Öne Çıkan Haberler
İktibaslar