Kıblesi Tel Aviv ve Washington olanların kıble ve hac endişesi!
“Şiiler Hz Ali’yi peygamber görüyor”,
“Şiiler Kuran’ın tahrif olduğuna inanıyor”,
“Şiiler seçkin sahabeye küfür ediyor”,
“Şiiler Peygamber eşlerine iftira atıyor”,
“Şiiler türbelere tapıyor”,
“Şiiler taşa namaz kılıyor”,
“Şiiler namaz kılmıyor”,
“Şiiler muta diye zinayı helal kılıyor”,
“Şiiler tarih boyunca kâfirlerle savaşmadı”… gibi yüzlerce binlerce iftira içerikli aslı astarı olmayan ısmarlama haberlere imza atanlar…
Son yumurtlamaları da;
“Şiiler Seyyid Ali Hamanei’nin fetvası ile Kâbe’nin yerine Kerbela’yı kıble edindiler” diye aslı astarı olmayan, iftira içerikli yaptıkları haber.
Yaşamları; kadın, para, etiket, yat, kat ve dünya rahatından ibaret olan münafıklar!
Dünyaya geliş gayesini;
yeme, içme, gezme, yatma, tuvalete gitme, kadınlarla beraber olma, hatta kadınlardan bıkınca erkekle, o da yetmezmiş gibi çocuklarla beraber olma…
uyuşturucu kullanma,
başkalarının emekleri üzerine oturma,
ve maddi manada sınırsız bir yaşam sürmeden ibaret bilen,
insani ve İslamî hiç bir endişesi olmayanların,
bu gün Mekke, Kâbe ve kıble endişelerini dile getirmeleri ne kadar gerçekçi ve samimi olabilir?
Bu gün ‘kıble’ endişesi taşıyor gibi gözükenlerin aslında dile getirmekten korktukları; tarihteki dedeleri ve ataları tarafından şehit edilmiş peygamber evlatlarının haklı mücadelesinin ortaya çıkmasından olan korkuları, ya da tarihteki atalarına olan bağlılıklarıdır.
Sözde Müslüman geçinip, özde Vahhabi, emperyalist, Siyonist, tekfirci münafık grubu; Kuran, sünnet ve Ehlibeyt haber referansı ve yöntemlerini bir kenara iterek,
Siyonistlerin tasmalı köpekleri olan zalim, diktatör, zinakar, göbekleri haram yemekten şişmiş, enseleri kalınlaşmış domuzların yönlendirmesi sonucu yine hiç bir araştırma gereği duymadan sanki yıllardır kaybettikleri bir şeyi bulmuşçasına şevk ve sevinçle, “İranlı Rafızîler fetva ile kıblesini değiştirdi” diye iftira içerikli haberi iştahla paylaştılar.
Tabii varlığını Siyonist ve Vahhabi topluluğuna armağan eden bu alçak ve namussuz grubu tanıyanlar endişenin Mekke, Kâbe, kıble ve hac olmadığını iyi biliyorlardı.
Tıpkı diğer atılan iftiralar gibi...
Şimdi Siyonist emperyalist Vahhabi tekfircilerin verdiği kemik ve yemlerle iş görüp, haber yapanlar; yine kazdıkları kuyuya kendileri düştü. Çünkü kimse bu habere itibar etmedi. Rezil olmak bunların kanına işlemiş...
Ümmetten açlıktan ölenlerin olduğu bir dünyada;
kurbanda kesilen etlerin Afrika da ki insanlara haram kılıp, etlerin toprağa gömülmesini,
Allah’ın evinin Allah’a inananlara ziyaretin yasaklandığını,
Allah’ın evine misafir olarak giden müminlerin şehit edildiği ve tutuklandığını,
şeytanın çocukları olan mustekbirlere kahrolsun diyenlerin Mekke’ye sokulmadığını,
Kâbe’nin yanı başında oturmalarına rağmen sırtını Kâbe’ye yüzünü Tel Aviv ve Washington’a çeviren krallarını,
Allah’ın evini Allah’a inananlara karşı koruma görevini İsrail’e verildiğini,
Mekke ve Medine’yi ticari gördüklerini,
görünmeyen şeytana taş atmayı yeterli görüp, göz önünde bulunan şeytanları lanetlemeyi yasaklamayı,
haccı sadece bir ritüelden ibaret sanmayı,
Siyonist uşakları olan bireylerini İslâm’ın Halifeleri görmeyi,
hacda dünya Müslümanlarının sorunlarının dile getirilmesine konulan engeli,
Amerika ve İsrail’e duayı, Müslüman İran’a ise bedduayı,
Mina hadisesini görmemeyi ve dile getirilmesini yasaklamayı.. endişe etmeyenler; nasıl oluyor da,
Mekke, Kâbe, hac ve kıbleyi endişe ediyorlar! Peh!
Mekke, Kâbe ve kıble endişesini taşıyanlar ilk önce haccın ve Kâbe’nin müminler için neyi ifade ettiğini ve önemini bilmeleri gerekmez mi?
Bu gün Kâbe ve kıble endişesini taşıdıklarını söyleyen Siyonistlerin işbirlikçileri, ellerinden gelse ve ticaretlerini sıkıntıya sokmasa, ilk önce Kâbe’yi yerle bir eder hemen yerine gökdelenler dikmezler mi?
Kâbe’nin güvenliğini Siyonistlere veren zihniyet; Kâbe’nin anahtarını ve tapusunu İsrail’e hediye etmezler mi?
Kâbe’nin etrafını kaplayan gökdelen ve beş yıldızlı otellerde işledikleri pislikleri, Kâbe’de işlemezler mi?
Bunların asıl korkuları; Kâbe’yi bahane ederek, Kerbela’ya akın eden milyonlara dair hazımsızlıklarının ardındaki, Kerbela'da şehit edilen Peygamber evlatlarının katillerinin torunları olduklarının açığa çıkmasıdır ki, kaygıları bunu önlemektir,
Kerbela'da akan pak kanların dünyanın her yerinde filiz vermesinden korkmaktır,
Kerbela ruhunun anlaşılmasıyla tahtlarının yıkılmasından korkmaktır,
Kerbala’nın unutulması uğraşısını vermektir,
Gasıp işgalci olduklarının anlaşılmasından korkmaktır,
Şecere-i mel’une tabirinin dünyada yankı bulmasından korkmak ve baskı ile unutturmaktır,
Batıl cephesinin Uşakları olduklarının açığa çıkmasından korkmaktır,
Kerbela'da akıtılan pak kanın hesabının sorulacağından tir-tir titremektir,
Rehber’in hac mesajından sonra sonlarının yakın olduğuna inanmaktır.
Yoksa;
Kıblesi, Tel Aviv ve Washington,
Rableri, para, kadın, zevk ile İsrail ve Amerika olanlar
Ne mümkün ki Mekke’yi, Kâbe’yi ve kıbleyi endişe ediyor olsunlar?
Kudüs’ü Siyonistlere bırakanlar, Kâbe’nin kıymetinden ne anlar?
Velhasıl işin özü, bu alçaklar;
Şiilerin, Kâbe’yi Allah’ın evi, Kerbela’yı ise onurlu direniş ve onurlu insanların kıyam yeri olduğuna dair imanlarının gayet farkındalar.
Bunların derdi ne Mekke, ne Medine, ne Kâbe, ne kıble, ne Kudüs…
Bunların derdi Siyonist babalarının gözüne girebilmektir.