“İnsan bilmediğinin düşmanıdır” sözünden hareketle, Haşdi Şabi kimdir, kimler tarafından nasıl ve niçin kurulduğunu bilmeden düşmanlık yapmak, iftira etmek, kötü tanıtmak, bir Müslümanın hasletlerinden değildir.
“ Ey iman edenler, eğer bir fasık (yoldan çıkmış), size bir haber getirirse, onu etraflıca araştırın. Yoksa cehalet sonucu, bir kavme kötülükte bulunursunuz da, sonra işlediklerinize pişman olursunuz.” (Hucurat-6)
Kimdir Haşdi Şabi?
Haşdi Şabi'nin Türkçe karşılığı, 'gönüllü halk güçleri' anlamını taşımaktadır. Kurtuluş savaşında Anadolu'da işgal güçlerine karşı oluşturulan 'kuvayi milliye' gibi veya İran'da devrim sonrası iç ve dış düşmanlara karşı koymak için oluşturulan ' Besiç' (gönüllü güçler). Bu tür güçler sadece erkeklerden müteşekkil değildir, belki genç, ihtiyar, kadın ve toplumun her kesiminden bünyesinden insan barındırır.
Haşdi Şabi, Kim Tarafından Nasıl Oluşturuldu?
IŞİD , Haziran 2014 yılında Irak'a saldırarak Musul şehri ile diğer bazı bölgeleri işgal etti. Daha sonra Irak'ın başkenti Bağdat başta olmak üzere diğer şehirlere yönelik saldırılar başlattı. IŞİD, bu hunhar saldırılarıyla birlikte camiler, kiliseler, mezarlıklar ve türbeler başta olmak üzere kutsal ve tarihi bir çok mekanı tahrip etmeye başladı. Bunların başın da Hz. Yunus (a.s), Hz. Cercis (a.s) (İsrailoğullarına gönderilen bir peygamberdir), Hz. Şit (a.s), ve Yahya bin Zeyd'in Küfe kırsalında bulunan türbelerini havaya uçurdu. Musul ve civar beldelerde binlerce insanı acımasızca katlettiler. Binlerce Ezidi kadın ve kızlarını esir edip, arap şehzadelere para karşılığında satılar. Yüzbinlerce insanı da yurtlarından ettiler.
Saddam sonrası Irakta oturmuş düzenli bir ordunun olmayışı, Irak'ta tam bir kaos ortamının oluşmasına neden oldu. Ülkenin IŞİD tarafından tamamen işgal edilme tehlikesiyle karşı karşıya kalmasının ardından Ayetullah Sistani, IŞİD'e karşı koymaları için tüm Iraklıları kapsayan cihat fetvasını verdi. Akabinde dönemin başbakanı Nuru El-Maliki, IŞİD tehlikesine karşı koyması için “Irak'ta gönüllü halk güçlerinin” kurulması için talimat verdi. 2015 yılının başlarında bakanlar kurulu toplantısında alınan kararla Haşdi Şabi, başbakana bağlı resmi bir kuruluş olarak kabul edildi.
Haşdi Şabi Kimlerden Oluşmaktadır?
Haşdi şabi, etnik olarak genel çoğunluğu Arap ve Türkmenlerden oluşmaktadır. İnançsal olarak, büyük çoğunluğunu Şii Araplar, Şii Türkmenler, Sünni Araplar ve çok az bir kısımda Ezidi ve Hristiyanlardan oluşmaktadır.
Peki Haşdi Şabi'den Kimler Niçin Korkuyorlar?
Emperyalizmin ve Siyonizm'in, Musul'u ele geçirerek Ortadoğu'daki tüm dengeleri değiştiren IŞİD hamlesi, ABD, İsrail, Suudi Arabistan, Ürdün ve Türkiye'nin bilgisiyle Ürdün'ün başkenti, Amman'da planlandı. Barzaniye bağlı KDP (Kürdistan Demokrat Patisi) ve Baasçıların da katıldığı gizli toplantı 1 Haziran'da yapıldı iddiaları 2014'de medyaya sızmıştı.
9 Haziran 2014 Musul'un IŞİD tarafından işgaline bakacak olursak, 1,5 milyon nüfusa sahip Musul, 1300 kişilik IŞİD militanları tarafından tek kurşun sıkılmadan işgal edilmişti. Ve hakeza, Musul valisi olan Esil Nuceyfi'nin bir gecede hiçbir açıklama yapmadan bürosunu boşaltması ve Musul'u yüklü miktarda parayla terk etmesi kanaatimce tesadüf değildi. 2014'de medyaya sızan iddialar ve daha birçok karine bizlere gösteriyor ki, Musul planlı bir şekilde IŞİD'e peşkeş çekildi.
Peki, bunları kim destekliyor? Bu gruplara kim silah veriyor? Kim bunlara maddi destek sağlıyor? Bu maddi desteği ne şekilde ve hangi ülke üzerinden sağlanıyor? IŞİD'in elindeki gelişmiş silahlara bakıldığında bu silahların zenbille gökten inmedi her halde? Musul ve Musul'a yakın Kerkük petrol kuyularını elinde tutan IŞİD, bu petrolleri hangi yolla kimlere satıyor? Bu petroller hangi tankerlerle nereye satılıyor ve karşılığında gelişmiş silahlar ne şekilde IŞİD'e teslim ediliyor? Daha bir çok soru..
Çerçevenin içindeki küçük resme bakarsak gerçekleri görmemiz mümkün değil. O zaman çerçeveyi ve resmi büyütmemiz lazım. Büyük resimde görünen şu; BOP (Büyük Ortadoğu Projesi), büyük İsrail devletinin kurulma projesi olduğunu unutmayalım. ABD'nin eski dış işleri bakanı Condoleezza Rice Washington Post gazetesinde 7.8.2003 tarihinde yayınlanan “Transforming The Middle East” yani “Ortadoğu'yu Dönüştürmek” başlıklı yazısında “Türkiye dahil 22 ülkenin sınırları değişecek” dediğini de unutmayalım. Yani Siyoemperyal projeler, kısa ve uzun vadede, adım adım, sabırla uygulamaya konulmaktadır.
Siyoemperyal projelerin uygulanılmasının ön mukaddimesi, Orta doğuyu karıştırmak, bunun için de ırkçılık, kavmiyetçilik ve mezhepçiliği kullanmak. Şimdi birileri çıkacak Müslüman ve İslam adı altın da birbirlerini koyun boğazlar gibi boğazlayacaklar. Bunların görüntülerini de batı toplumlarına izletip İslam'ın masum çehresini kötü göstermek ve İslam'ın pak ismini terörle yan yana getirmeyi sağlamak. Bir taşla birkaç kuşu birden avlamak..!
Asıl soruna dönecek olursak, bu Emperyalizm ve Siyonizm bölgeyi bölmek için elinde ki en önemli ırkçılık, kavmiyetçilik ve mezhepçilik kartını sonuna kadar kullanıyor olmasıdır. Irak, Suriye ve ilerde sırası gelecek İslam ülkelerini bölmenin en kestirme yolu bu. Önce bölgeyi sorunlu hale getirmek ve bu sorunlu bölgeye dayanarak Suriye'nin, Irak'ın Şii, Sünni ve Kürt bölgeleri olarak üçe bölünmesini sağlamaktır. İkinci bir yol ise, ABD açısından Suriye ile Irak içinde petrol bölgesi olan bir koridoru sorunlu hale getirmek, yani Kerkük, Musul'dan Doğu Akdeniz'e uzanan Irak, Suriye kuzey hattı içinde bir koridor açmak önemli bir jeopolitik kazanımdır. Kerkük ve Musul'u bu hamleyle Bağdat'tan kopararak, kendi himayesinde Sünni ve Kürt devletinin önünü açacaktır.
Siyoemperyalistler, Musul'dan önce Suriye de benzer projeleri uygulamaya koydular, Suriye'deki projeleri tutu mu diye sorarsanız? Bence tutmadı. Neden mi? ABD'li Cumhuriyetçi senatör John McCain, Suriye hakkında BBC'de katıldığı bir programda bakın ne diyor: "Suriye'de tam biz kazanıyorduk ki, 5 bin Hizbullah militanı geldi" Doğru da söylüyor. Planları üç ay içinde Esed'i devirmekti. Birileri de Emevi Camiin'de cemaat namazı kılacaklardı ki;İran ve Hizbullah devreye girerek heveslerini kursakların da bıraktı. Bunu hazmedemeyen çevreler İran ve Hizbullah'a karşı karalama propagandalarını başlattılar.
Şimdi bu hazımsız çevreler Musul'da da aynı şeyin başlarına geleceğinden korktuklarından karalama propagandalarını, peşin peşin başlattılar gibi gözüküyor. Musul operasyonu başlamadan Haşi Şabi'ye karşı linç girişimleri gösteriyor ki önlerinde en büyük engel Haşdi Şabi'dir. Halkın tüm kesimlerinden oluşan ve Irak devleti tarafından resmi olarak tanınan Haşdi Şabi, Irak devleti ve halkı için tüm cephelerde büyük fedakarlıklarla büyük kazanımlar elde etmiştir. Hizbullah'tan korkan çevrelerin Haşdi Şabiden de korkmalarının sebebini gayet iyi anlıyoruz. Onlar, Siyoemperyal projelerin uygulanmasının önündeki en büyük engelin İran, Hizbullah ve Haşdi Şabi olduğunu çok iyi biliyorlar.
Siyoemperyalist ve Suud beslemeleri düşmanlarını çok net bellemişler. Savaş meydanında kazanamayacağını bildiklerinden belden aşağı vururlar, her türlü manipüle haber, yalan ve iftirayı mubah görür, tüm kahpeliğini soysuzluğunu kullanarak tüm hile ve desise yollarına başvuracaktır. Çünkü düşman namerttir, düşmanlığını yapmaktan elbette ki el çekmeyecektir.
Biz Müslümanlara düşen ise, taassup ve önyargılarımızı bir kenara koyup, bu siyoemperyal projeleri nasıl bozabilirizin üzerinde hesap yapmamız gerekiyor.
Bu konuyla bağlantılı 2014 de yazdığımız makalemizi* de okumanızı tavsiye ediyorum.
Muhammed Bakır
-------------------------------------------------------------------
* http://intizar.web.tr/kose-yazisi/199/muhammed-bakir/isid-ve-musul-un-isgali#.WCoAsjWhqko