“Mü'minlerden öyle erler vardır ki, Allah'a verdikleri söze sadık kaldılar. Onlardan kimi (Allah yolunda şehid edilmek suretiyle) adağını yerine getirdi, kimi de (şehid olmayı) beklemektedir. (Ahidlerinde) hiçbir değişiklik yapmamışlardır.” (Ahzab-23)
11 Eylül terör saldırıların ardından başlayan ‘”yeni dünya düzeni” ve “terörizmle mücadele” bahanesiyle Amerika'nın Batı Asya ve doğu Afrika'da bir çok ülkenin sınırları değiştirme projesinin ilk ayağı, 2001 Afganistan işgali, 2003 Irak işgaliyle start verilmiş oldu. Bu işgallerin ana amacı İslam ülkelerini daha küçük ülkecikler haline getirerek kendi tahakkümü altına almak, yer altı ve yer üstü kaynaklarını güvenceye alarak sömürmek ve en önemlisi de İsrail'in güvenliğinin korunmasını sağlamaktı.
2001 Afganistan, 2003 Irak'ın işgalinden sonra Afganistan'da Usame Bin Ladin'e bağlı Arap kökenli El-Kaide militanları ABD tarafından Irak, Mısır, Yemen vb. ülkelere nakledildi. 2006'da Ebu Ömer El-Bağdadi liderliğinde Irak İslam Devleti teşkil edildi. ABD tarafından piyon olarak kullanılan bu tekfirci paravan örgüt aracılığıyla, dini ve mukaddes mekânlar hedef alınıyor ve hakeza bazen Şiilerin, bazen de Sünnilerin yoğun yaşadığı bölgelerde intihar saldırıları düzenlenerek mezhep savaşı çıkarılması amaçlanıyordu. İşgalin ikinci ayağı, Irak'ı Sünni, Şii ve Kürt olmak üzere 3 ayrı devlet oluşturmaktı. Bu proje sadece Irakla sınırlı kalmayacaktı, zira zamanın ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice tarafından Ağustos 2003 yılında The Washington Post gazetesinde kaleme alınan köşe yazısında şu ifadelere yer veriliyordu: “Ortadoğu'da 22 ülkenin sınırları değişecek”
Irak'la başlanan “BOP” (Büyük Orta Doğu Projesi) veya “yeni dünya düzeni” başarıya ulaşması durumunda Suriye, İran, Türkiye vb ülkelerle devam edilecekti.
2007'ye kadar adından söz ettirmeyen Kudüs gücü komutanı Kasım Süleymani bu süre zarfında Irak'ta direniş güçlerini ABD emperyalizmine ve tekfirci örgüt El-Kaide'ye karşı gizliden gizliye örgütlemeye başladı, 2011'de "Arap Baharı"nın başlaması ve Suriye olaylarının baş göstermesi El-Kaide ve IŞİD gibi tekfirci örgütlerin bölgede varlığının artırmasıyla Dini lider İmam Hamanei'nin emriyle bölge halkları arasında direniş ve mücadele modelini başta Batı Asya olmak üzere bir çok İslam ülkesinde direniş cephesini oluşturarak emperyalizm ve Siyonizmin projeleri önüne adeta bir set oldu. 2012'de Irak, Suriye cephelerinde fiziki varlığıyla adından sıkça söz ettiren Kasım Süleymani ABD emperyalizmi başta olmak üzere Siyonizmin ve tekfirci örgütlerin azılı düşmanı ve hedefi haline gelmişti.
Dindar kişiliği ve velâyete bağlılığı Kasım Süleymani'nin öne çıkan en önemli özellikleriydi. İslam dünyasında büyük başarılara imza atması ve kalplerde tahta kurması onun bu samimi bağlılığının neticesidir.
Şehit Kasım Süleymani'yi dünyada karizmatik ve çekici kılan şey samimiyeti ve kelimenin tam anlamıyla dindar kişiliğiydi. İran, Irak savaşından bu yana gençlik yıllarından beri kendini cepheye adamış bir kişilik olarak, hiçbir zaman öne çıkmayan, gösterişten uzak, bir nevi isimsiz gizli bir kahramandı. Kırk yıllık mücadele sürecinde ki ihlas ve samimiyeti bir çok ülkede milyonlarca insanı kendine hayran bıraktı.
Kasım Süleymani'nin Dini Liderin emriyle bölgemizde başlatmış olduğu direniş cephesi onu, Trump ve Netanyahu'ya gibi azılı düşmanlara karşı emsalsiz bir savaşçı haline getirmiş, ihlas, samimiyeti ve karizmatik kişiliği onu, mazlumların, mustazafların ve şehitlerin yetim çocuklarına karşı şefkatli bir baba, bir ağabey, bir kardeş ve güven veren, sığınılan bir asker haline getirmişti.
Kasım Süleymani, köylü ve çiftçi bir ailenin kalbinden gelen, yaşamını zorluklar içerisinde geçiren, geçim kazancını çiftçilik, inşaatlarda amelelik yaparak emekle elde etmiş, sade ve samimi bir gençti. Halktan bir olduğu için milletin acılarına aşinaydı. Dolayısıyla milletin zorluklarda ve sıkıntılarda yanlarında olmuş, elinden geleni esirgememiştir. Nerede bir mazlum varsa ona yardım etmeyi vazife bilmiş ve nerede bir mazlum varsa yanında olması gerektiğini hisseden ve bununla dertlenen bir kişilikti.
9 yıllık İran-Irak savaş tecrübesi cephe ve savaş taktiklerinde ustalaşmış ve bu tecrübeyi doğrudan ve korkusuzca savaş meydanlarında bulunarak edinmişti, bu bilgi ve yılların verdiği savaş tecrübesi, ihlas, samimiyet, inançla birlikte onu dünyanın en cesur komutanı yapmıştı. Emperyalistlerin Batı Asya'yı işgalinden sonra, Müslüman halklar arasındaki dağınıklık onları güçsüz kılmıştı. ABD öncülüğünde özelikle Müslüman halklara yönelik zülüm, işkence, kan, göz yaşı dinmek bilmiyordu. Şehit Süleymani, Irak, Suriye, Lübnan, Yemen'de ki direniş cephesinin tamamın da bilgi ve savaş tecrübeleriyle bizatihi sahada komutanlık etmesi onu dünyadaki her komutandan farklı kılmasıyla birlikte milyonlarca ülke halklarının sempatisini kazanmış en karizmatik komutadı.
Dindarlığı ve Allah'ın ahkamlarına bağlılığı, velayet çizgisinden bir an bile sapmaması, ameli, irfani boyutu, devrimci ruhu, cihatçı yönü, mazlumlara sahip çıkma ve şehit ailelerine özelikle çocuklarına özel ilgisi, düşmana taviz vermemesi, cephelerde ki korkusuzluğu Hacı Kasım'ın en önemli özelikleriydi.
Hacı Kasım, İmam Ali (a.s)'ı kendine olgu edinmiş ve hayatın her kesiminden İmam (a.s)'ın izindeydi. Onun gibi düşmanın nefret oklarını üzerine çekmiş ve zalimlerden berat etmişti. Şehit Süleymani, hakeza Mevlası gibi insanı Allah'a yaklaştıran en önemli ibadetin halka hizmet etmek olduğuna inanmış ve bu nedenle materyalizme, ihtişama, statü ve makama asla bağlı kalmamış, sürekli mazlumlara hizmet ederek ahiretini tesis etmiştir.
Açık fikirlilikle velayet-i Fakihi kabul ve son nefesine kadar bağlılığı gönüllerin serdarının öne çıkan özellikleriydi ve Velayete bağlılığı aracılığıyla büyük işler başarabildi. Bu yolda hiçbir zaman ifrat ve tefrite sapmadı ve son nefesine kadar Velayete kulak vererek bu yolda itidallı bir şekilde yürüdü. Hep derdi ki: "Vallahi Vallahi Vallahi, hayırlı bir son için en önemli şeylerden biri, şu anki bu Hekim (İmam Hamanei)'ye gönülden ve gerçek bağlılıktır. Çünkü bugün devrimin dümeni onun elindedir”.
Hacı Kasım'ın, Velayet-i Fakihe pratikte bağlılığı ve itaatkarlığı, onu basiret ve firaset sahibi kılmış, zamanında ve yerinde kararlar almış ve böylelikle doğru hedefe ulaştırmıştır. Şehit Süleymani, her alanda başarının sırrını Velayete bağlılık ve Velayete itaat olarak görmüş, Rehberiyetin sözlerini aydınlatıcı mihenk olarak görmüş, her daim gözü ve kulağı Rehberin ağzından çıkacak söze odaklanmıştı.
Şehit Süleymani, gönülleri kendine hayran bırakan ve tüm nesiller için bir rol model olan bir komutandır. Bu nedenle başta Müslüman gençler, akademisyenler olmak üzere toplumun tüm kesimleri, hayatları boyunca yaşantılarını, davranışlarını, kişiliklerini “Şehit Kasım Süleymani Mektebi”ne uyarlamalı ve pratize etmelidirler.
Son olarak düşman için Şehadeti varlığından daha tehlikeli olan ihlas, samimiyet, şucaat, fedakarlık abidesi Şehit Kasım Süleymani, dünyanın tüm mazlum, mahrum, direnişçi ve özgürlükçü halklarını etkilemiş ve sempatisini kazanmış “Gönüllerin Serdarı” ünvanıyla evrensel bir mektep haline gelmiştir.
“Kasım Süleymani Mektebi”