080562a6c3081013_606x340.jpeg

Suriyeli Yetkili: "ABD’yle temasları Suudi Arabistan tıkadı."

"ABD ile IŞİD'e karşı uluslararası ve bölgesel mücadele fikri üzerinde görüşüyorduk. Ancak bir süre sonra ‘Üzgünüz, bu fikri gerçekleştirmek şu an mümkün değil. Çünkü Suudi Arabistan kabul etmiyor.’ diye mesaj gönderdiler.”

13 Kasım 2014 Perşembe

Şam'ın kalbinde El Ravda Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın bitişiğindeki ofisinde Al-Monitor'a konuşan Suriyeli yetkili, ülkesindeki ve bölgedeki tabloyu askeri ve siyasi açılardan yorumluyor. Yetkili şöyle diyor: “Silahlı kuvvetlerimizin askeri durumu ve sahadaki durum iyinin de ötesinde. Suriye ordusunun Murek kasabasını almış olması büyük bir başarı, hatta stratejik denebilir. Bu kritik noktanın kontrolü, Hama-Halep yolunun tamamının kontrolünü garanti ediyor. Bu da Halep şehrinin askeri olarak Suriye ordusunun eline geçmek üzere olduğu anlamına geliyor.”

Bu değerlendirmeye bakılırsa BM temsilcisi Staffan de Mistura'nın Halep'i “dondurulmuş bölge” hâline getirip ılımlı muhalefetin yönetimine bırakma ve sonra Suriyeli yetkililerle barışçıl çözüm hedefiyle Cenevre sürecini canlandırmayı konuşma önerisinin Şam'da kabul görmüyor olması mantıklı görünüyor.

Kimliğinin gizli kalmasını isteyen yetkili şöyle devam ediyor: “Askerimiz Guta'nın kontrolünü yavaş yavaş ele geçiyor. Ordumuzun bir sonraki hedefi, “devrimin” merkezi ve Ceyş El İslam denen örgütün lideri Zahran Alluş'un üssü olan Duma kenti olacak. Bunun yanı sıra önümüzdeki haftalarda silahlı grupların kontrol ettiği alanlarda anlaşmalara, silahlı gruplarla Suriyeli makamlar arasında mutabakatlara dair cepheden sürpriz haberler duyabilirsiniz. Silahlı gruplar ve teröristler arasında korkunç çatışmaların yaşandığı, Batı koalisyonunun teröristlere uyguladığı mali ambargonun üç yılı aşkın bir zamandır ilk defa somut sonuçlar vermeye başladığına ilişkin güvenilir bilgiye sahibiz.”

Yetkili, rejimin elindeki bölgeleri ise şöyle anlatıyor: “Rejim kontrolündeki bölgelerde durum hemen hemen normal sayılır. Bu bölgelere giden herkes bunu açıkça görebilir. Örneğin, Suriye'nin en büyük alışveriş merkezi ile en büyük otelinin iki hafta önce Lazkiye'de açılmış olması önemsiz bir ayrıntı değil.” Otelin açılmış olmasının faaliyete geçtiği anlamına gelip gelmediği sorusuna karşılık yetkili şöyle diyor: “Faaliyete geçmesi için işletmeciler ve ilgilenen şirketlerle yatırım ve ticaret anlaşmalarının yapılması bekleniyor. Yine de mevcut koşullarda bu olay başlı başına çok önemlidir.”

Siyasi düzlemdeki gelişmelerin daha da önemli olduğunu vurgulayan yetkili şunları kaydediyor: “Teröristlere karşı oluşturulan Batı koalisyonunun belirttiği hedeflere tam anlamıyla ulaşamayacağı ortada. Bu aşamadan sonra çözüm yönünde ciddi gayretler beklenebilir.”

Yetkili, aylar önce Şam ile Washington arasında “dolaylı görüşmeler” yapıldığını belirtiyor ve bunların içeriğine ilişkin Al-Monitor'a şu bilgileri aktarıyor: “Amerikalılara baştan beri aramızda varılacak herhangi bir mutabakatın iki tarafa da hiçbir zarar vermeyeceğini söyledik. Mutabakatın her iki tarafı da tatmin etmesi gerektiğini pekâlâ biliyoruz. Yoksa böyle bir mutabakat asla gerçekleşemez. Bir çözüm çerçevesi oluşturmaya çalışırken bu ilkeyi hep gözettik.

Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın yerinde kalacağını ilk andan itibaren kabul ettiler. Ancak bu tek başına çözümü mümkün kılmıyor. Dolayısıyla Washington ile aramızda mutabakatı mümkün kılacak belli bir olayı veya belli bir gelişmeyi beklemek gerektiğine inanıyoruz. İslam Devleti'ne karşı ABD'nin mücadelesinin, uluslararası ve bölgesel mücadelenin başlamasıyla bu mümkün görünüyordu. Bu mücadele bizler için ortak bir düşman ortaya çıkarıyor. Dolayısıyla her iki tarafın da menfaatini azami ölçüde karşılayacak belli bir anlayış birliği çerçevesiyle kapsamlı bir dayanak oluşturabilir. Amerikalılar bu fikri somutlaştırma ve bundan yararlanma imkânlarını değerlendirmek için zaman istedi. Ancak bir süre sonra ‘Üzgünüz, bu fikri gerçekleştirmek şu an mümkün değil. Çünkü Suudi Arabistan kabul etmiyor.' diye mesaj gönderdiler.”

Yetkili gülümsüyor ve şöyle devam ediyor: “Böyle olunca bizim müttefik ve dostlarımız da teröristlere karşı Batı koalisyonuna katılma fikrini reddetti. Çünkü çerçeve, bu bakımdan artık kapsamlı çözüm için yeterli değildi. Rusya ve İran'ın terörle mücadelede bağımsız hareket etme kararı aldığı bir sır değil. Şangay İş Birliği Örgütü çerçevesi potansiyel bir seçenek oluşturuyor. Terörle mücadeleden sorumlu bir Rus yetkili, birkaç gün önce Tahran'daydı. Bu da bu bağlamda yeni bir adım ve yeni bir işaret. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in önümüzdeki günlerde Hindistan'a yapacağı ziyaret de aynı bağlamda olacak. Neticede terörle mücadele için paralel bir uluslararası koalisyon kurulmuş olacak. Batı koalisyonu ise bu arada hedeflerine ulaşmakta başarısız olacak veya engellerle karşılaşacak. Böylece gayretleri ve uluslararası enerjiyi birleştirme fırsatı doğacak. Bu da Suriye kaynaklı sağlam ve dengeli bir çözümün başlangıcı olacak.”

Böyle bir senaryoda mevcut Suriye yönetiminin yerini nasıl koruyacağı sorulduğunda yetkili şu yanıtı veriyor: “Çünkü biz, her şeyden önce etrafımızı saran köktendincilik dalgasının içinde laik bir ülkeyiz. İkincisi, etkili bir orduya sahip bir devlet olduğumuzu kanıtlamış bulunuyoruz. Dolayısıyla Doğu Akdeniz'de radikalizm ve terörizmle mücadele edebilecek tek güç biziz. Körfez'de bu durumdan memnun olmayanlar olabilir. Ancak uluslararası çözümlere karşı çıkan kimi ülkeler, gün gelir başka önceliklerle uğraşıyor olur ve Suriye krizinde bu uluslararası çözümü kabul etmek durumunda kalabilir.”

Bu öngörüde zaman çerçevesi belli değil. Zaman konusunda net bir yanıt vermeyen yetkili, sözlerini şöyle tamamlıyor: “Muskat'taki ABD-Avrupa-İran görüşmesini ve ondan sonra adı geçen üç tarafın 24 Kasım'da nükleer konuda yapacağı açıklamayı bekleyelim. İranlı yetkililer bu vesileyle olumlu bir şeyin açıklanacağına inanıyor. O aşamadan sonra her şey mümkün olacak. Bekleyip görelim.”

Jean Aziz

Kaynak: www.al-monitor.com

Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar