page_yemende-multeci-kampi-yakinina-saldiri-en-az-40-olu_068720884.jpg
  • Anasayfa» 
  • Röportaj»
  •  “Ensarullah’ı hedef alan Koalisyon, el-Kaide ve Islah Partisi'ne bağlı silahlı grupları destekliyor.”

“Ensarullah’ı hedef alan Koalisyon, el-Kaide ve Islah Partisi'ne bağlı silahlı grupları destekliyor.”

Dikkat çekici olan şey şu ki Islah Partisi (İhvan) Yemen'e yönelik bu saldırıya destek veriyor. Yemen halkının ezici çoğunluğu bu saldırıya karşı dururken, Islah partisinin bu duruşunun, İhvan tabanına yansımaları olacaktır.

13 Nisan 2015 Pazartesi

İNTİZAR - Hasan Sivri, Yemenli yazar, gazeteci ve çok okunan almotamar.net sitesinin editörü Abdülmelik el-Fuheydi ile Yemen'e yönelik saldırılar ve son gelişmeler üzerine yapmış olduğu röportajı kendi blogunda yayımlamış. Konunun önemine binaen bu röportajı sizlerle paylaşıyoruz.:

 

Yemen'e yönelik saldırının nedenleri nelerdir? Körfez ne istiyor?

Öncelikle Yemen'e yönelik Suudi saldırısının hiçbir hukuki veya meşru gerekçesi yoktur. Bir devlet, bir diğer bağımsız ve egemen devlete saldırıyor. Bu saldırı uluslararası kanunlar, Arap Birliği ve Birleşmiş Milletler anlaşmaları dışında ve uluslararası alanda kabul görmüş hukukun dışında gerçekleşmiştir.

Saldırının arkasında yatan nedenlere gelince ben birinci olarak saldırının, Suudi Arabistan'daki iç sorunlarla da ilgili olduğunu düşünüyorum. Bu sorunlar, bu saldırı kararının arkasında duran veliahtlar İç İşleri Bakanı Muhammed bin Nayef ve Savunma Bakanı Muhammed bin Selman başta olmak üzere rejimdeki yeni liderlikten kaynaklanıyor.  Arabistan'a hükmeden ailenin  içinde ihtilaflar olduğuna dair çokça bilgi sızıyor. Bu iki bakan, ailenin bu sorunlu gidişatını düzene sokmaya çalışıyor. Bununla birlikte bu saldırı kararı, Suudi Arabistan'ın uzun bir süre ''savaşmama'' ilkesi üzerine sürdürdüğü politikasının sona erdiğini gösteriyor. Bu saldırı ayrıca bu yeni nesil ve yeni yöneticilerin deneyimsiz olduklarını ve bölgenin istikrarı ve güvenliğini ilgilendiren konularda akıllıca bir siyasi vizyona sahip olmadıklarını gösteriyor.

İkinci olarak; Arabistan'a komşu Yemen'in, son dönemlerde var olan sorunlarda barışçıl çözümlere yönelik yaklaşıma sahip olmasına rağmen, Yemen'in Arabistan'a yönelik herhangi bir saldırı düşüncesi olmamasına rağmen,  bu saldırı ile hedeflenen Yemen ordusunun ve devletin imkanlarını hiçbir gerekçe olmadan imha etmektir. Arabistan bugün, 94 yılında başarısız olduğu bir projeyi yeniden hayata geçirmeye çalışıyor. 94 yılında silah, para ve siyasi destek vererek desteklediği bölünme projesi başarısız olmuştu ve Yemen'in birliği korunabilmişti. Arabistan bugün o yıllarda yapamadığını yapmaya çalışıyor.

Bu konuda birçok soru işareti ortaya çıkıyor. Bunlardan biri de 10 ülkeden oluşan Koalisyon'un tesadüfi değil,  uzun zaman önceden planlanmış olabileceğidir.

Üçüncü olarak bu saldırıyı, İran ve Arabistan arasındaki bölgesel rekabetten ayrı tutmak mümkün değil. Arabistan Yemen'e saldırı düzenleyerek, özellikle Batı'da ve Amerika'da, Tahran ile var olan sorunların diplomatik çözümüne dair eğilimler varken, İran'a güçlü olduğu mesajını vermek istiyor. Arabistan'ın saldırı kararını, İran'ın 5+1 ülkeleri ile müzakeresi ile eşzamanlı vermesi az önce söylediğimizi de doğruluyor.

Arabistan, özellikle ''Arabistan'ın Yemen'deki elini temsil eden'' bazı merkezler  darbe alınca Yemen'deki nüfuzunun gerilemeye başladığını görmeye başladı. Arabistan'ın  bu saldırı ile kendi halkına ''Biz istikrarlıyız ama demokratik cumhuriyetler olan komşu devletler istikrarsız'' mesajı vermek istediğini söylememize gerek yok.

Körfez İşbirliği Meclisi'ndeki ülkelere baktığımızda Umman'ın bu saldırıya katılmadığını, diğer Körfez ülkelerinin ise Arabistan'dan gelen baskılardan dolayı bu saldırıda sembolik olarak yer aldığını görüyoruz.

Saldırılarda 3. haftaya girdik, bu saldırıların askeri ve insani sonuçları hakkında neler diyebilirsiniz?

Saldırının askeri sonuçlarına bakacak olursak, saldıran taraflar şimdiye kadar olumlu bir sonuç almış değiller. Arabistan, Yemen ordusu üzerinde planladığı sonuçlara da ulaşmış değil. Birçok noktada hedef olmasına rağmen Yemen ordusu hâlâ güçlü bir şekilde ayakta duruyor, Halk Komitelerinin desteğini alarak da terörist gruplarla ve el-Kaide ile birçok yerde çatışıyor.  Bazı silah ve mühimmat depoları vuruldu, ama verilen zararlara rağmen Yemen ordusunda ne çözülmeler ne de ayrılıklar görülmüş değil.

İnsani sonuçlarına bakacak olursak sonuç şüphesiz ki felaket. Yemen'in birçok kentine düzenlenen saldırılarda şimdiye kadar binlerce sivil ölü ve yaralı var. Belirli bir sayı verecek durumda değiliz, çünkü saldırılar hiçbir suçu olmayan masum insanları biçmeye devam ediyor. Bunun yanında ülkenin altyapısı, yaşamsal önemi olan tesisatlar, fabrikalar, okullar, camiler, arkeolojik alanlar, spor tesisleri ve yerleşim alanları tahrip ediliyor.

Kara Harekatı olacak mı? Olması durumunda nasıl bir sahne ile karşılaşırız?

Buna dair bir işaret yok henüz. Arabistan esasen Koalisyon ülkelerinin ve bizzat Pakistan ve Mısır ordularından faydalanmak istiyordu.  Ancak iki devletin de (Pakistan-Mısır) Yemen'e karadan müdahaleye katılmama pozisyonu açık. Arabistan'ın Yemen'e karadan müdahale etme cesaretini göstereceğini varsayalım, böylesi durumda bu ''cesur'' adımının sonuçları hesap edilmemiş olacaktır. Çünkü bu durumda düşman sahada sadece Yemen ordusu ile değil tüm Yemen halkı ile karşı karşıya kalmış olacak.

Yemen halkının çoğunun silahlı veya savaşçı olmadığı biliniyor,fakat ülkelerini herhangi bir işgale karşı savunmak durumunda kaldıkları zaman savaşmaktan çekinmeyeceklerdir. Bu şekildeki bir dış müdahaleye kalkışacak olan kim olursa olsun ciddi sonuçlarla karşı karşıya kalacaktır.

Mısır savaş uçaklarının, saldırıların başlangıcından 2 hafta sonra ilk defa Ali Abdullah Salih yanlısı komitelerin noktalarını vurduğu duyuruldu. Mısır'ın rolü nedir? Mısır ne istiyor?

Öncelikle Mısır'ın bu Koalisyon'da birkaç uçak ile sembolik olarak yer aldığını belirtmemiz gerek. Mısır halkı Yemen'e yönelik saldırıya katılma kararına muhalif. Hatta resmi düzeyde bu kararda isteksizlik ve karara muhalefet var. Mısır basınını, siyasetçilerin tutumlarını, yazarları, aydınları ve Mısır siyasi partilerinin duruşlarını takip edip izleyebilenler, çoğunluğun Mısır'ın saldırıya katılım kararına muhalif olduğunu ve  kara harekatı için Mısırlı kuvvetler gönderilmesine karşı olduklarını göreceklerdir. Mısırlıların geçen yüzyılın 60'lı yıllarındaki Yemen deneyimi olumlu değildi. Savaş uçaklarına gelince Mısır'ın iştirak düzeyi, Koalisyon'daki diğer iştirak düzeyleri kadar, fazlası değil.

Soruna istinaden bir meseleyi açık etmek istiyorum. Sorunda geçtiği gibi eski cumhurbaşkanına bağlı Halk Komiteleri yok. Eski cumhurbaşkanının ne Yemen ordusu ile ne de Halk Komiteleri ile bir bağlantısı yok. Hedef alınan ordu Yemen ordusudur. Yemen ordusuna destek veren Halk Komiteleri de Ensarullah Hareketine bağlı. Dolayısıyla eski cumhurbaşkanının bu çatışmalardaki rolünden bahis sadece siyasi rekabet için kullanılan bir kapıdır, başka bir şey değil.

Mısır bu saldırıya, Arabistan'a ''nezaketen'' katılmıştır. Mısır bu saldırının ''loser'' olduğunu biliyor. Biz Yemenliler Mısır Cumhuriyetindeki kardeşlerimize güveniyor ve bu saldırının durdurulmasına destek olacaklarına ve Yemenlilerin diyalog masasına geri dönmelerine yardım edeceklerine inanıyoruz.

Pakistan'ın Yemen meselesine karışmama ve tarafsız kalma kararının öncelikle Körfez ülkelerine ve ikinci olarak Mısır'a yansımaları neler olacaktır?

Parlamentodaki oylama ile gelen Pakistan kararı şüphesiz Koalisyon güçlerine ve Pakistan'a çok güvenen Arabistan'a güçlü bir darbe oldu. Şimdiye kadar kara harekatını reddeden Mısır'a da yansımaları güçlü olacaktır.

Pakistan'ın bu kararı, Yemen'e savaş ve saldırı kararı verenlerin stratejik bir vizyona sahip olmadıklarını gösteriyor. Bu kararın arkasındakiler Arabistan'ın parasına güveniyorlardı. Yeni yöneticiler başta olmak üzere Arabistan rejimi, diğer devletleri (bu devletlerin çıkarlarını ve halklarının hedefi belli olmayan saçma savaşlara karşı alacağı duruşu dikkate almayarak) paraları ile satın alabileceklerine inandılar.

Yemen'deki siyasi ve askeri güç dengeleri nelerdir? Saldırıların bu dengelere etkisi nedir?

Yemen'de birçok siyasi güç var. En önemlileri Genel Halk Kongresi Partisi. Bu partinin müttefiki olan demokratik partiler var. Nasırcılar, Sosyalistler ve İhvan'ın içinde olduğu Müşterek Toplantı partileri var. Ensarullah Hareketi ve Güney Hareketi var. Burada dikkat çekici olan şey şu ki Islah Partisi (İhvan) Yemen'e yönelik bu saldırıya destek veriyor. Yemen halkının ezici çoğunluğu bu saldırıya karşı dururken, Islah partisinin bu duruşunun, İhvan tabanına  yansımaları olacaktır.

Askeri güçlere bakacak olursak saldırıların hedefinde olan Yemen ordusunun ülkedeki en büyük ve esas güç olduğunu düşünüyorum. Bunun dışında Ensarullah, Müslüman Kardeşler ve el-Kaide var. Bu 3 gücün silahlı milisleri var. Saldırılar ise burada sadece Halk Komiteleri ismi ile temsil edilen Ensarullah Hareketini hedef alırken; Ensarullah Hareketine karşı savaşan el-Kaide ve Müslüman Kardeşlere bağlı silahlı gruplara destek veriyor.

Burada soru işaretlerine neden olan gelişmeler de var. Suudi Arabistan'ın saldırıları, Yemen doğusundaki Hadramut ilinin başkenti sayılan el-Mukalla'yı ele geçiren el-Kaide ve terörist grupları hedef almıyor. Koalisyon'un hava saldırılarının bu grupları hedef almaması bize, Arabistan'ın bu grupları desteklediğini ve onayladığını gösteriyor. Arabistan bu gruplardan ve el-Kaide'den; Yemen ordusu ve orduya destek veren Halk Komitelerine karşı savaşan Müslüman Kardeşlerin (Islah Partisi) yanında yer almalarını sağlayarak onlardan yararlanmak istiyor. Yemen'i, Suriye ve Libya'da devam eden çatışmalara benzeyen bir noktaya sürüklemek istiyor.

Şunu belirtmeden geçmeyelim, Hadi yanlısı Halk Komiteleri ismi ile savaşanların çoğu el-Kaide üyesi. Bu gruplar Suudi Arabistan uçakları ile Aden'e yapılan yardımlar ile hareket ediyor. Bu grupları ''çıkar grupları'' olarak adlandırabiliriz. Güçleri yok. Zamanla eriyeceklerdir.

İran'ın da silah yardımı yaptığı söyleniyor. İran'ın buradaki rolü nedir? Husilerle ilişkisi ne düzeyde? Bazı medya araçlarında Yemen'deki savaşın mezhep savaşı olduğu söyleniyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

İran ve Husiler arasında bazı ilişkilerin olduğu ve İran'ın Husilere silah ve para desteği verdiği ithamları var, fakat buna dair delilleri yok. Yemen'deki resmi kurumlar da yetkililer de daha önce buna dair bir delil sunamadılar.

Husiler veya Ensarullah Hareketi Yemen halkının bir parçasıdır. Onlara yönelik herhangi bir dış saldırıyı, aramızda siyasi ihtilaflar olsa da, kabul etmek mümkün değildir. Ayrıca bu saldırı, istisnasız Yemen halkının tamamına yönelik bir saldırıdır.

Bazı medya araçlarında çıkan mezhep savaşı söylemler, doğruluğu olmayan söylemlerdir. Yemenliler 1200 yıldır birlikte yaşıyor. Bu dönem boyunca Yemen'de mezhep temelli çatışma görülmemiştir. Bu söylemleri kullananlar Yemen'i böyle bir mezhebi savaşa sürüklemek ve Irak ve Suriye'de yaşandığı gibi Yemen'i ve halkını tahrip etmek istemektedirler. Yemen'de yaşananlar siyasi temellidir ve mezhep çatışmaları ile herhangi bir alakası yoktur.

İran ve Arabistan arasında yaşanan bir rekabet olduğu açık. Yemen de bu rekabet sahalarından biri oldu. Burada Yemen halkının, dış müdahaleleri , Arabistan veya İran fark etmez, hangi ülkeden gelirse gelsin reddettiğini belirtelim.

Yemenlilerin saldırılara cevabı olacak mı?

Yemen halkı saldırıların durmasını ve Yemenlilerin diyalog masasına oturmasını isterken sorunlarını dış müdahalelerden uzak bir şekilde çözmek istiyor. Yemen halkı barışçıldır, kimseye karşı savaşmak istemez ve saldırmak istemez.  Fakat Suudi Arabistan'ın saldırılarının sürmesi halinde Yemen halkının, uygun gördüğü şekilde cevap verme hakkı vardır. 

Rusya ve Umman Sultanlığından diyalog ve çözüm için girişimler var. Bu girişimler başarılı olabilir mi?

Rusya ve Umman Sultanlığının Yemen'e yönelik saldırı ve Yemen'deki gelişmelerle ile ilgili olumlu tutumları var. Yemen halkı bu tutumları takdir ediyor. İkisi de saldırıyı reddederken çözümün siyasi ve diyalog yoluyla olması gerektiğini ilan ettiler. Yemen'deki siyasi rekabet ile başa çıkabilmek için alınacak en sağduyulu ve en güvenli  tutum budur.

Yemen'deki tüm taraflarla iyi ilişkilere sahip Rusya ve Umman Sultanlığının, Suudi  Arabistan saldırılarını durdurduktan sonra, Yemen'deki krizin diyalog yoluyla çözümünde Yemenlilere yapacakları yardımın büyük katkı sağlayacağını düşünüyorum. 

Türkiye'nin Yemen ve Ortadoğu'da üstlendiği rolü ve aldığı tutumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye, saldırı Koalisyonuna desteğini ilan etmiş olmasına rağmen daha sonra resmi açıklamalarla Yemen'deki krizin siyasi çözüme ihtiyaç duyduğunu belirtti. Türkiye'nin, Yemen'deki tüm taraflara eşit mesafede durmasını  umut ediyoruz. Böylece olumlu bir rol oynayabilir ve Yemenlilere krizin diyalog ile ve siyasi yollarla çözümünde yardım edebilir. Bölgesel büyük bir devlet olarak Türkiye'nin Ortadoğu'da da güvenlik ve barışın sağlanmasında olumlu rol oynayabileceğini düşünüyorum.

Kaynak: hasansivri.blogspot.com.tr

Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar