İNTİZAR - Malam Abubakar Zaki, Zaria'daki Ordu ve Şii çatışmasında iki kızını, bir yeğenini, yeğeninin kızını ve de bir damadını kaybetti. Daily Trust ile olan röportajında acısından, trajik olayla ilgili düşüncelerinden ve daha fazlasından bahsetti. Röportajdan pasajları paylaşalım:
Daily Trust: Ordu'nun ve Şii'lerin Zaria'daki çatışmasında ailenizden iki kızınızı ve birkaç kişiyi daha kaybettiğiniz söyleniyor. Tam olarak kaç kişiyi yitirdiniz?
Malam Abubakar Zaki: Ailemin tam beş üyesini kaybettim. Vefat eden büyük abimin kızı, yeğenim, Ayşe(A'isha); abim Ayşe'yi onun koruyucusu ve amcası olarak bana emanet etmişti. İki kızım, Nuseybe (Nusaiba) ve Fatıma(Fatimah); yeğenim Ayşe'nin kızı Fatıma Betül(Fatimah-Batula); ve de Ayşe'nin eşi, damadım, Buhari Bello Jega kendisi Abuja Üniversitesi'nde öğretim görevlisiydi. Hepsi birlikte beş kişi oluyor.
DT: Vefat haberlerini nasıl karşıladınız?
Zaki: Allah'ın takdirine tastamam bir teslimiyetle. Bizler herkesin bir gün elbet öleceğine inanırız. Değişen sadece ölümün sebebidir. Bu trajediyi Allah'ın bir sınavı olarak görüyorum. Ailem askerler tarafından haksız yere ve vahşice öldürüldü. Onlar hiçbir suç işlemedi. Şehit olduklarına gönülden bir inancım var. Nuseybe Abuja Üniversitesi'nde 2. Sınıf öğrencisiydi ve onun kardeşi Fatıma Zuba'daki Eğitim Fakültesine kabul edilmişti. Neyseki, diğer bazı aile üyelerimiz hala hayattalar.
DT: Kızlarınızı ve diğer aile üyelerinizi hayatta gördüğünüz en son vakit ne zamandı?
Zaki: Korkunç pazar gününden önceki cumartesiydi. Gwagwalada'daki evimizden akşam vakti çıkıp alacakaranlık gibi Zaria ulaştılar. Oraya her yıl yapılan bayrak değişimi merasimi için gitmişlerdi.
Fakat çatışma haberi geldikten sonra saat akşam 18.00 civarı kızlarımdan biriyle telefondaydım bana “Babacım buluşmamız zor olacak, bizi bağışla. Ben karnımdan Ayşe de başından vuruldu.” Dedi. İlk, damadım Buhari Jega vurulmuş ve Fatıma, yaralanmadan kurtulan kardeşim Abdullahi'yi arayıp ona insanların vurulduğunu haber vermiş. Abdullahi Fatıma'ya nerede olduğunu sormuş ve ona sessiz olmasını ve de ortalıkta gözükmemesini söylemiş. Bu onların son konuşması olmuş.
DT: Korkunç olayın ardından Nijeryalılardan ve de uluslararası kamuoyundan kapsamlı eleştiriler ve yanıtlar geldi. Bu yaklaşımları nasıl buluyorsunuz?
Zaki: Çeşitli kimseler ve kuruluşlar özellikle insan hakları toplulukları, yürekten iyi dileklerini ilettiler ve de bu yaşanan cinayetlerin gereksizliğini vurgularken güçlü sözlerle de kınadılar. Malam Zakzaki'nin masum müritlerinin Genelkurmay Başkanı'nın yolunu seçmelerini reddetmeleri gibi sudan bir sebepten öldürülmeleri hem ulusal hem uluslararası kamuoyunda büyük bir şok yarattı. Her vatandaşın korunma hakkı vardır ve eğer ki bir kusur veya suç işlerse tutuklanıp mahkeme önüne getirilmeli ve cezası ona göre verilmelidir kimseye yargısız infaz yapılmamalıdır. Nijerya Hristiyanlar Birliği dahi bu olayda bizlere başsağlığı dilemiş ve de Nijerya Ordusunun eylemlerini kınamıştır.
DT: Adaletin sağlanacağına inanıyor musunuz?
Zaki: Biz doğru ve yanlışı yargılaması için işimizi Allah'a bırakırız ve o adaleti sağlayacaktır. ‘Şunu' veya ‘bunu' yapmak için komiteler kurmaya alışmışız. Bunlardan hiçbir şekilde sonuç alabilmiş değiliz. Goodluck Jonathan'ın yönetiminde kurulan ve Zakzaki'nin 3 çocuğunun ve bizim 31 üyemizin öldürülmesi davalarına bakan komite dahi bugüne kadar hiçbir sonuç vermemiştir.
DT: Pek çok Nijeryalı Şii hareketinin aşırılık faaliyetleri göstermeye olan eğilimleriyle ilgili endişelerini dile getirdi, belki de güvenlik tehdidi oluşturacak bir boyutta…
Zaki: Şii'lerin güvenlik tehdidi oluşturduğuna veya herhangi bir kimseyi öldürdüğüne dair hiçbir kayıt bulunmamaktadır. Hatta Malam Zakzaki bir barış insanı olarak saygıyla alkışlanır.