aa_picture_20140225_1666008_web_3.jpg

"IŞİD'in nihai hedefi Türkiye"

Doç. Dr. Mehmet Nuri Gültekin: "IŞİD'in nihai hedefi Türkiye diye düşünüyorum dolayısıyla da bu illerdeki Suriyeliler’e yönelik saldırıları, var olan muhafazakarlık zemini üzerinden değerlendirmeliyiz."

16 Temmuz 2014 Çarşamba

İNTİZAR-Yakın bir zamana kadar Türkiye halkının Suriyelilere karşı herhangi bir tepkisinin olmadığını veyahut varsa bile küçük bireysel rahatsızlıklar olarak kaldığını söylemek mümkün idi. Fakat son haftalara gelindiğinde ise Suriyeliler konusu ciddi bir mesele olarak gündemde yer edinmeye başladı. Devletin siyasi emellerine ulaşma yolunda bir araç olarak görüp, "mülteci" olarak değil de "misafir" olarak tanımlayarak kontrolsüz bir şekilde kabul ettiği Suriyeliler bu günlerde zor günler yaşıyor. Maalesef onlara yönelik tepkiler artık kitlesel saldırılara dönüşmüş durumda. Gelmeleri için adeta dua eden hükümet ise o günlerdeki sorumsuzluğunu bu gün de aynen sürdürmeğe devam etmekte.

Suriyelilerle yakından ilgilenerek saha çalışmalarına imza atan Gaziantep Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Mehmet Nuri Gültekin ve İstanbul Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Nilüfer Narlı'nın, “amerikaninsesi.com” sitesinin yönelmiş olduğu sorulara verdikleri cevaplar bu konuyla ilgili oldukça önemli tespitleri içeriyor.

Peki Suriyeliler'e yönelik saldırılar devam edecek mi? Türkiye'nin Suriye sınırına yakın illerdeki yerel halkın tepkisi ne anlama geliyor? Doç.Dr. Mehmet Nuri Gültekin bu sorulara şu şekilde cevap veriyor.

‘Misafir statüsü kontrolsüzlük yarattı'

Türkiye'deki mevcut tabloda AKP Hükümeti'nin Suriyeliler'in göç dalgasını iyi idare edemediğinin anlaşıldığını kaydeden Gültekin, "Suriyeliler için hükümet 'misafir' dedi açık kapı politikası uygulandı. Ancak 'misafir'in mülteci gibi hukuki bir karşılığı da yok. Suriyelileri kabul etmekte ve yerleştirmekte planlı hareket edilmedi. Suriye'deki iç çatışmayı desteklemek adına giriş çıkışlar kontrol edilmedi. Sonuçta Suriye'deki çatışmalar uzadı ve buradaki nüfus çok ciddi bir biçimde arttı, kontrolsüzlük yaratıldı" dedi.

Türkiye'de artık devasa denilebilecek Suriyeli nüfusu oluştuğunu vurgulayan Gültekin, "Hükümet maalesef Ortadoğu gerçekleriyle bağdaşmayan politikası gereği her şey birkaç ay içinde olacak ve Esat rejimi devrilecek hesabı yaptı. Bu nedenle de hükümet ve yakın çevreleri sürdürülebilir bir mülteci politikası da izlemedi. Tam da göç sosyolojisini bilmemek budur. Kaya misali Suriyelileri artık koptukları yere geri göndermek de mümkün değil" diye konuştu.

Komşu ülke olarak Türkiye'nin dış politikasında siyasi manevra yapsa dahi ortada yerlerinden edilmiş, Türkiye'de yaşamaya başlamış Suriye nüfusu gerçeği bulunduğunu kaydeden Gültekin, halen de Suriyeliler için gerçekçi bir politika ortaya konulmadığını dile getirdi. Gültekin, "Zaten [Gazi]Antep başta olmak üzere saldırılar yaşanan illerde güçlü bir AKP desteği yani hükümet desteği olduğunu da unutmamalıyız. İlk dönemde belki hükümeti destekleyenler açısından Esat karşıtlığıyla Suriyeliler'e geçici olarak saygı gösterildi ama artık Esad karşıtlığı da bir anlam ifade etmiyor" dedi.

‘Bu illerdeki Sünni muhafazakar yaklaşıma dikkat edilmeli'

Suriyeliler'e yönelik saldırılara sahne olan illerdeki tarihsel ve kültürel bilgiler ışığında sosyolojik tabloya dikkat edilmesi gerektiğini de söyleyen Gültekin, bölgedeki illerde Sünni muhafazakar eğilim olduğunu vurgulayarak, "Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin gibi illerde eğer ikinci olmayı kabul ederseniz yani geride durursanız azınlık olarak varlığınıza hoşgörü gösterilir. Ancak azınlık, yerli ile yüzde yüz uyumlu hayat tarzını kabul etmezse ve geri planda da durmazsa maalesef tek tipçi Sünni muhafazakar kimlik dayatması başlar" diye konuştu.

Özellikle saldırılar yaşanan illerdeki "Sünni muhafazakar yaklaşıma dikkat edilmeli" diyen Gültekin, özetle sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kitleler akıl ile hareket etmez duygusal hareket eder. Mevcut tabloda Suriyeli karşıtlığı da maalesef şirazesinden çıkmış durumda. Bundan sonra da şiddet olaylarıyla tırmanmasını da öngörebiliriz. Şuna vurgulamalıyız ki IŞİD kaynaklı, tüm Ortadoğu bölgesinde seküler yapılara karşı çok daha pahalıya mal olacak gelişmeler devam edecek. Mesela Şanlıurfa başta olmak üzere çok ciddi bir toplumsal zemin hazırlandığını görüyoruz. IŞİD'in nihai hedefini Türkiye olarak değerlendiriyorum."

Prof. Dr. Narlı: ‘Suriyeli artık suçlu görülüyor'

İstanbul Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Nilüfer Narlı ise, Suriyeliler'e yönelik saldırıları genel toplumsal algı boyutuyla Amerika'nın Sesi'ne şöyle değerlendiriyor.

Özellikle Suriyeli nüfus yoğunluğa sahip illerde aslında uzun süredir yaşanan günlük çatışmaların artık şiddet olaylarına dönüşmeye başladığını kaydeden Narlı, "Bu saldırıları yorumlarken Suriyeliler'le ilgili Türkiye'deki algıyı incelemeliyiz ki, Suriyeliler'in önemli bir bölümü yaşamın içerisinde, sokakta özellikle dilenciler olarak karşımıza çıkıyor. İstatistiksel olarak Suriyeliler'ce işlenen suçları bilmiyoruz ama Türkiye'deki algı Suriyeliler'in suçlu olduğu yönünde gelişti" dedi.

Suriyeliler'in ucuz işçi olarak görülmesiyle de ekonomik kaynaklı tepkilerin tetiklendiğini belirten Narlı, "Olaylardaki sabır bitti ifadesi artık halkta Suriyeliler'e yönelik kendi hayatlarına ilişkin sınırları aştıkları düşüncesinin geliştiği görülüyor. Mesela ‘fuhuş arttı' ifadesi de Suriyelileri suçlamaktan kaynaklanıyor, bunun ne kadar gerçeği yansıttığı tartışılır ama artık algı böyle" diye konuştu.

 

Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar