İNTİZAR - Bir süre için: bu yıl Ermenistan ve Azerbaycan için çalkantılı bir yıl oldu. Öyle ki üç aydan kısa bir sürede iki ülkenin orduları Karabağ bölgesinde kanlı çatışmalar yaşadılar.
Son çatışmalar 3 gün boyunca devam etti ve bu savaşta 55 kişi hayatını kaybetti. Karabağ bölgesinde bağımsızlık ilan edildi. Şu anda bu bölgenin cumhurbaşkanı, devleti ve meclisi bağımsızdır ancak Dünya'nın hiçbir ülkesi hatta Ermenistan dahil resmiyette bu bölgenin bağımsızlığını kabul etmiyor. Bu dağlık bölge yaklaşık 4.400 kilometrekarelik bir alandan oluşuyor ki bu bölgede birlikte yaşayan Hıristiyanlar, Ermeniler ve Müslüman Türkler yıllardır bu iki ülke Azerbaycan ve Ermenistan ve de Kafkasya Bölgesi'nin aralarındaki ilişkiyi gölgede bıraktılar. Al-Waqt, bu konunun önemi gereği, Rusya ve Kafkasya uzmanı Shoaib Bahman ile yaptığı röportajda, krizin halihazırdaki durumunu ve geleceğini masaya yatırdı.
Bu bölgenin stratejik öneminin dayanakları
Kafkas Bölgesi stratejik açıdan doğu, batı, kuzey ve güney arasında bir köprü sayılır. Hazar Denizi ile Karadeniz'i birbirine bağlıyor. İran'ın güneyi ve Arap ülkelerini Rusya ve Avrupa ülkelerine bağlıyor. Bununla birlikte jeopolitik açıdan da önemlidir çünkü geçmişten günümüze çeşitli medeniyetler ve kültürleri içinde barındıran bir bölgedir. Günümüzde de bu medeniyetlerin birbirleriyle tanışmalarının ve çeşitli insanların bir arada oluşlarının etkilerini görüyoruz.
Ayrıca Hazar Denizi'ndeki enerji onun Avrupa'ya geçiş yolları da bu bölgenin stratejik açıdan olan önemini arttırmaktadır. Bu sebepler Kafkasya'nın tarih boyunca rekabet açısından büyük güçleri olan bir bölge olduğunu gösteriyor. Bu bölge İran topraklarındayken Rus ve Osmanlı imparatorluklarının hedefi haline gelmiştir. Yeni Çağ'da Sovyetler Birliği'nin çöküşünden sonra ise Amerika bu bölgeye sahip olmak istedi. Günümüzde de bu bölgeye sahip olmak için aralarında yaptıkları rekabete şahit olmaktayız.
Neden arada bir Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki patlama ve gerginliklere şahit oluyoruz?
Karabağ'daki savaşın sebebi Sovyetler Dönemi'nde oluşan yapay sınıflandırılmalardır. O dönem Karabağ Bölgesi Azerilerin yaşadıkları bir bölge olarak biliniyordu. Ancak Sovyetlerin Karabağ'a getirdikleri bazı topluluklar bu topraklarda Ermenistan'ın hakimiyet kurması için çalışıyorlardı. Sovyetler Birliği'nin gücü bu durumda çok azdı ve Sovyetler Birliği'nin bir kez daha çöküşü ile bu çatışma tekrarlandı. Ve Azeriler bu bölgenin eski tarihte olduğu gibi tekrar ülkenin hakimiyetinde olması gerektiği görüşündeydiler.
Ermeniler de burada yapılan değişikliklerin ve kendi nüfuslarının da çokluğu sebebiyle bölgenin Ermenistan hakimiyeti altında olması gerektiğini en azından özerk bölge ilan edilmesini istiyorlardı. Yıllar boyu bu çatışmanın sebebi mezhepler ve milletler arasındaki farklılıklar olarak görünüyordu ancak daha sonra devletler ve yönetimle ile ilgili problemler de ortaya çıkınca bu gerginlik ve çatışmalar daha da şiddetlendi. Tüm bunların yanı sıra askerler arasında olan rekabetin de bu gerginliklerin oluşmasında etkisi vardı. Şöyle ki askerler ya çatışmayı körüklüyor ya da sürdürmelerine yardım ediyorlardı. Son zamanlardaki çatışmalar ve problemlere baktığımızda yaşanmış tüm bu olayların etkisinin devam ettiğini görebiliyoruz.
Karabağ sorunu İran ve Rusya'nın dikkatini Batı Asya'dan Kafkasya'ya çekiyor
Son çatışmada Türkiye'nin ve Siyonist rejimin rolü de ortadadır. Çatışmanın tırmanması İran ve Rusya'nın Batı Asya'ya odaklanmasını azaltabilir ve onları Kafkasya'nın sorunları ile meşgul edebilir. Bu sebeple geçtiğimiz aylarda İsrailliler bu konuda çok ciddi provokasyonlar yapmışlardır. İsrail gibi Türkiye de bu durumda önemli bir rol oynayarak çatışma sonrası dönemde Azerbaycan ile ortak bir tatbikat yaptı. Ancak bu tatbikattan sonra askeri güçlerini Azerbaycan topraklarından geri çekmedi. Bu spekülasyonun meydana gelmesinin sebebi Türkiye'nin Azerbaycan Cumhuriyeti'nde askeri üslerini kurmasıydı. Bu durum Azerilerin yeni bir savaşa karşı Türkiye'den destek alabileceklerini düşünerek motive olmalarına sebep oldu. Ermeniler açısından ise Türkiye üslerinin Azerbaycan topraklarında kalması kendileri için ciddi bir tehdit olabilirdi. Diğer taraftan son günlerde Libya'da gerçekleşen olaylar ve Fayiz es-Serrac'ın istifası ile Müslüman Kardeşlerin güç kaybetmeleri Erdoğan'ın ülkedeki tüm yatırımlarına meydan okuyor.
Bununla birlikte Türkiye'de de bu konular yerine yeni bir konu oluşturulmaya -gündem değişikliğine- gerek duyuldu. Çünkü bu çatışmaya dahil olup yaşanan gerginlikleri körükleyebilmek için gerekli motivasyonlara ihtiyaç vardı.
Bu koşullar ve her iki tarafın eylemleri göz önüne alındığında savaşın tırmanma olasılığı var mıdır?
Muhtemelen bu savaş da son zamanlarda meydana gelen diğer savaşlar gibi birkaç gün sonra hafifleyecektir. Çünkü hiçbir zaman Ermenistan ve Azerbaycan arasında uzun müddet bir savaş olmamıştır. Her iki ülkede de durum salgın hastalık korona sebebiyle ekonomik açıdan uygun değil ve bu nedenle askerler arasında da savaşa devam etme isteğinin olmadığı görünüyor. Amerikalılar seçimler ve iç meselelerle meşguller ve bu çatışmanın seçimlerde yeni bir mesele haline gelmesini istemiyorlar. Avrupalılar korona salgınının getirdiği ekonomik sıkıntılar ve Azerbaycan'ın Avrupa'ya akışını kesme olasılığından dolayı çatışmayı yayma eğiliminde değiller. Rusya'nın da aynı şekilde böyle bir eğilimi yoktur. Sadece Türkiye ve İsrail'deki ilgili aktörler arasında mevcut durumda çatışmanın devam etmesini talep eden taraflar var.
Acaba uluslararası çabalar krize bir çözüm bulabildi mi? Örneğin Minsk Grubundaki Dağlık Karabağ kriziyle ilgili gördüğümüz müzakereler işe yaradı mı?
Gerçek şu ki bu sorunun cevabı olumsuzdur. Minsk Grubu çatışmaya kapsamlı bir çözüm bulmak ve böylelikle bölgede kalıcı barış sağlamak için taraflar arasında kapsamlı bir ateşkes amacıyla kurulmuş, pratikte hiçbir amacına ulaşamamış ve başarılı olamamıştır. Minsk Grubu'nun arabuluculuğunu yaptığı ateşkes kısmi olmasına rağmen bu süreçte gerçekleşmemiştir. Ortada her ne kadar bir ateşkes mübadelesinin varlığı kabul edilse de son çatışmalar gösteriyor ki ateşkese her iki taraf da uyulmadı. Bu çatışmalar 3 ay öncekilere nazaran hafif geçmiş olsa bile ateşkes sağlanmadı. Bu sürekli tekrarlanan bir durumdur. Özellikle son yıllarda Azerbaycan hükümeti, Minsk Grubu'nu Ermenistan'ı desteklemekle suçluyor çünkü ülkenin çoğu Hıristiyanlardan oluşuyor. Öte yandan Azerbaycan, Erivan'ın ABD, Rusya ve Fransa'da güçlü lobilere sahip olduğuna ve bu lobilerin kendi etkilerinin olduğuna inanıyor.
Gelecekte Dağlık Karabağ sorununun en önemli senaryoları nelerdir?
Bu çatışmanın en önemli senaryosu mevcut durumun devamı yani ne savaş ne de barış koşulları ve zaman zaman bir tarafın güç göstermesinin yanında paydaşların rolü aracılığıyla çatışmanın tırmanmasıdır. Dolayısıyla anlaşmazlığın kısa vadede çözülemeyeceğine ve dramatik bir değişiklik olmayacağına şüphe yoktur. Çünkü her şeyden önce iki ülkenin de kamuoyunda Dağlık Karabağ prestijli ve milli bir mesele haline geldi. Her iki ülkedeki muhalefet partileri ve akımları son derece hassastır. Hükümetler herhangi bir uzlaşma veya müzakereye doğru ilerlemek isterlerse muhalefet partileri buna yıkıcı bir boyutta karşı çıkacaktır. Azerbaycan ve Ermenistan hükümetleri temelde çatışmayı çözme konusunda istekli değillerdir. Aslında iki hükümet son yıllarda bu çatışmayı güçlerini pekiştirmek ve muhalif siyasi akımları bastırmak, kamuoyunu iç sorunlardan uzaklaştırmak için kullanmışlardır.
Son olarak, bölgesel ve uluslararası aktörler krizden daha fazla yararlandıkları ve bölgedeki varlıklarını güçlendirecek bir faktör olarak gördükleri için bu çatışmayı çözme konusunda istekli değillerdir.
Al-Waght
Çeviri: Sema Atlan