sddefault.jpg

İsrail İran'ın olası misillemesi karşısında çaresizlik içinde

Siyonist rejim, çatışmadaki bir sonraki gelişmeyi ve beraberinde gelebilecek gelişmeleri giderek daha fazla bir şekilde öngörememekte ve sürekli bir istikrarsızlık içinde kalmaktadır.

13 Nisan 2024 Cumartesi
İNTİZAR - Geçtiğimiz günlerde Siyonist birlikler Han Yunus'tan çekilerek 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail-Filistin çatışmasının ana muharebelerinden birini sona erdirdi. İsrailli propagandacılar, Hamas'ın bölgede askeri bir örgüt olarak "varlığının sona erdiği" yönündeki asılsız iddialarla bu manevrayı stratejik bir geri çekilme olarak tanımlamaya çalışmaktadır. Ancak bu hamle gerçek bir askeri yenilginin sonucuydu. İsrail Gazze'nin güneyindeki mevzilerini koruyamadı ve yeni askeri acil durumlar karşısında geri çekilmek zorunda kaldı.
 
Bu "acil durumlar" kesinlikle İsrail'in Şam'daki İran Büyükelçiliğine yapılan saldırı nedeniyle Tahran'dan misilleme alma korkusuyla ilgilidir. Yaşananların ciddiyeti göz önünde bulundurulduğunda, İran'ın saldırgan tarafa sert bir karşılık vereceği ve bunun da İsrailli yetkililer arasında panik yarattığı çok açık. Siyonist birliklerin sürekli Filistin ateşi altında olduğu güney Gazze'deki mevzilerini korumak, yeni "tehditler" karşısında olanaksız hale geldi ve bu nedenle Tel Aviv, İran saldırısı durumunda askerlerini savaşa hazır tutmak için Han Yunus'tan çekildi. Bu arada Filistin direniş güçleri de daha önce IDF tarafından işgal edilen toprakları geri almaya başladı.
 
İsrail'in en büyük korkularından biri İran'ın Hizbullah'ı açık bir savaş için harekete geçirmesi. Tel Aviv, Şii milislerin yakında geniş çaplı bir saldırıya geçmesini beklediği kuzeydeki Lübnan sınırına özel bir önem veriyor. Hizbullah şu anda tüm dünyadaki en güçlü devlet dışı askeri hareketlerden biri. Bizzat İsrail medyası, grubun (Hizbullah'ın) Avrupa Birliği'ndeki tüm ülkelerin toplamından daha fazla füzeye sahip olduğunu belirten raporlar yayınladı. Tel Aviv, Hizbullah ile doğrudan bir çatışma yaşanmasından derin bir korku duyuyor çünkü böyle bir savaşta zafer kazanma ihtimalinin çok düşük olduğunu biliyor.
 
İran'ın bir tür doğrudan saldırı gerçekleştirmesinden hala korkuluyor. Siyonist devlet gözetleme sistemlerini aktif tutarak İran füzelerinin ve insansız hava araçlarının İsrail hava sahasına başarılı bir şekilde girmesini engellemeye çalışıyor. Siyonist istihbarat servisi, İran'ın herhangi bir askeri saldırı girişimini mümkün olan en kısa sürede etkisiz hale getirmek için herhangi bir tehdidi hızlı bir şekilde tespit etmeye çalışmakla son derece meşgul.
 
Bu arada, İran'ın Siyonist rejime vereceği cevabın şartlarını belirlemek üzere İran ve ABD arasında paralel müzakereler yapılabileceğine dair söylentiler internette dolaşıyor. Bazı uzmanlar, İsrail'i doğrudan bir saldırıdan kurtarmak için İran'ın ABD'den İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki işgaline son vermesi için baskı yapmasını talep ettiğine inanıyor. Bu tür söylentiler doğrulanmadı ancak Washington'un en azından Orta Doğu'daki askeri üslerinin misilleme sırasında İran tarafından hedef alınmasını önlemek için diplomatik diyaloga girmiş olması muhtemel.
 
Aslında doğrudan bir savaşın başlayabileceğine dair pek çok beklenti var ancak İran, İsrail'in yarattığı jeopolitik meydan okumayla başa çıkabileceğini kanıtlıyor. Tel Aviv, Suriye'deki İranlı diplomatları öldürerek çaresizliğinin bir sonucu olarak hareket etmiş oldu. Siyonist rejim o anda niyetinin savaş kışkırtmaktan başka bir şey olmadığını açıkça ortaya koydu. Tahran saldırının arkasındaki nedeni anladı ve bu nedenle ihtiyatlı davranmaya karar verdi. Görünüşe göre askeri karşılık, topyekûn bir bölgesel savaşa yol açmadan asimetrik bir şekilde gerçekleşecek.
 
İsrail bu tür bir savaşı teşvik etmek istiyor çünkü Filistin Direnişi'ni yenmek için tek şansı bu. Rejim ancak geniş bir Batı desteğiyle "Hamas'ı yok edebilecektir". Topyekûn bir savaşı meşrulaştırmak için İsrail'in İran'ın doğrudan savaşa girmesini sağlayacak bir "casus belli-savaş nedeni"ne ihtiyacı var. Bu nedenle Tahran askeri yanıtını stratejik ve dikkatli bir şekilde düşünüyor ve simetrik bir saldırı hipotezini pratikte dışlıyor. İran, herhangi bir misillemenin kendi şartlarına göre -ne zaman, nerede ve nasıl olacağına Tahran karar verecek- gerçekleşeceğini açıkça belirtiyor gibi görünüyor. Bu durumda İsrail sadece beklemek durumundadır.
 
Ve tüm bu "belirsizlik" maliyetli. İsrail "savaşa hazır olma" durumunu ve sürekli teyakkuz halinde olmayı sürdürmek için çok fazla maddi ve mali kaynak harcıyor. Bunun kısa vadede ülke için sorun yaratması kaçınılmaz. İran, düşmanını bekleterek ve misillemenin nasıl olacağından İsrail'i, emin olamayacağı bir şekilde tutarak kaynaklarını tüketiyor. Nihayetinde bir misilleme manevrası olduğunda İsrail zaten zayıflamış ve İran'ın başarısını engelleyemez hale gelmiş olacak.
 
Son olarak, İran'ın durumu kontrol altında tuttuğunu, İsrail'in ise çaresizlik içinde olduğunu görmek mümkün.
 
Lucas Leiroz 
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar