202121102146554.jpg

İsrailliler İran'a karşı gerçekten askeri harekata girişebilir mi?

Bu arada İsrailli liderler, İran'la savaşa doğrudan girmenin nükleer tesislere yapılacak herhangi bir doğrudan saldırının kaçınılmaz ve tehlikeli bir sonucu olacağının farkında olduklarından, sloganik bile olsa manevra yapmıyorlar. Zira İran askeri yetkililerinin defalarca iddia ettiği gibi, İran'ın parmağı tetikte.

1 Şubat 2021 Pazartesi
İNTİZAR - Trump'ın Beyaz Saray'dan ayrılması, İsrail rejiminin savaş kışkırtıcı yetkililerinin ve hatta gerici Arap rejimlerindeki kulak vermeye meyilli bazı dostlarının umutlarına ağır bir darbe indirirken ve Joe Biden'ın iktidarı ele almasının ardından Basra Körfezi bölgesindeki gergin atmosferin sakinleşmesisonrası, İsrail ordusunun genelkurmay başkanı General Aviv Kochavi güçlerine gelecek yıl İran'a karşı olası bir eyleme hazırlanmaları yönünde talimat verdiğini söyledi.
 
Kochavi, "Orduya, halihazırda mevcut olanlara ek olarak bir dizi harekat planı hazırlaması için talimat verdim", dedi ve ekledi: "Bu programlar üzerinde çalışıyoruz ve onları gelecek yıla genişletiyoruz. Elbette karar siyasi liderlere bağlı, ancak bu planlar masanın üstünde".
 
İsrailli liderlerin İran'a veya Lübnan ve Filistin'deki Direniş gruplarına yönelik askeri harekat tehditleri zaman zaman yapılsa da, özellikle İsraillilerin de içinde yer aldığı tanınmış İranlı nükleer bilimci Muhsin Fakhrizadeh'in öldürülmesinden ve Suriye'deki Direniş güçlerinin mevzilerine hava saldırılarının yapılmasından sonra, son aylarda bu tehditlerin yoğunlaşması nedeniyle bazı sorular ortaya çıkıyor: Bu saldırgan yaklaşım ne kadar ileri gidebilir? Tel Aviv'i Direniş Ekseni'ndeki Tahran ve müttefiklerine karşı doğrudan bir savaşa sürükleyebilir mi?
 
Bu soruları cevaplamak için, bu tür tehditlerin arkasındaki İsrail hedefleri dikkate alınmalıdır.
 
Netanyahu'nun içinde bulunduğu tehlikeli koşullar
 
İran karşıtı planları uygulama konusundaki nihai kararın politikacılara ait olduğunu vurgulayan İsrail Genelkurmay Başkanı, planların hazırlanmasının ordunun kararı kadar kişisel olduğunu, ancak bu tehditlerin derin siyasi krizle tesadüf olduğunu göstermeye çalıştı. Knesset'in iki yılda dördüncü kez dağılmasını izleyen ve Mart ayındaki erken seçimlerde Netanyahu ile rakipleri arasındaki zorlu zafer, bu tehditlerin iç tüketim için yapıldığına işaret ediyor.
 
Sağcı kamptaki iç bölünmeyle ve kendi bünyesinde oluşan boşluklarla boğuşan Likud Partisi, zor durumda ve artık kabine oluşturmak için istikrarlı bir koalisyon kuramıyor ve bu krizin ana nedeni Netanyahu'nun kendisi. Netanyahu, geçtiğimiz iki yılda çeşitli yolsuzluk durumlarından ve davalarından kaçmak için tüm enerjisini siyasi arenaya harcadı.
 
Ancak şimdi, daha fazla rakip onu iktidardan uzaklaştırmaya çalışırken Netanyahu, kendisini ve akrabalarını, ekonomik güçsüzlüğü ve yolsuzluğu örtbas etmek için güvenlik koşullarını baskın hale getirme eski politikasına odaklanıyor. Geçen hafta, Nazi Almanyası'nın ikinci Dünya Savaşı sırasında Yahudileri katlettiği bir iddia olan Holokost'un yıldönümünde Netanyahu, kendisini İran tehdidine karşı Yahudilerin kurtarıcısı ve kalkanı rolüne bürünmeye çalıştı, ancak İran, İbrahimi dinlerden birinin takipçisi oldukları için Yahudilerin yok edilmesini hiç bahse konu etmedi ve bu yüzden sözleri bariz bir yalandır.
 
Kochavi tehdidin ardından tamamen Netanyahu'nun çıkarına olan İran'a yönelik askeri operasyon planlarından bahsetti. Böyle bir senaryo o kadar açıktı ki, koalisyon hükümetindeki Savunma Bakanı Benny Gantz bile, Netanyahu'nun performansını ve iddialarını sorgulamak için "İsrail'in güvenliği tehlikede" diyerek Genelkurmay Başkanı'nın sözlerini eleştirdi.
 
Öte yandan, Trump'ın ayrılmasıyla İsrailliler, Tahran'a karşı maksimum baskı politikasının başarısızlığı ve Biden'in İran'la nükleer anlaşmaya geri dönmesi konusunda derinden endişe duyuyorlar ve Tahran'ın savunmasını, bölgesel politikalarını ve nükleer programını Amerikan diplomasisini kullanarak kısıtlamaya çalışıyorlar. İsrail rejimi, Tahran'la herhangi bir ihtilaf durumunda Washington'un Tel Aviv'e müdahale etmek ve askeri destek sağlamak zorunda kalacağı görüşüyle ​​İran'ı tehdit etmeyi bu talebi ilerletmenin bir yolu olarak görüyor.
 
Olası planlar: Sınırlı ve riskli
 
Bu noktada, İsraillilerin son tehditlerden izlediği hedefleri göz önünde bulundurarak, bu tür planların doğasını, sonuçlarıyla ilgili önceliklerini ve iki tarafın yeteneklerini değerlendirmek önemlidir.
 
Tel Aviv defalarca İran'ın nükleer tesislerine doğrudan saldırı planları hakkında konuştu. Öte yandan, nükleer bilim adamlarının yanı sıra İran'ın önde gelen askeri ve siyasi figürleri ile Lübnan Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah gibi Direniş kampının liderleri ve komutanlarına yönelik suikast de gündeminde. Suriye, Gazze, Lübnan ve Irak'taki Direniş üslerine ve kuvvetlerine yönelik saldırılar da son yıllarda İsrail'in planlarının bir parçası oldu. Özellikle İran'ın güney komşularıyla ilişkilerin normalleşmesinden sonra bir başka çaba, doğal olarak İran sınırlarında terörist gruplar aracılığıyla güvenlik tehditlerinin yaratılmasıdır. İsrailliler, bu planların ana müttefikleri ABD ve bazı Arap ülkelerine tehdit oluşturmasından korkmuyor.
 
Bu arada İsrailli liderler, İran'la savaşa doğrudan girmenin nükleer tesislere yapılacak herhangi bir doğrudan saldırının kaçınılmaz ve tehlikeli bir sonucu olacağının farkında olduklarından, sloganik bile olsa manevra yapmıyorlar.
 
Bu nedenle, en önemli senaryolar İran'da daha fazla suikast ve sabotaj operasyonlarının yanı sıra terörist grupların desteklenmesi, Suriye topraklarına yönelik saldırıların devam etmesi ve İran'ın Arap devletleri ve ABD ile ilişkilerini etkilemek için gerginliğin artması olacaktır.
 
Ancak rejim yöneticileri ile İsrail ordusu arasında tolerans eşiği ve saldırıya uğraması halinde İran'ın vereceği tepki türü konusunda fikir birliği yok. İsrail sınırları yakınlarındaki Direniş Kampı'nın güvenlik kuşağını güçlendirmek ve işgal altındaki topraklar (yani İsrail) etrafındaki kuşatmayı sıkılaştırmak, Direniş gruplarını yeni nesil gelişmiş askeri teçhizat, özellikle füzeler ve insansız hava araçlarıyla silahlandırmak, İran'a bir saldırı durumunda işgal edilen bölgelere (yani İsrail'e) benzer tepki,  Suriye ve Gazze'den İsraillilere yönelik operasyonlar, bir İsrail askeri harekatı durumunda ezici bir tepki için Tahran'ın elindeki seçeneklerin yalnızca bir kısmı. İran askeri yetkililerinin defalarca iddia ettiği gibi, İran'ın parmağı tetikte. 
 
Al-Waght
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar