58692-cats.jpg
  • Anasayfa» 
  • Analiz»
  •  Hizbullah'ın Erbain saldırısının başarısının meyveleri su yüzüne çıkmaya başladı

Hizbullah'ın Erbain saldırısının başarısının meyveleri su yüzüne çıkmaya başladı

Önümüzdeki birkaç gün ve hafta içinde yaşanacak ve bölgedeki denklemleri Direniş Ekseni lehine değiştirebilecek iki askeri gelişme nedir? Beşinci kolun “oyunlarına” yanıt nasıl geldi?

1 Eylül 2024 Pazar
İNTİZAR - Hizbullah'ın geçtiğimiz Pazar günü Tel Aviv'deki Ortadoğu'nun en büyük casus üssü “Glilot‘a düzenlediği en büyük ve en sofistike 'Erbain” saldırısının sonuçlarına ışık tutabilecek ve gözlemciler olarak bizlere önümüzdeki birkaç gün ve haftadaki çatışma haritası ve sürprizleri hakkında hızlı bir fikir verebilecek iki önemli askeri gelişme gözlemlenebilir:
Birincisi: İsrail ve Batı medyasında bazı İsrailli analist ve generallerin Hizbullah'ın “Glilot” istihbarat üssüne yönelik Erbain saldırısının büyük başarısından, İsrail askeri sansürü tarafından dayatılan karartma operasyonlarından açık bir kopuşla ve bizzat Başbakan Benyamin Netanyahu'nun sıkı talimatları altında hedeflerinin hepsine olmasa da çoğuna ulaştığından bahseden analizler şeklindeki “ürkek” itiraflar.
 
İkincisi: İslami Cihad, belki de ilk kez, Suriye'nin Golan Tepeleri'nde dört savaşçısının şehit olduğunu doğrulayan resmi bir açıklama yayınladı; ancak açıklamada, şehit olma biçimleri, ne tür askeri operasyonlara katıldıkları ve özellikle platonun hangi bölgesinde, Suriye tarafında mı yoksa işgal altındaki İsrail tarafında mı oldukları konusunda herhangi bir ayrıntıya yer verilmedi.
***
İlk gelişmeden, yani Direniş Güçleri'nin askeri komutanı ve partinin lideri Hasan Nasrallah'ın en güçlü askeri sahadaki sağ kolu olan Fuad Şükr'ün öldürülmesine misilleme olarak Lübnan İslami Direnişi (Hizbullah) tarafından başlatılan “Erbain” saldırısından başlayacak olursak, bunun güçlü ve bilinçli bir askeri sıçrama teşkil ettiğini ve İsrail askeri istihbaratına karşı büyük bir atılım ve dikkate değer bir üstünlüğe işaret ettiğini söyleyebiliriz.
 
Daha da ayrıntıya giriyor ve şöyle diyoruz: Hazırlık ve uygulama yöntemi, dünyadaki tüm askeri akademilerde olmasa bile çoğunda öğretilecek ve ezberlenecek yeni bir askeri teoriydi ve burada sadece sürpriz unsurundan değil, aynı zamanda planlama ve uygulamadaki kurnazlıktan da bahsediyoruz, çünkü güçlü askeri akıl, akşamki en önemli saldırıya hazırlık olarak Demir Kubbe sistemini tüm füzelerden boşaltarak felç etmek için birbirini izleyen partiler halinde Katyuşa tipi 320'den fazla füze fırlattı. Bu eşi benzeri görülmemiş saldırının en büyük hedefi olan Glilot askeri casus üssüne ulaşmak için insansız hava araçlarıyla yapılacak en önemli saldırıya hazırlık olarak Demir Kubbe sistemini tüm füzelerden boşaltarak felç etmek için art arda gruplar halinde saldırı düzenlendi ve plana göre bu hedefe ulaşıldı.
 
Hizbullah'ın bu saldırıyla verdiği mesaj çok güçlü ve nettir; Hizbullah güçleri artık günlük bir eylem haline gelen askeri hedefleri vurmakla yetinmeyeceği için her suikasta, bireysel suikast operasyonları ya da sivil alanların bombalanması yoluyla değil, onu planlayan ve uygulayan istihbarat servislerinin vurulmasıyla karşılık verileceğini teyit etmektedir.
 
Hizbullah güçleri, günlük bir eylem haline gelen askeri hedefleri vurmakla yetinmeyecek, İsrail güvenlik kurumuna acı darbeler indirecek, İsrail kamuoyu ve hatta sadece Orta Doğu bölgesinde değil, tüm dünyada en üstün yeteneklerine ve korumasına güvenen siyasi ve askeri kurumlar önünde bu güçlerin prestijini ve kibrini kıracaktır.
 
Hizbullah'a ait insansız hava araçlarının söz konusu casus üssünü bombalamasının sonuçları, ölü ve yaralı sayısı ve bunun sonucunda meydana gelen ekipman tahribatı hakkında, özellikle de tüm Ortadoğu bölgesini, ülkelerini, ordularını ve tüm dünyayı gözetlemek, izlemek, moral ve dezenformasyon savaşının hatlarını çizmek ve uygulamakla görevli 8200 casus ve istihbarat birimi ile ilgili olarak daha fazla ve daha derin ayrıntılar öğrenmemiz uzun sürmeyecektir.
 
İsrail güçlerinin Güney Lübnan'daki askeri operasyonlarının, Hizbullah'ın bazı askeri liderlerine yönelik suikast savaşı da dahil olmak üzere, devam etmesi, önce "Erbain" saldırısının bir sonucu olarak onlara ve liderlerine acı veren "çıldırma" durumunu doğruluyor ve “Erbain” saldırısının önceden kararlaştırılmış bir “oyun” olduğunu propaganda eden Arap beşinci kolunun tüm söylemlerini yalanladı.
 
İkinci gelişme olan Golan Tepelerinde üç İslami Cihat savaşçısının şehit edilmesi olayına dönecek olursak, bu olay Suriye'nin Golan cephesinin bir kez daha Filistinli savaşçı grupların önünde, Hizbullah, İran Devrim Muhafızları ya da Suriye güçlerindeki kardeşleriyle birlikte genişlediğinin resmi ilanıdır.
 
Golan cephesinin hiçbir zaman kapanmadığını ve yıllardır hep açık kaldığını, savaşçı birlikleri kuran ve yöneten Komutan Samir Kuntar'ın ve onun sağ kolu olan ve Devrim Muhafızları komutanlarının gözetimi ve yardımı altında işgale karşı Fedai operasyonlarını planlayan İmad Muğniye'nin şehadetinden çok iyi biliyoruz, ancak en azından bizim için yeni olan, özellikle Filistin İslami Cihad hareketinden bu cephede ölen şehitlerin duyurulmasıdır.
 
***

İsrail işgal güçleri, Kassam Tugayları tarafından Gazze Şeridi'ni çevreleyen yerleşimlere yönelik 7 Ekim'de düzenlediği operasyon "Aksa Tufanı"ndan bu yana yapılan 180 saldırı da dahil olmak üzere en az beş yıldır Suriye topraklarına 400'den fazla saldırı düzenledi ve bunların tümü, direnişin askeri kapasitesini zayıflatmak ve İran'ın gerek ev sahibi ülkelere (Suriye, Lübnan, Yemen ve Gazze) gerekse operasyonel tugaylara, özellikle de 150.000'den fazla füze, yaklaşık 40.000 insansız hava aracı ve en az 100.000 savaşçıdan oluşan askeri kabiliyeti ile devasa bir savaş gücü haline gelmiş olan Hizbullah'a modern silahlar ve savaş uzmanlığıyla verdiği desteği zayıflatmak gibi temel hedeflerine ulaşamamıştır.

 
Direniş grupları Gazze, Lübnan, Yemen ve Suriye'de birbiri ardına zaferler ve sürprizler elde ederken, işgal güçlerinin saflarında insani, saha ve moral yenilgiler çoğalıyor ve şimdi Batı Şeria, işgal devleti ve yerleşimleriyle coğrafi örtüşmesi nedeniyle belki de en önemlisi haline gelen alanların ve destek cephelerinin birliğine güçlü bir şekilde katılıyor, ancak bu başka bir konu. 
 
Abdulbari Atvan
Rai Al Youm
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar