75083e7421d55428b34dc5eaed287367_824.jpg

Siyonist eksenli dünya yıkılıyor ve yeni bir dünya düzeni doğuyor

Son zamanlarda yaşadıklarımızın önemi ABD’nin Suriye’den çekilmesinden daha çok, dünyanın bugünkü nirengi noktalarının çöküşü ile ilgilidir. Bu, yüzyılda yalnızca bir ya da iki kez gerçekleşen bir andır. Yeni bir dünya düzeni doğmaktadır. Önceki tüm referanslar ortadan kaybolmaktadır. Yerin dibine sokulanlar zafer kazanırken, hükmedenler cehenneme gönderilmektedir.

25 Ekim 2019 Cuma
İNTİZAR - Aşağıda alıntıladığımız Thierry Meyssan'ın "Yeni dünya şekilleniyor" başlıklı yazısını "Suriye tarafından da karşı çıkılan bu model gözlerimizin önünde can çekişmektedir" ifadeleri ile sonlandırdığı, egemen güçlerin dünyaya dayattığı modelin ne denli dehşetli bir plan olduğunun anlaşılabilmesi için, yine daha önce aynı yazarın "Amerika'nın neo-emperyalist stratejisi ve Suriye" başlıklı yazısından bir iki noktaya dikkat çekmek gerekiyor:
 
"Amiral Arthur K. Cebrowski'nin yardımcısı Thomas P.M. Barnett, dünya üzerindeki hegemonyasını korumak için ABD'nin "ateşi paylaştırması", yani onu ikiye bölmesi gerektiğini belirtiyordu. Bir tarafta istikrarlı devletler (G8 üyeleri ve bunların müttefikleri), diğer tarafta ise basit bir doğal kaynak deposu olarak kabul edilen dünyanın geri kalanı. Öncellerinden farklı bir şekilde bu kaynaklara erişimin Washington için yaşamsal olduğunu düşünmüyor ama istikrarlı ülkelerin bu kaynaklara erişiminin ancak ABD orduları aracılığıyla mümkün olabileceğini iddia ediyordu. Bundan böyle, ne bir gün kimsenin Washington'un iradesine karşı çıkmaması, ne de istikrarlı ülkelerle doğrudan pazarlık yapmaya cesaret etmemesi için artık bu doğal kaynak deposundaki her türlü devlet yapısını sistematik bir şekilde yıkmak gerekiyordu".
 
"Yahudi filozof için, Weimar Cumhuriyeti ve Holokost başarısızlıklarından sonra Yahudi halkı artık demokrasilere itimat edemezdi. Kendisini yeni bir Nazizm tehlikesinden tek koruma yolu bizzat kendi küresel diktatörlüğünü –tabi ki hayır adına- kurmaktır. Dolayısıyla da durum böyle olunca direnen bazı devletleri yok etmek, bunları kaosa sürüklemek ve sonrasında da yeni yasalara göre yeniden inşa etmek gerekir".
 
"Aksine Barnett'e göre, sadece direnen ülkeleri değil ama belli bir yaşam düzeyine ulaşmamış olan tüm devletleri kaosa sürüklemek ve kaosla zayıfladıkları zaman da bunları elde tutmak gerekir".
Anlaşılan o ki başını Amerika'ının çektiği dünya egemenlerinin tanzim ettiği sistem çökerken yerine yeni bir dünya düzeni doğuyor. Yazar bu süreci bahse konu egemenlerin Suriye için planladıkları operasyonun başarısızlığı ile bağlı değerlendiriyor. Suriye'deki direniş, yukarıda bahsi geçen dehşet verici sistematiğin sonunu ve onun yerine yeni bir dünyanın şekillenmesini başladığının işareti olarak tanımlanıyor. Suriye'de direnişi örgütleyen aklın 1979'da İran'da gerçekleşen İslam Devrimi ile başlayan sürecin olgunlaşmış hali olduğunu da tespit etmek gerekiyor. Yeni bir dünya doğuyor ve dehşet ve kaos üzerine kurulu mevcut dünya yok olma sürecinde tepe taklak yuvarlanmakta... 
 
 
Yeni dünya şekilleniyor
 
Thierry Meyssan, ABD'nin Suriye'den çekilmesinden daha çok, dünyanın bugünkü nirengi noktalarının çöküşünün taşıdığı büyük önemin altını çizmektedir. Ona göre, bugün oyunun asıl hakimi olan « mali kapitalistlerin » –bu sözcüklerle tanımladıklarının ne başlangıçtaki kapitalizm, ne de banka ile hiçbir ilgisinin olmadığını belirterek–,1899'da Rusya tarafından belirlenen hukuk kuralları lehine devre dışı bırakılacağı bir kısa geçiş dönemine girmekteyiz.
 
 
Bu, yüzyılda yalnızca bir ya da iki kez gerçekleşen bir andır. Yeni bir dünya düzeni doğmaktadır. Önceki tüm referanslar ortadan kaybolmaktadır. Yerin dibine sokulanlar zafer kazanırken, hükmedenler cehenneme gönderilmektedir. Gazetecilerin aktardığı resmi açıklamalar ve yorumlar artık birbiri ardına yaşanan olaylarla açıkça örtüşmemektedir. Yorumcuların en kısa zamanda söylemlerini değiştirmesi ve bunları tümden tersyüz etmesi gerekecektir, yoksa tarihin kasırgasına kapılacaklardır.
 
Şubat 1943'te Sovyetlerin Nazi Reich'i karşısında kazandığı zafer, İkinci Dünya Savaşının kaderinin değişmesinin işaretini veriyordu. Olayların devamı kaçınılmazdı. Oysa bu yeni dünyanın doğuşu için İngiliz ve Amerikanların Normandiya çıkarmasını (Haziran 1944), Yalta Konferansı'nı (Şubat 1945), Şansölye Hitler'in intiharını (Şubat 1945) ve son olarak da Reich'in teslim olmasını (8 Mayıs 1945) beklememiz gerekti.
 
Bir yıl içerisinde (Haziran 1944-Mayıs 1945), Büyük Reich İmparatorluğu'nun yerini Sovyetler-ABD iki kutuplu dünyası almıştı. Hala dünyanın iki en büyük gücü olmayı sürdüren Birleşik Krallık ve Fransa, on iki yıl önce İmparatorluklarının sömürgelerini yitireceklerdi.
 
Bugün tanık olduğumuz işte tam da böylesi bir andır.
 
Her tarihsel dönemin kendi ekonomik sistemi vardır ve onu korumak için bir siyasi üst yapı inşa etmektedir. Soğuk Savaşın sonu ve SSCB'nin dağılması sırasında, Başkan Baba Bush'un bir milyon ABD askerini terhis ederek, refah arayışını çokuluslu şirketlerinin patronlarına emanet eder. Çokuluslu şirketler Deng Xiaoping ile ittifak kurarlar ve ABD'deki istihdamı dünyanın atölyesi haline gelen Çin'e taşırlar. ABD vatandaşlarına refah getirmekten çok uzakta, kârlarını tekelleştirerek, yavaş yavaş Batı'daki orta sınıfların ortadan kaybolmasına neden olurlar. 2001'de, Rumsfeld / Cebrowski'nin devlet yapılarının imhası stratejisini Pentagon'a dayatmak için 11 Eylül saldırılarını finanse ederler. Başkan Oğul Bush bunun üzerine "Genişletilmiş Ortadoğu"yu "bitmeyen savaş"ın sahnesine dönüştürür.
 
Suriye topraklarının dörtte birinin kurtarılması sadece "sekiz yıldan beri gitmesi gereken adam" Devlet Başkanı Beşar Esad'ın başarısı değildir, mali kapitalizmin üstünlüğünü tesis etmeye çalışan askeri stratejinin başarısızlığına da işaret etmektedir. Hayali dahi kurulamayacak olan şeyler gerçekleşmiştir. Dünyanın düzeni değişmiştir. Olayların devamı kaçınılmazdır.
 
Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nde büyük ilgiyle karşılanması, bundan böyle Rus kampına geçen Körfez güçlerinin dramatik U dönüşünü ortaya koymaktadır.
 
Lübnan'da da kartların aynı şekilde yeniden karılması, mali kapitalizmin aynı politik başarısızlığını ortaya koymaktadır. Bir aydan beri artık hiç dolar bulunmayan, bankaların gişelerini kapattığı ve bankadan para çekme işlemlerinin sınırlandırıldığı dolarize edilmiş bir ülkede, eski düzenin devrilmesi sürecini durduracak olan yolsuzlukla mücadele gösterileri değildir.
 
Eski düzenin çırpınışları yayılmaktadır. Ekvador Devlet Başkanı Lenín Moreno, mali kapitalizm tarafından dayatılan önlemlere karşı halkın başlattığı isyanını, Belçika'da sürgünde yaşayan selefi Rafael Correa'ya ve insan sömürüsünün bu türüne karşı direnişin sembolü haline gelen Venezüella devlet başkanı Nicolás Maduro'ya isnat etmektedir.
 
İngiltere, Suriye'den özel kuvvetlerini çoktan geri çekmiştir ve Brüksel'deki uluslarüstü devletten (Avrupa Birliği) çıkmaya çalışmaktadır. Ortak Pazarı (Thérésa May'ın projesi) korumayı düşündükten sonra, Avrupa inşasından tamamen ayrılmaya karar vermiştir (Boris Johnson'un projesi). Fransa, Nicolas Sarkozy, François Hollande ve Emmanuel Macron'un hatalarından sonra kısa sürede tüm güvenilirliğini ve etkisini yitirmiştir. Donald Trump'ın ABD'si, yeniden tek başına bir ekonomik büyük güç haline gelmek üzere, mali kapitalizmin hizmetinde "vazgeçilmez bir ülke", "dünyanın jandarması" olmayı terk etmektedir. Nükleer silahlarını Türkiye'den çekmekte ve CentCom'u kapatmaya hazırlanmaktadır. Rusya, ilkeleri o günden beri NATO üyeleri tarafından ayaklar altına alınan, 1899'da Lahey'deki "Uluslararası Barış Konferansı"nı toplayarak yarattığı uluslararası hukuku taçlandırarak herkes tarafından "barıştırıcı" olarak kabul edilmektedir.
 
İkinci Dünya Savaşı, Birleşmiş Milletler'i oluşturmak üzere Milletler Cemiyeti'ne nasıl son verdiyse, bu yeni dünya muhtemelen 1899'da Rus Çarı II. Nikola ve Nobel Barış Ödülü sahibi Fransız Léon Bougeois'nın ilkelerine dayanan yeni bir uluslararası örgütün ortaya çıkmasına neden olacaktır. Bunun için öncelikle Pasifik'e genişleyerek ayakta kalmaya çalışacak olan NATO'nun ve mali kapitalizmin sığınağı bir devlet yapısı olan Avrupa Birliği'ni dağıtmak gerekecektir.
 
Neler olduğunu iyi anlamamız gerekir. Bir geçiş dönemine girmekteyiz. Lenin, 1916'da emperyalizmin iki Dünya Savaşı ve 1929 borsa krizi ile ortadan kaybolan kapitalizm şeklinin bir üst aşaması olduğunu söylüyordu. Bugün dünya, yalnızca süper zengin ülkelerin çıkarına tek tek ekonomileri yıkıma uğratan mali kapitalizmin dünyasıdır. Bir üst aşaması, bir yanda istikrarlı ve küreselleşmiş ülkeler, diğer yanda dünyanın devletlerden yoksun bırakılmış, sadece hammadde kaynakları olmaya indirgenmiş bölgeleri olmak üzere dünyanın ikiye bölünmesini öngörüyordu. ABD'de Başkan Trump tarafından olduğu kadar, Batı Avrupa'da Sarı Yelekliler ya da Levant'da Suriye tarafından da karşı çıkılan bu model gözlerimizin önünde can çekişmektedir.
 
Thierry Meyssan
Çeviri: Osman Soysal
Voltairenet
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar