Irak'ın güvenlik ve siyasi gelişmeleri özellikle de Irak Başbakanı Mustafa El Kazımi'nin Ağustos ayı Amerika'ya ziyaretinin ardından yeni bir aşamaya girmiş oldu.
Irak Başbakanı Mustafa El Kazımi geçen Ağustos ayında Amerika ziyaretinde Donald Trump ile görüştü. Ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesi ve de Amerikalı askerlerin Irak'tan 3 yıl içerisinde kademeli olarak çıkması hususunda anlaşma yapmak bu ziyaretin amaçları olarak belirtilmişti.
Buna rağmen bu ziyaretin ardından Irak gelişmeleri öyle bir seyir izledi ki karmaşıklığa ve muğlaklığa doğru gittiği söylenebilir.
El Kazımi'nin ziyaretinin ardından Amerika büyükelçiliği ve üslerine yönelik askeri saldırılar arttı. Amerika ise Irak Direniş grupları ve örgütlerini bu saldırıları yapmakla suçlayıp Bağdat'taki büyükelçiliğini kapatma tehdidinde bulundu.
Direniş grupları ise bu tür suçlamaları reddederek bu saldırıların Amerikalı paralı askerleri tarafından organize edildiğini, bunun da Direniş hareketi ve gruplarını Irak kamuoyu nezdinde karalamak amacı ile yapıldığını açıkladı.
Bu doğrultuda Irak Haşdi Şabi Örgütü'ne bağlı Seyyidüşşüheda Tugayları sözcüsü Kazım El Fartusi açıklamada bulunarak, belli deliller ve kanıtların Irak'taki Amerika büyükelçiliğine yapılan saldırıların paralı askerler tarafından yapıldığını gösterdiğini, Amerika büyükelçiliği dahil diplomatik mekanlara yapılan füzeli saldırıların bu güçler tarafından yapıldığını belirtti. Washington'nun da zaten Irak'taki durumu karıştırmak ve kamuoyunu etkilemek istediği aşikardır. Irak Başbakanı Mustafa El Kazımi son dönemde Ekim gösterilerinin yıldönümü dolayısı ile yaptığı konuşmada Amerika'nın Irak'taki büyükelçiliğini kapatma tehditlerini reddederek şöyle bir açıklamada bulundu: "Hiçbir zaman hiçbir ülkeden her hangi bir tehdidi kabul edemeyiz".
Buna rağmen kimi Iraklı makamların Amerika büyükelçiliğinin kapatılması ihtimali ile ilgili gösterdiği tepkiler Amerika'nın bu iddiayı öne sürerek belli hedefler güttüğünü gösteriyor.
Amerika bu tehdidi ile Irak kamuoyunda korku ve panik ortamı yaratmak istiyor. Amerika büyükelçiliğinin kapatılması durumunda Irak'ın siyasi olarak yalnızlaşacağı ve ekonomik olarak da baskı altına gireceği korkuları yaratılmak istendi. Bu yüzdendir ki ne Amerika'nın büyükelçiliğini kapatması ne de Amerikalı askerlerin Irak'tan çıkmasının Bağdat çıkarları doğrultusunda olmadığı lanse edilmeye çalışıldı. Hatta Iraklı siyasi gruplar ve hükümetin de Amerika'nın varlığının sürmesi için çaba göstermelerinin Irak için olmazsa olmaz bir durum gibi gösterilmeye çalışıldı. Yine de Amerika'nın Irak'taki varlığının güçlendirilmesi ve diplomatik ve askeri mekanlarının güvenliğinin arttırılması için zemin hazırlanmaya çalışıldı.
Mustafa El Kazımi bu hususta Ekim gösterilerinin yıldönümü dolayısı ile yaptığı konuşmada Irak'ı yalnızlaştırmakla tehdidin Irak'ın ekonomik durumuna doğrudan etki yapacağını, bunun da Irak'ın mali vadeli yatırımlarının Amerika üzerinden yapılması yüzünden olduğunu hatırlattı. Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin ise 8 Ekim günü televizyon kanallarından birine verdiği röportajında şöyle bir açıklamada bulundu: "Amerikalı taraf ile farklı düzeylerde temastayız. Kimi Batılı ülkelerin dışişleri bakanları ile de irtibatta olup Amerika'yı Bağdat'taki büyükelçiliğini kapatması kararından vaz geçirmelerini istedik".
Bu hususta bir başka önemli nokta ise Mustafa El Kazımi'nin Amerika'nın büyükelçiliğini kapatma tehdidi ile ilgili konuşmasının yanı sıra 2 bin 500 kadar Amerikalı askerin çıkışı haberini de vermesi idi. El Kazımi şu açıklamada da bulundu: "Amerika Irak'ı işgal ettiği sırada büyük yanlışlar yaptı".
Görünen o ki Irak başbakanı bir yandan Amerika'nın Irak'ta kalmasını ve bir yandan da muhalefet ve de direniş gruplarına yönelik eleştirilere zemin hazırlamak istiyor. Çünkü El Kazımi gelecek Haziran ayı parlamento seçimlerini de düşünmeye başlamış ve hesap yapmaktadır.
Amerika'nın Irak'taki varlığı ile ilişkili güvenlik ve siyasi gelişmelerine ilaveten son bir ayda Irak'ta yaşanan iç gelişmelerden biri de Mustafa El Kazımi hükümeti aleyhindeki darbe ihtimali idi. Bu hususta birçok eski makam ve kimi Irak parlamento temsilcisi farklı açıklamalarda bulundu.
Irak Yüksek İslami Meclisi liderlerinden Bakır Cübeyr el Zübeydi yaptığı konuşmada Baas rejiminden geriye kalanların komploları hususunda uyarılarda bulundu.
Son dönemde elektronik gazete Ray El Yevm El Zübeydi'den naklen kapatılmış Baas Partisi'nin Amerika ve diğer Arap ülkelerde konferans ve kurultay düzenlediklerini, bunun da Irak'ta yapılanların zeminini hazırladığını, askeri kolunun da harekete geçtiğini belirtti. Irak'ın eski içişleri bakanlığını da yapan Zübeydi bu konferanslar ve kongrelerin sorumlularının Irak'tan kaçanlar ve Irak Kürdistan bölgesinde ve Batılı ülkelerde olan kişiler olduğunu da belirtti. Zübeydi Irak'ta başında Saddam'ın halefi İzzet El Devri bulunan askeri darbe projesinin hayata geçirilmeye çalışıldığını da belirtti. Zübeydi ayrıca BAAS Partisi'nin Irak'ın doğusunda bulunan Diyala eyaletinin Kuzeyinde sözde "Ölüm Üçgeni" bölgesinde askeri eğitim verdiğini de belirtti.
Amerika'nın Baasçıların Irak'ta işbaşına gelmesi yönünde çaba göstermesi pek uzak bir ihtimal olsa da Baasçılar Washington ve ortakları için önemli bir işlevsellik ve etkinlik düzeyine sahipler. Baasçılar bir yandan birkaç Fars Körfezi kıyısı Arap ülkesi tarafından destekleniyor ve bir diğer yandan da Irak'ta şiddet ve kaos olaylarının başlatılmasında da etkili bir role sahiptir. Geri kalan Baasçılar ise geçen yıl Ekim ayındaki gösterilerde durumun sokak kaoslarına dönüşmesi çerçevesinde büyük çalışmalar yaptılar ve sonunda da Adil Abdülmehdi'nin istifasına zemin hazırladılar.
Amerikalılar şimdi de kimi Baasçıların Irak parlamentosu olmak üzere kimi iktidar yapılanmalarına dahil olmasını istiyor. Çünkü Irak Parlamentosunun dağınık olması özellikle de Amerika ve Batılı ve gerici Arap ortaklarının Irak Şiilerini zayıflatma politikasına hizmet verecektir. Bu doğrultuda Irak Parlamentosundaki El Fetih Koalisyonu temsilcisi Muhammed El Beldavi Fars Körfezi kıyısı Arap ülkeleri ve Amerika'nın yeni komploları hususunda uyarıda bulunmuş ve şöyle bir açıklama da yapmıştı: "Amerika ve desteklediği eksen siyasi süreçler doğrultusunda kuşku uyandıran girişimler ile BAAS liderlerini siyaset arenasına dahil etmek istiyorlar".
El Beldavi, Amerika'nın bu girişiminin hedefinin siyasi iktidara ve sürece karşı yumuşak darbe olduğuna değinerek sırf Amerika değil gerici Fars Körfezi kıyı ülkelerinin de Baasçıları geri getirmek istediklerini belirtti.
Bu olaylara genel bir bakış attığımızda Irak siyasi süreci ile ilgili bir kaç önemli husus göze çarpmaktadır.
İlk olarak Amerika ve gerici Arap ortaklarının bölgede Siyonist Rejim ile birliktelik oluşturmaları ile birlikte şimdi de Irak'ın parlamento seçimleri için sinsi planlar yapmasıdır. Bu mihraklar Mayıs 2018'de olduğu gibi yenilgi değil temel ve istedikleri değişimleri istiyorlar. İstedikleri şekilde parlamentoyu dizayn etmek istiyorlar.
İkinci husus ise ister Şii, ister Ehli Sünnet ister Kürt üçlü hareketleri arasında kimi siyasi şahsiyetlerin Amerika'ya koordineli bir şekilde destek vermeleri ve seçim için şimdiden harekete geçmeleridir.
Mevcut siyasi ve güvenlik koşullarından yola çıkarak gelecek aylarda gösteriler veya sokak kaosları patlak verebileceği söylenebilir. Bunların hepsi ise Direniş gruplarını daha fazla baskı altında bırakmak amacı doğrultusunda olduğu aşikardır.
Parstoday