8263c9dc-c15b-4d85-b107-cd14a5d27a1f.jpg

İmad Muğniye... Şehid oldu ama ölmedi - 3

Bunca senenin ardından, İmad Muğniye şehit oldu ama ölmedi. Çünkü o miras olarak, direnişçi, savaşçı, askeri ve Direniş politikası bıraktı. Direnişe nitelikli bir kadro ve Lübnan'a, Suriye'ye, Filistin'e ve belki de Irak'a yetenekli birer liderlik bıraktı. İmad Muğniye şehit oldu ama ölmedi. Çünkü o, arkasında bu seçenek ve yolu takip etmeye devam eden evlatlar bıraktı.

2 Mart 2018 Cuma

Üçüncü kısım

İNTİZAR - Bir önceki kısımda, Washington Post ve Newsweek gazetelerinin yayınladığı makaledeki, Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani hakkındaki paragraflarına değindik. İmad Muğniye'ye suikast düzenlendiği gece Süleymani ve Muğniye'nin güvenli ve sakin bir ortamda birlikte yürüdüğü vurgulanan makalede, o gece Kasım Süleymani'ye de suikast düzenleme imkânı ellerinde bulunduğu belirtiliyor. Ancak Amerika Başkanının o dönem Süleymani'nin öldürülmesi hakkında talimatı olmadığı ya da en azından operasyonun faillerinin bu doğrultuda karar veremedikleri için bu suikastın gerçekleştirilmediği ifade ediliyor. Programın ilerleyen kısımlarında o gece olan bitenden bahsedeceğimiz zaman, bu bilginin doğruluğunu da kesinleştireceğiz.

Açıkçası, İmad Muğniye operasyonu hakkında iki açık olduğunu söyleyebiliriz. Bunlardan ilki, İmad Muğniye Şam'da emniyet konusunda tam bir güven içerisindeydi. Bundan dolayı Şam'da bulunduğu dönemlerde, daha az temkinli davranıyordu. İkinci açık ise, İsrail'in İmad Muğniye'nin kimliğini bilmediği ve gerçek yüzünü tanımadığı görüşüdür. Bu görüş, suikasttan altı ay önce İsrail gazetesinde yayınlanan bir haberden sonra artmış olabilir. Haberde, Lübnanlı bir grubun toplantısına dair yayınlanan bir fotoğrafın altında “terörist direnişin liderleri ve kadrosunun fotoğrafı” olduğu yazılmıştı. İmad Muğniye'nin de bu fotoğrafta yer aldığı varsayılmıştı. Bu, açıkçası bir dezenformasyondur. Çünkü Mossad, İmad Muğniye'nin yüzünü tanımadığı yönünde mesaj göndermek istiyordu. Ancak bu görüş, gerçeği yansıtmıyordu.

Suikast operasyonu üç aşamadan oluşuyordu. Gözlem, hazırlık ve yürütme. Öncelikle, patlayıcının İmad Muğniye'nin arabasında olduğu söylentileri doğru değildir. Bildiğiniz gibi, o dönemde patlayıcının araba da olduğu çok konuşuldu, çünkü Pajero marka olan bu araba, onun arabasına benziyordu. Hatta olaydan sonra İmad Muğniye'nin bu arabaya dayandığı hakkında konuşuldu. Tabi ki burada kasıt, bu sızıntının bir iç sızıntı olduğunun ima edilmesidir. Yani Direnişin güvenliğinin delindiği mesajları verilmeye çalışılıyor. Bu, asla doğru değildir. Bugün ayrıntılı bir şekilde anlatılanlara bakıldığında, patlayanın başka bir Pajero marka araba olduğu anlaşılıyor. Bu marka arabalar, o dönemde bölgede fazlaca bulunuyordu. Patlama, dar bir alanda gerçekleştirilmesi açısından kuşkusuz son derece profesyonel bir şekilde gerçekleştirildi. Washington Post'un bu konuda yazdıkları tamamıyla doğrudur.

Burada bir parantez açalım, bombalı araç infilak ettiğinde, İmad Muğniye dizleri üzerine düşerek şehit oldu. O zaman İmad Muğniye'nin kim olduğu hakkında bilgi sahibi olmayan, ancak gelip giderken onu gören bir tanığın ifadesine göre, İmad Muğniye, dizleri üzerinde şehit olmuştur.

Öte yandan, suikast operasyonunu doğrudan yürüten dört kişi olduğu varsayılıyor. Başka bir grup ajan ise, İmad'ın öldürüldüğü mekandan uzak bir bölgede çalışmalarını sürdürüyordu. Suikast düzenlendiğinde bölgede bulunan dört fail, olayın hemen ardından Şam'ı terk etti. Muhtemelen hiç vakit kaybetmeden o gece kaçtılar. Olaya ait fotoğraflarda, dört kişinin orada olduğu kesin olarak biliniyor. İçlerinden birinin, Arap ülkesine hatta bir Körfez ülkesine kaçtığı da alınan bilgiler arasında.

İmad Muğniye'nin şehit edildiği güne gelirsek, o gün merhum İmad'ın ve Süleymani'nin yanında üçüncü ve belki dördüncü kişiler bulunuyordu. Aynı gün düzenlenen toplantıda, Hamas Hareketi Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal ile görüşmüşlerdi. Bu toplantının ardından, Filistin İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri Dr. Ramazan Abdullah Şallah ile bir toplantıya katıldılar. Görüşme, yaklaşık bir saat sürdü. Ardından oradan ayrıldılar, ancak çıkınca restorana gitmediler ve üzgün de değildiler. Suikasttan yaklaşık 3 saat önce toplantı merkezinden ayrılıp kaldıkları yere gittiler. İsrail'in Süleymani'yi de kolaylıkla öldürebilecekleri doğrultusundaki hikayeleri gerçeği yansıtmıyor. Zira, bu durum onlar için bir sürprizdi. General Kasım Süleymani, Hac İmad Muğniye ayrıldığında onun yanında değildi. Süleymani, İmad Muğniye suikastından yaklaşık bir saatten fazla zaman önce toplantıdan ayrıldı. Hac İmad Muğniye, kaldığı binadan ayrıldığında, 9 metre uzağa gidebildi. Bu mesafe, patlamanın gerçekleştirildiği araba olan Pajero marka cipten dolayı biliniyor.

Toplantı sırasında, General Süleymani ve İmad Muğniye'nin yanlarında Halid Meşal ve Dr. Ramazan Abdullah Şallah bulunuyordu. Çünkü hepsi Direnişin gelişmesini ve desteklenmesini istiyordu. Bu durum gizli değildi. Öyleyse Washington Post niçin bunu yazdı? General Kasım Süleymani, kesinlikle İmad Muğniye ile birlikte toplantıdan ayrılmadı. Ne var ki suikastçılar, İmad Muğniye'ye suikast düzenledikleri an Süleymani'yi de öldürme fırsatı yakalamamıştı. Çünkü İmad ve Süleymani'nin arabalarını birbirine bağlayan yol tamamen farklıydı. Sonra dairelerine girdiler. Muğniye Pajero marka arabaya yakın konumdayken de arabayı uzaktan patlattılar.

Bu konuda, bizim de aralarında bulunduğumuz pek çok analist, yorumlarda bulundu. Washington Post'ta yayınlanan bu makale ise, aslında Amerikan ve CIA makalesi değil, İsrail tarafından yazılan derinlikli bir makaledir. Evet CIA cephesinden gelse de makale derin mesajlar içeren bir İsrail makalesidir. Bu makale, esaslı ve açık bir şekilde bir mesajdır. Benim tahminime göre makalenin hedefi, Muğniye'yi örtmek veya buna benzer bir konu değil, asıl hedef General Kasım Süleymani'ye mesaj göndermektir. İsrail, bu makaleyle aslında Kasım Süleymani'ye de bir suikast düzenleyerek öldürmek istediğini söylüyor. Nitekim İsrail medyası, geçtiğimiz dönemlerde General Kasım Süleymani hakkında yaptığı bir yayında, Süleymani'nin Ortadoğu'nun en tehlikeli ve önemli adamı olduğunu yazmıştı.

Irak'ta ve Musul'da IŞİD'e karşı halk direnişini yönettiği söylenen Süleymani, ABD, İsrail ve Arap ittifakının planlarını boşa çıkarıyor. Çünkü IŞİD bu ittifakın Irak işgali için açılan kapıdır. Diğer yandan, Süleymani İran'a karşı planları da başarısız hale getirdi. İsrail'in, Amerika'nın ve Arap müttefiklerinin, General Kasım Süleymani'nin Direnişin kampanyalarını yönettiğini düşündüğü bir sır değildir. Senelerdir Suriye'yi hedef alan terör saldırılarına karşı, Süleymani'nin Suriye Direnişi için en güvenilir müttefik olduğu, Lübnan ve Filistin direnişini desteklediği de gizli değildir.

General Süleymani, tarihinde ilk kez Gazze savaşında, maalesef bazılarının duyduğu ve bildiğini inkar ettiği bir mesaj gönderdi. Süleymani aynı zamanda, Direnişin silahsızlandırılmasının mümkün olmadığı ve Gazze'deki müzakereler sırasında Filistin'deki Direnişinin zarar görmesine izin vermeyeceği mesajlarını da İsrail'e gönderdi. Öyle zannediyorum ki bu makale, tüm bunlara karşı General Kasım Süleymani'yi tehdit etmek için yayınlanmış derin bir İsrail makalesidir.

Güney Lübnan'ın özgürleştirilmesinden kısa süre sonra İmad Muğniye'nin bir konuşması sıcak hat programında yayınlanmıştır.

Şehit İmad Muğniye'nin ses kaydı:

"İmkânlar, programlar, taktikler, hedeflerin şekillendirilmesi, politika geliştirmek ve çalışma yöntemleri ile yolları geliştirmek bizim için önemlidir. Ancak bizim için en önemli esas, maneviyat ve ruhtur. Bu eksen, sadece maddi unsurlardan beslenmiyor. Maddi unsur, yardımcı bir unsurdur. Ancak bu eksenin temel dayanağı ruhtur. Tek taraflı bir kişiliğin üzerine kurulması mümkün değildir. Yani, biz askeri uzmanlık alanında eğitim gören askerleriz demek ve aynı zamanda üzerinde çalıştığımız bir askeri uzmanlığı olan bir orduyuz demek doğru değildir. Hayır! Bizim için en önemli şey bütüncüllük ve çeşitliliktir. Siyasi düzeyde bir farkındalığımız olmalıdır. Kültürel düzeyde, bir seviyeye çıkmamız gerekiyor. Askeri düzeyde, bir dizi askeri uzmanlığa sahip olmamız gerekiyor. Çünkü nihayetinde sayımız büyük bir sayı değildir. Temelde bizim için önemli olan şey, sayımızın az olmaması değil yeterli olmasıdır. Çünkü önemli olan nicelik değil niteliktir."

Daha büyük ve kapsamlı bir ses kaydının bir kısmı olan konuşma, - ilerleyen zamanlarda daha geniş bir şekilde konuşmaya yer verebiliriz - Güney Lübnan'ın kurtuluşunun ardından, Hac İmad Muğniye'nin verdiği 9 adet konferansta yaptığı konuşmadan bir kesittir. Direniş liderleri ve askerlerine verilen bu konferansların amacı, Direnişin kimliği için genel bir strateji geliştirmektir. Ne istiyoruz, ne yapacağız ve bunun gibi sorular üzerinde durulmuştur. Bu konuşmadan çıkarabileceğimiz temel nokta Direniş'in inancıdır. Ancak bu konuyu irdelemek, bu adamın kimliğini incelemek ve deşifre etmek için daha fazla süreye ihtiyaç vardır. İmad Muğniye nasıl düşünüyordu, Hizbullah'a inşa ettiği Direniş modeli neydi, Hizbullah liderlerinin inşa ettiği askeri, stratejik politik ve dini Direniş modeli neydi? İlk olarak - ve en önemlisi - biz askeri açıdan ya da paralı askerler açısından veya düşmanı öldürmek ve sadece savaş - operasyonlar yürütmek için eli silah tutan askerler hakkında konuşmuyor, kapsamlı bir Direnişten bahsediyoruz. Direnişin medya, kültür, politika, strateji, anlayışı ve farkındalığının önemini vurguluyor, ancak aynı zamanda inançlı bir Direniş'in bu hareketin temeli olduğuna dikkat çekiyoruz.

Bu noktadan bahsederken, bu eksenin yalnızca Hizbullah hakkında konuşmakla sınırlı kalmadığını hatırlatmak istiyorum. Direniş Ekseni, büyük bir şekilde imanî ve ruhi odaklıdır. Bu durum mevcut, sürekli ve kalıcı olmayı gerektiriyor. Ancak bu saf ve arınmış ruh, aşağılık bir şekilde kardeşleriyle savaşmak ve Müslüman kafası kesmekten uzak, şerefli bir şekilde İsrail ile savaşmayı kendine ilke edinmiştir. Bu arada, İmad Muğniye hakkında duyduğumuz, anladığımız ve öğrendiğimiz kadarıyla onun medya, siyaset, kültür ve sanat konularında donanımlı bir entelektüel olduğundan ve sinema alanı da dâhil olmak üzere birçok konuda en ince ayrıntılara kadar donanımlı ve bilgi sahibi olduğundan bahsettik. Ancak onlar temelde, nicelikli değil nitelikli bir Direniş kurmak istiyorlardı. Ve bu gerçekleşti.

Bunca senenin ardından, İmad Muğniye şehit oldu ama ölmedi. Çünkü o miras olarak, direnişçi, savaşçı, askeri ve Direniş politikası bıraktı. Direnişe nitelikli bir kadro ve Lübnan'a, Suriye'ye, Filistin'e ve belki de Irak'a yetenekli birer liderlik bıraktı. İmad Muğniye şehit oldu ama ölmedi. Çünkü o, arkasında bu seçenek ve yolu takip etmeye devam eden evlatlar bıraktı. İmad Muğniye'nin çocukları bu münasebetle övünebilir ve her yerde lider çocukları gibi davranarak doğal olarak bu durumla övünebilirlerdi. Ancak Cihad İmad Muğniye, servet edinmek, uluslararası üniversitelerde eğitim görmek, seyahat etmek ya da övünmek için babasını kullanmadı. Cihad İmad Muğniye, babasının erdemli bir eş ile birlikte omuz omuza, teriyle, ruhuyla kanıyla inşa ettiği adını miras aldı.

Bildiğiniz üzere, Cihad İmad Muğniye de şehit edildi. Bundan dolayı diyoruz ki İmad Muğniye şehit oldu ama ölmedi. Burada, İmad Muğniye'nin kızı Fatıma'nın bir konuşmasına dikkat çekmek istiyorum.

Fatıma İmad Muğniye:

“Babacığım, ben kızınım. 25 yıldan fazla tüm istihbarat ve güvenlik organlarının tüm çabalarını başarısızlığa uğratmış, dünyanın en büyük iki büyük ordusu olan İsrail ve Amerika'nın heybetini yerle bir eden ve istihbarat ağlarını çökerten büyük lider ve mücahit İmad Muğniye'nin kızı Fatıma'yım.”

Şehit İmad Muğniye'nin annesi:

“Oğlum Fuad şehit edildiğinde, onların amacı İmad'ın ortaya çıkmasını sağlamaktı. İmad cenazeye katılarak onların hedefi olacaktı. Ancak İmad, cenazede ortaya çıkmadı. Fuad şehit olduktan 4 gün sonra ancak İmad'ı görebildim. Bana dedi ki, ‘Senin çok üzgün olduğunu bana söylediler.' Ona, bunun ikinci şehidim olduğunu söylediğimde bana, ‘Üçüncü şehidini verdiğinde ne yapaksın o zaman?' dedi.”

Fatıma İmad Muğniye:

“Bize ve doğudaki ve batıdaki ümmete mübarek olsun. Tarihle, kanla, cihadla, devrimle zafere ulaştı.”

Biz elbette hiçbir kadını ve erkeği kutsamıyoruz. Ancak Direniş liderlileri ile Hizbullah'a karşı, sevgi dolu şeffaf ve açık bir hitabet kullanıyoruz. İhlasınızı, samimiyetinizi, sadakatinizi ve Direniş önderlerinden kimseyi kutsama veya devleştirme amacınız olmadığını çok iyi biliyoruz. Bizler öyle bir zamandayız ki, şu an en çok ihtiyacımız olan şey, kardeşleriyle değil de kahramanca ve onurlu bir şekilde İsrail ile savaşan sembol liderlerdir. Hain değil vefalı bir sembole ihtiyacımız var. Che Guavara, dinlerimiz, ırkımız, soyumuz, rengimiz, tarihimiz farklı olsa da, sevdiğimiz ve kıymet verdiğimiz biri, küresel bir mücadelenin ve insanlığın sembolüdür. Çünkü o ve diğer büyük mücadeleciler, din ya da başka bir şeyden söz etmeksizin insanlığa ve arkalarından gelecek nesillere bir mesaj ve izlerini bıraktılar.

Biz onları seviyoruz. Bundan dolayı İmad Muğniye'den bahsettiğimizde, sadece Hizbullah'ın, Lübnanlıların, Şiilerin veya Arapların sembolü olarak değerlendirmiyor, onun kelimenin tam manasıyla evrensel bir insanlık sembolü olduğunu söylüyoruz. Bu sembolü ön plana çıkarmamız gerekiyor.

Bazı Filistinli kardeşlerime sözüm, İmad Muğniye ve Direniş hakkında vefa ve sadakat ile bahsetmeniz ve anmanızdır sizin üzerinize bir haktır.

Kaynak: El-Meyadin – Ateş Hattı programı
Çeviri: Merve Soydaş
 
 
-------------------------------------------------------------------------------------------------
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar